*Fotoğraflar: Greenpeace
Derin deniz, gezegendeki yaşanabilir alanın yüzde 95’inden daha fazlasını oluştursa da bugüne kadar, derin deniz tabanının sadece milyonda biri bilim insanları tarafından keşfedildi.
Bu şu anlama geliyor, Mars ve Ay'ın yüzeyi hakkında derin denizden daha çok bilgiye sahibiz. İnsanlık henüz derin denizi keşfedemeden maden şirketleri derin deniz tabanındaki değerli mineralleri akıllı telefon ve bilgisayarlar için kullanmak istiyor.
Greenpeace'in "Derin Sularda" raporu derin deniz madenciliğinin benzersiz türlerin tükenmesine yol açabileceğine, endüstrinin de bunun farkında olduğuna dikkat çekiyor.
Raporda aynı zamanda derin deniz madenciliğinin karbon depolayan deniz tabanına zarar vererek iklim değişikliğini daha da artıracağı belirtiliyor.
Okyanuslarda 29 arama ruhsatı
Her ne kadar derin deniz madenciliği henüz başlamamış olsa da Çin, Kore, Birleşik Krallık, Fransa, Almanya ve Rusya gibi ülkelere Pasifik, Atlantik ve Hint Okyanusu'nda yaklaşık 1 milyon kilometrekarelik bir alanda 29 arama ruhsatı verildi.
Amerikan silah devi Lockheed Martin'in iştiraki de İngiltere tarafından desteklenen iki arama lisansına sahip. Raporda derin deniz madenciliği endüstrisinin düzenlenmesinden sorumlu olan BM Uluslararası Deniz Yatağı Otoritesi'nin (ISA) deniz yaşamını güçlü biçimde korumak yerine şirket çıkarlarını gözettiği ifade ediliyor.
Güçlü bir Küresel Okyanus Anlaşması şart
Greenpeace'in "Okyanusları Koru" kampanyasından Louisa Casson şöyle konuştu:
"Hayatta kalmamız sağlıklı okyanuslara bağlı. Okyanusları korumak için şimdi harekete geçmezsek derin deniz madenciliği deniz yaşamı ve insanlık için yıkıcı etkiler doğurabilir.
"Gezegendeki en büyük ekosistem olan derin deniz, henüz tam olarak tanımadığımız eşsiz canlılara ev sahipliği yapıyor. Bu açgözlü endüstri daha derin denizi inceleme şansımız olmadan onun harikalarını yok edebilir."
"2030 yılına kadar üçte biri korunmalı"
Rapor Greenpeace'in "Okyanusları Koru" kampanyası kapsamında Greenpeace gemisi Esperanza'nın, Atlantik Okyanusu seyahati esnasında yayımlandı. Bilim insanları yaban hayatı korumak ve iklim değişikliğinin etkilerini azaltmak için 2030 yılına kadar okyanuslarımızın en az üçte birinin okyanus koruma alanları kapsamına alınması gerektiğini söylüyor. Greenpeace, Birleşmiş Milletler'de sömürüyü değil, korumayı merkeze alan, güçlü bir Küresel Okyanus Anlaşması oluşturulması için hükümetleri göreve çağırıyor.
Küresel Okyanus Anlaşması nedir?Ocak 2015'te hükümetler ulusal sınırların ötesindeki deniz yaşamının biyolojik çeşitliliğinin korunması ve sürdürülebilir şekilde kullanılması için yasal olarak bağlayıcı yeni bir uluslararası anlaşmanın ("Küresel Okyanus Anlaşması") görüşmelerine başlanacağını duyurdu. Eylül 2018'de başlayan bu görüşmelerin üçüncüsü Ağustos 2019'da New York'ta yapılacak, sürecin 2020 yılında tamamlanması bekleniyor. Sağlam bir Küresel Okyanus Anlaşması, "okyanus koruma alanlarının" oluşturulmasını sağlayarak okyanusları zararlı insan faaliyetlerinden uzak tutabilir. |
(PT)