"Ağca suçlu, medya haklı" Mehmet Ağar - Doğru Yol Partisi Genel Başkanı (Basından)
"Sayın Ağca ile ilgili konu yargıyı ilgilendirir." Salih Kapusuz -Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekili
Kanımca son günlerin en çok gündemi işgal eden olayının asıl arka planı bu ülkenin dizisi Kurtlar Vadisi'nde izlettirilenlerdi. Vadi iki yıl boyunca arkasında "derin devletin" olduğu çakal çetelerinin pervasızlığını olanca cesaretiyle şiddet dozunu da epeyce abartarak verdi.
Yetmedi! 4 Şubat 2006'dan itibaren vizyona girecek olan bir de sinema filmi yaptı. Kurtlar Vadisi-Irak. O da yetmedi.
Basını da atlatarak film daha vizyona girmeden filmin oyuncuları ve yönetmeni ile birlikte bu ülkenin Başbakanına izlettirerek özel seans yaptırdı.(Basından)
Kurtlar Vadisini izleyenler anımsar. Son iki bölümü ilginçti! Vadinin dört aktörü, en önde Polat'ları ile birlikte yargı karşısındadır. Her yaptıklarını arkalarındaki gücün onlara sağladığı desteği de hissettirerek ve olanca "milliyetperver" enjeksiyonlarını da kullanarak açıkça savunurlar.
Karar aşamasına gelindiğinde yargıçların vereceği bir tek karar kalmıştır geriye. Yapılan onca kanunsuzluk ve katliamlara, kan dökücülüğe rağmen karar, beraattır. İşte belki de "Perşembenin gelişi Çarşambadan bellidir" sözünün "hikmeti vücudu" budur.
Çakallar Vadisinin olanca gürültüsü sanıyor musunuz ki boşunaydı. Elbette değildi. Bu ülkede bu diziler boşuna mı reyting rekorları kırıyor. Filmleri daha vizyona girmeden "Devleti Âli"nin en üst zirvesindekilere özel seansla gösteriliyor.
Bütün bunların bir tek izahı vardır. Mehmet Altan'ın ifadesiyle; "katilseverliğin" halk nezdinde tescili...
Bu nedenle hiçbir sıradan vatandaşa yapılmayan hem de bayram günü Mehmet Ali Ağca'ya yapılıyor. Yetinilmiyor. Oy birliği ile "askerliğe müsait değildir" diye çürük raporu da veriliyor.
Ve yaklaşık 27 yıl önce Türkiye'nin çok ünlü bir gazetecisi Abdi İpekçi'nin öldürülmesi ile başlayan süreç, bir bayram sabahı ardından geçen bunca zaman boyunca bir dolu yanıtları bulunamamış sorularla ve erken tahliye ile devlete ihale edilmiş durumda.
Tıpkı Susurluk gibi, Şemdinli gibi ve daha failleri dahi bulun/a)mamış bir dolu faili meçhul cinayet dosyaları gibi orta yerde çözülmeyi bekliyor. Çözülemezse yazının girişinde yer alan (Ağar, Bahçeli ve Kapusuz) sözler muallakta kalır.
Ve tabii ki; babasının bedenindeki kurşun deliklerinden akan kanı 20 yıldır durduramamış bir evladın (Nükhet İpekçi İzet) "Babama duyduğum borcu, devlet de gelecek kuşaklar için duysun" deme hakkı her zaman geçerliliğini korur. (ŞD/BA)