Taksim Gezi Parkı nöbetçileri, bugün saat 19.00'da Habertürk önünde toplanarak kanalı ve Başbakanı protesto etti. Fatih Altaylı'nın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'la yaptığı röportaj bugün saat 16.00'da Habertürk'te yayınlanmıştı.
Gezi Parkı'ndan Habertürk'ün önüne alkışlar eşliğinde yürüyen protestocular "Satılmış Habertürk, Satılmış Medya", "Fatih Altaylı bize de sorsana", "Canlı yayın kaç para" sloganları attı. Kanal binasının camlarından eylemi seyreden çalışanlara "Gel, gel, gel" diyerek aşağıya çağırdılar.
Saat 20.00 itibarıyla protestocular Habertürk binasının bahçesine girdi. Eylem devam ediyor.
Erdoğan neler demişti?
* Orada 10 tane sökülen ve taşınan, iki tane de kesilen ağaç var.
* Bir başka hedef de AKM'yi yıkmak. Yan taraftaki ve arka taraftaki boşluğu da katarak çok büyük bir kültür merkezi yapmayı düşünüyoruz.
* Bugün gitmiş 300-500 kişilik grup 3. Köprü'nün orada gösteri yapmış. Geçen bir TV programında seyrediyorum. 358 bin ağaç kesilecekmiş. Yahu sen bunu neye dayanarak söylüyorsun? Böyle bir rakam yok.
* Havalimanı etrafı çok güzel olacak. Orada çeşitli yapılanmalarla bir güzelleşme sağlanacak. Kanal İstanbul var bir de. Burada çevreciliğin en ileri nokta çalışmaları yapılıyor.
* Taksim'de aslında mesele AVM ve Gezi Parkı olayı değildir. Bir İstinye Park gibi bir şey oraya yapılabilir mi? Şehir Müzesi olayını telaffuz ettik biz. İstanbul'da çünkü bir şehir müzesi yok. Bunun dışında biz bir büyük kütüphane de düşünüyoruz. Orası da Rami Kışlası olacak. Ona da itiraz edecekler. Orada zaten kışla kalmamış.
* O gün ben açıklama yaptım. Polis aşırı gitmiştir dedim. Ama dün polis bunu yapmadı. Minimize oldu iş. Polisin araçlarını yaktılar.
* Toplum psikolojisi öyle bir şeydir ki; oradaki bir marjinal grup toplumu yönlendirebilir. CHP Genel Başkanı Kadıköy'ü iptal etti oraya çağırdı. MHP ve BDP bu işe bulaşmadı. CHP ortada yalnız kaldı.
* Araçlar, belediye otobüsleri yakılıp yıkıldı. Bunda kesinlikle CHP'nin onayı var. Resmi rakamlara göre 1 Haziran'dan 2 Haziran'a kadar 89 polis aracı, 42 özel araç, 18 belediye aracı, 4 bize ait bina yakılıp yıkıldı. Şimdi yani ne oldu da siz bunu yapıyorsunuz? Seçim hakkınız, demokratik haklarınız mı elinizden alındı? Neden bunları yaptınız?
* Twitter denilen bir bela var. Yalanın daniskası burada. Bu sosyal medya denilen şey aslında şu anda bana göre toplumların baş belasıdır. 'Ağaçlarda sallandıracaklar' 'Yüz tane İslamcı Taksim'e kaleşnikoflarla geliyor' filan... Toplum bu şekilde terörize edilir. Photoshoplarla cesetler yayınladılar.
* Onlar Taksim'e 20 bin kişi mi çıkardı ben de 500 bin kişiyi Kazlıçeşme'ye çıkarırım. Böyle bir imkanımız, gücümüz var. Partimin tabanı da 'Biz bunlara karşı sessiz mi kalacağız' diye sürekli bizi aradılar ama biz sakin durduk.
* Biz 21.5 milyon oy almışız ama onlar gelip tahakküm edecekler. Böyle bir şey yok. Ben çoğunluğun azınlığa ve azınlığın çoğunluğa tahakkümüne karşıyım. Bütün alanlar yol geçen hanı değil ki. Gösteri, yürüyüş yapabileceğin yerlerde yaparsın. Toplumun diğer katmanlarına saygı göstermeyecek misin? Gelişmiş toplumlarda bu işler belli yerlere bağlanmıştır.
* Avrupa'da polis bizden çok daha sert müdahale yapıyor. Ben dün Almanya'daki olayları izledim, polis yere yatırmış. Bunlar bizde de oluyor.
* Galatasaray Stadı'nı biz yaptık ve açılışa gittik. Belli bir grubun başlatmasıyla yuhalandık. 400 trilyon para harcamışız.
* Köşe yazarları da 'Başbakan artık diktatör olmaya başladı' diyor. Kusura bakmayın, siz her şeyi yazarken biz de bırakın da sesimizi çıkaralım. Siz her türlü şeyi yazacaksınız, biz de sessiz duracağız. Ben dilsiz değilim. Tabii ki konuşacağız.
* Bu kadar ağaç, fidan dikmiş bir iktidarı kalkıp bu şekilde eleştireceksiniz. Olay tamamıyla ideolojik. Bu yaklaşımla iktidarıma, şahsıma ve Büyükşehir Belediyesi seçimlerine yönelik. AKP’den Büyükşehir’i nasıl alabiliriz diye düşünüyorlar. Bunun mücadelesi içindeler.
* Taksim'e cami olayı var. Maksemin arkasında yapılacak. Burada ilk kez açıklıyorum. Kilise vakfının önündeki tüm dükkanları kaldıralım diye vakıfla konuşacağız. Kilise meydana çıksın. Diğer tarafta cami olsun. Bizim medeniyet anlayışımızın çok güzel bir göstergesi olsun.
* Benim adım Tayyip Erdoğan. Biz bu yola çıkarken aldatan olmayacağız dedik. Biz tarihini verdiğimiz gün bunları bitiririz.
* Bizim İstanbul'da ciddi manada otel ihtiyacımız var. Burayı biz ilk olarak konferans merkezi haline getirmeye çalışıyoruz. Topçu Kışlası büyük ihtimalle otel olacak. Altı da şehir müzesi olur büyük olasılıkla. Buraya insanlar geleceği için alışveriş mağazaları da olmalı. Halı mağazası vs. Ama bunların modern olması lazım. Rastgele değil.
* Bu, toplumda bizim laf ola diye söylenen, iki kişinin hazırladığı diye söylenen bir şeydir. Zaten iki kişinin imzasıyla çıkmaz ki. Bu kanun çıktığında Gazi Mustafa Kemal meclis başkanıydı. CHP'nin şu anki yöneticileri çok büyük talihsizlik. Bunlar siyaset de bilmiyor. Büyük ihtimalle Gazi'nin de imzası yoktur.
* Ben insanımı seviyorum ve alkolik olmasını istemiyorum. Alkolün insan sağlığına zararlı olduğu bilimsel olarak ortada. Trafik kazalarının en önemli nedeni alkol. Bize düşen nedir? Gitsin istediği gibi intihar etsin, kendini bıçaklasın mı? Ona müdahale etmeyi yöneticiler nasıl kendisi için telakki kabul ediyorsa ben de bu konuda kendime görev telakki ediyorum. Biz Anayasa'nın amir hükümlerini yerine getiriyoruz.
* Dinin emrini yerine getiriyor diyorlar. Din, toplum için, insan için hayırlı bir şey emrediyorsa bunun gereğini yapmak zararlı ve kötü mü? Biz bu arada muhafazakar demokrat bir partiyiz. Burada bizim ifadelerimizden rahatsız olanlar varsa, özür de dilerim ben. Ama ben onları düşünerek bunları söylüyorum.
* Bütün medya demeyelim. Burada bazı medya grupları bunların yanında yer aldılar. Öyle gazeteler oldu ki; özellikle köşe yazarları ve atılan başlıklarla provokatif çağrılar yaptılar. Ve biz bunları okuduğumuz anda dedik ki biz nereye gidiyoruz.
* Aracı reklam kurumları gazetelere ve televizyonlara reklam vermiyormuş. Böyle bir şey olabilir mi? Bu bir defa medya grupları için ve ülke ekonomisi için bir sıkıntı. Ben çok açık net söylüyorum. Arkadaşlara dedim bu kuruluşları bir tespit edin. Hangi kuruluşlar şirketlerin reklam vermelerine ambargo uyguluyorlar. Gereğini yaparız. Başı boş bırakmayız. İdeolojik davranmak suretiyle holdinglerin reklamını vermiyor. Çok enteresan bir noktaya zemin hazırlıyor. 'Biz istediğimiz zaman bunu yaparak Türkiye'nin ekonomik itibarını sarsarım' mesajı verme gayretindeler. Bu aracı kurumdan kaynaklanıyor. Reklam veren bundan haberdar bile değil. Ben birkaÇ tanesini aradım, haberleri yok. Aracı kurumlar reklamları kestiler.
* Her yerin kendine ait kuralları vardır. Devletin metrosunda da ahlak kuralları vardır. Bu ahlak kuralları aşılırsa buna karşı anonsa yapılmasının nesi yanlış. Sonra da bir grup geliyor, ellerinde alkoller malkoller. Şimdi soruyorum, bir anne baba kızının affedersin birinin kucağına oturmasını ister mi? Biz de diyoruz ki buna dikkat edin. Birisiyle bir bankta oturursun sohbet edersin, bunu saygıyla karşılarsın. Tayyip Erdoğan olarak ben bunu saygıyla karşılamam ve toplumun büyük kesimi de saygıyla karşılamaz. Ben Dolmabahçe'de ofisimin önünde, Kadıköy'den gelenlerin durumunu görüyorum. Ama saygı gösteriyorum. Giyimine kuşamına karışmıyorum. Ama aynı saygıyı benim eşim, kızım giyinenlere de göstermeliler.
(ÇT)