Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) mahpus eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Edirne Cezaevi’nden avukatları aracılığıyla Medyascope'tan Ruşen Çakır’ın sorularını yanıtladı.
“HDP’li bakan” tartışmasından ittifaklara, Kılıçdaroğlu’nun olası cumhurbaşkanı adaylığından, HDP’nin tutumuna kadar pek çok konuda değerlendirmeler yapan Demirtaş'ın açıklamalarından satır başları şöyle:
HDP’ ye bakanlık' tartışması: Ben bu tartışmanın seçimlerden önce, şimdiden yapılmasını yararlı görüyorum. Herkesin ve her kesimin eteğindeki taşları dökmesini sağladığı için iyi oldu.
Bölücülük yapıyorlar: Türkiye’yi ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni tapulu şahsi mülkleri gibi gören tayfa, hangi partiden olursa olsun siyaseti zehirliyor, toplumu ayrıştırıp bölücülük yaparak kendi ceplerini doldurmanın hesabını yapıyorlar. Ortaya saçılan pislikleri de bayrakla örtmeye çalışıyorlar.
Biz sadece iktidarın değişmesini değil, sistemin değişmesini; hırsızın değişmesini değil, hırsızlığın bitmesini istiyoruz.
Kayyım darbecilerinden ne farkı var: HDP de dahil tüm siyasi partiler halkın desteğini aldıkları taktirde ülke yönetimine dahil olabilirler. Kaldı ki, HDP 102 belediyede yerel yönetim hakkını seçimle kazanmış ve bu yönüyle zaten ülke yönetiminin parçası olmuştur. Ama bunu hazmedemeyen zihniyet, kayyum uygulamalarıyla halkın iradesine darbe yapmıştır. Şimdi “HDP’ye bakanlık asla olmaz” diye bağıran kişilerin bu kayyım darbecilerinden ne farkı var ki?
Akeşener'e yanıt: (İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in “HDP’li masada biz olmayız“ sözleri) Herkesle oturup memleketin her sorununu konuşma cesaretini ve becerisini göstermek, büyük siyasetçi olmayı gerektirir. Ülkenin geleceği hakkında sözü ve güzel hayalleri olan siyasetçiler böyle konuşamazlar, konuşmamalılar. Risk almadan, tabanı ve toplumsal psikolojiyi değiştirmeden ciddi sorunlara çözüm bulunamaz.
Tabii ki bugünün konjonktürel gerilim ve fay hatları hesap edildiğinde, bir de seçimin kapıya dayandığı gözetildiğinde siyasetçilerin oy kaygısıyla hareket etmeleri anlaşılır olsa da stratejik açıdan hatalıdır. Çünkü Türkiye seçimden sonra, büyük sorumluluk sahibi siyasetçilere ihtiyaç duyacak. Sadece bugünü değil, yarınları da düşünerek konuşmakta yarar var.
Cumhurbaşkanı adayı: Cumhurbaşkanlığı için ortak aday konusu başka bir başlık olmakla birlikte, Türkiye’yi düze çıkaracak enerji ne Cumhur İttifakı’nda ne de Millet İttifakı’ndadır. Asıl umut, sol ittifak olan Emek ve Özgürlük İttifakı’ndadır.
Kemal beye haksızlık: Altılı masanın ortak bir adayı olur mu, olursa kim olur, buna elbette kendileri karar vereceklerdir. Ancak söz konusu adayın altılı masayı da aşacak şekilde, geniş kesimlerin adayı olması isteniyorsa HDP de dahil diğer tüm kesimlerle adaylık öncesi açık, şeffaf bir müzakere yürütülmesi gerektiğini HDP defalarca belirtti. Benim veya bizim, ortak aday konusunda isim söylememiz doğru olmaz.
Bu vesileyle bir şey söylemek isterim, Kemal Bey üzerinden veya inancı üzerinden yapılan ayrıştırıcı tartışmaları hem çok yanlış hem de kendisine haksızlık olarak değerlendiriyorum.
Kaldı ki bence Sayın Kılıçdaroğlu, ülkenin neredeyse tüm temel ve tartışmalı sorunlarına ilişkin görüşlerini açıklamış durumda ve farklı toplumsal kesimlerde önemli bir desteğe sahip olduğu görünüyor. Böylesine kamplaşmış toplumlarda, her konuya ilişkin çözüm önerisi sunmak ve bunlar etrafında toplumu birleştirmek hiç de kolay bir iş değildir.
Ülkenin sorunları hakkında henüz tek kelime etmemiş kişilerin suskunluklarının bazı anketlerde bir parça yüksek çıkması kimseyi yanıltmasın. Ülkenin son derece önemli sorunları hakkında konuşmaya başladıklarında, ki aday olurlarsa konuşmaları gerekecek, bazı anketlerde görülen bu destek sürer mi, emin değilim.