Türkiye Yayıncılar Birliği’nin yürüttüğü Yayınlama Özgürlüğü Yolunda Projesi kapsamında Diyarbakır’da yapılan bölge toplantısı dün gerçekleşti.
Toplantının açılış konuşması Yayınlama Özgürlüğü Projesi koordinatörü Metin Celal Zeynioğlu yaptı. Şair Ahmet Telli, yayıncı Tuğrul Paşaoğlu ve Avukat Tora Pekin de yayın özgürlüğü konusunda yaşanan sorunları aktaran birer konuşma yaptılar.
Toplantıya aralarında Aram Yayınevi, Kurdi-Der, Nibuhar’ın olduğu çok sayıda yayınevi, gazeteci ve yazar da katıldı.
Metin Celal Zeynioğlu Son üç dört yıldır Türkiye genelinde duyulmayan yasaklama, engelleme ve sansürler olduğunu söyledi. Diyarbakır’ın yayıncılığın merkezlerinden olduğunu vurgulayarak burada yaşanan sorunların pek gündeme gelmediğine dikkat çekti.
Pekin: Sansür sıradanlaştı
Avukat Tora Pekin Diyarbakır’ın çocukların anadilde eğitim görmesi engellenen bir şehir olduğunu vurgulayarak ifade özgürlüğünün Türkiye’de sorunların başında geldiğini anlattı.
Başbakanın katledilen savcının cenaze törenine gazetecilerin alınmasını engelleyerek yeni bir sansür yöntemini uyguladığını belirten Pekin, sansürün, engellemenin günlük hayatımızın parçası haline gelip sıradanlaştığına dikkat çekti.
Şu anda yaşanan sorunun, 17-25 Aralık soruşturmalarının başlaması ile ivme kazandığını ifade eden Pekin, “İktidar öyle şiddetli müdahale etti ki önce yasaları değiştirdi. Savcıları görevden aldı. Adalet düzeninde işleri bambaşka bir hale getirdi.
“Sulh ceza hakimlerine kendi hakimlerini atadı. İktidara dair eleştirilerde yayın yasakları çıkıyor. İnternete erişim kararları çıkıyor. 17-25 Aralık aktörleri, bununla da yetinmiyor. Yüksek meblağlı tazminat davaları açılıyor.
“Özellikle internette erişim yasaklarına baktığınız zaman, 17-25 Aralığa yönelik bütün haberler internetten silinecek, öyle gözüküyor. Bundan 5-10 sene sonra bu konu konuşulduğunda, sadece paralelciler varmış. O paralelciler bir darbe girişimi yapmış. 17-25 Aralık dendiğinde, insanların aklına sadece bu gelecek. ”
Pekin yasal düzenleme ile yeniden yasakların geliştirildiğini de ekledi. İktidarın sözde azınlıkları korumak adı altında, TCK’nın 216. maddesini getirdiğini hatırlatan Pekin, bu maddenin, azınlıkları korumak yerine, Türkiye’deki çoğunluğu korumak için konulduğunu söyledi. 216. Maddenin Türkiye’deki İslam eleştirisi anlamına gelebilecek her türlü yayın faaliyetine karşı kullanılabilecek gibi göründüğünü vurguladı.
Telli: Mücadeleyle kazanılan haklar
Yazar-Şair Ahmet Telli de konuşmasında geçmişte yazarların kitap yazarken 141 ve 142. maddelerle karşılaşmamak için, otosansür uyguladığını anlattı.
“Otuzlu yaşlarımda, ‘Devrimci Kürt şairi Cigerhun ve Lenin Şafağı’ başlıklı yazımdan dolayı 142’den yargılandım ve hüküm giydim. Bana Lenin veya Marksizim sorulmadı, ‘Cegerxvini tanıyor musun’ diye sordular.
“Yazıda ‘Kürt’ veya Kürtlüğe dair ne olursa olsun, ceza gerekçesi yapılabiliyordu. Bugünden düne baktığımızda çok yol kat edildi. Bugün Kürtçe yayın yapılabiliyorsa, yönetenlerin egemenlerin lütfu değil, bu mücadele ile kazanılmış bir hakta değil gerekliliktir.”
İletişim Yayınları yayın yönetmeni yazar ve yayıncı Tuğrul Paşaoğlu, kendisinin de dergi dağıtımcılığı yaptığı için yargılandığını söyledi. İletişim Yayınevi olarak Kürt meselesi, Alevilik, mezhep ve kışkırtma davaları, Ermeni soykırımı ve din istismarından yargılandıklarını belirtti.
Toplantıda katılan Diyarbakır’daki yayıncı, gazeteci ve yazarlar da yargılamaların yanısıra Kürt yazarların kitaplarının birkaç kitabevi dışında sergilenmediğine ve yayınlanmadığına dikkat çekti, Batı illerinde yaşayan Kürtlerin mahrum bırakıldığını vurguladı. (YY)