DEM Parti, MHP ve AKP ile görüştü: Barış hukukunu konuştuk

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi’nin (DEM Parti), PKK lideri Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta yaptığı "Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı”nın ardından siyasi partilerle yaptığı görüşmeler devam ediyor.
DEM Parti Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan, Meclis Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder ile Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, Meclis’te MHP’yi ziyaret etti.
Saat 11.00’da başlayan görüşmede DEM Parti heyetini, MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, Hukuk ve Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız ve Genel Başkan Yardımcısı İsmail Faruk Aksu karşıladı.
Bir saat süren görüşmenin ardından açıklama yapıldı.
DEM Parti Eş Genel Başkanı Hatimoğulları, şunları söyledi: "Milliyetçi Hareket Partisi ile Sayın Abdullah Öcalan’ın yaptığı çağrı ve gelişen süreçle ilgili bir görüşmemizi gerçekleştik. Detaylı açıklamamızı bugün gün içinde bütün görüşmelerimiz tamamlandıktan sonra sizinle paylaşacağız. Bizleri kabul eden MHP heyetine teşekkürlerimizi sunuyoruz. Sayın Devlet Bahçeli sağlık koşulları el verseydi o da bugün bu görüşmelerde olacaktı. Fakat sağlık koşullarından dolayı kendisinin yetkilendirdiği heyetle görüştük. Kendisine bir kez daha geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz, acil şifalar diliyoruz."
MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın ise, “MHP olarak açıklama yapmayacağız. Ama şu bilmenizi isteriz çok faydalı bir görüşme oldu” dedi.
Açıklama sonrası soru alınmadı.
AKP heyetiyle görüşme başladı
DEM Parti heyeti daha sonra AKP heyetiyle görüştü. DEM Partilileri, AKP Grup Başkanvekili Abdullah Güler, Grup Başkanvekili Özlem Zengin, Genel Başkanvekili Efkan Ala ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik kapıda karşıladı.
Selamlaşmanın ardından heyet, basına kapalı toplantı yapıldı.

KÜRT SORUNUNDA YENİ DÖNEM
Meclis'teki tokalaşmadan 'tarihi çağrı'ya: Süreçte neler yaşandı?
Görüşme sonrası basın toplantısı
MHP ve AKP ziyaretinin ardından DEM Parti Eş Genel Başkanları Bakırhan ve Hatimoğulları basın toplantısı düzenledi.
Görüşmelere dair bilgi veren Bakırhan, “her iki partiyle de barışın hukukunu konuştuklarını” söyledi.
Bakırhan, Öcalan’ın koşullarının düzeltilmesiyle ilgili de bilgi paylaştıklarını ifade etti ve Kobanî'ye düzenlenen saldırıya değindi.
"Saldırılar sürece zarar veriyor"
Saldırının süreci sabote etmeye yönelik olduğunu belirten Bakırhan, şöyle konuştu:
“Biz barış umudunu büyütmek için bu turları yaparken, sabah çok üzücü haberlerle uyandık. Yedisi çocuk 9 kişinin yaşamını yitirdiği Kobanî’deki saldırıyı hep birlikte izledik. Bu saldırıyı kınıyoruz. Bu ve benzeri saldırıların hem Suriye’de hem de burada yürüyen süreçlere çok büyük zarar verebileceğini belirtmek istiyoruz. Bu sabotajlar kim tarafından yapılmışsa açığa çıkarılması gerekiyor. Bu, öyle sıradan bir saldırı değil. Roboskî’deki provokasyon ve katliam neyse, bir süreç yürürken Paris katliamı neyse, bu da aynı derecede bir katliamdır. Bunlar, süreci provoke eden yaklaşımlardır ve bundan vazgeçilmesi gerekir.”
"İmralı'ya gitmek için şu an başvuru yok"
Hatimoğulları ise gazetecilerin sorularını yanıtladı. Hatimoğulları, Öcalan ile bir daha ne zaman görüşüleceği sorusuna “İmralı’ya gidişle ilgili birkaç gün içinde bir program netleşecek. Şu an için bir başvurumuz yok. Birkaç gün içerisinde bu planlama sizlere de duyurulur zaten” yanıtını verdi.
"Öcalan'ın önünün açılması gerekiyor"
Hatimoğulları, PKK'nin silah bırakma durumuna ilişkin ise şunları söyledi:
"Sayın Öcalan’ın kongrede üstleneceği rol ile ilgili hem kendi örgütünün hem de kendisinin yaptığı açıklamalar çok paralel. Kendisi 27 Şubat’taki açıklamada çok açık ifade etti. Kongreyi toplayabilecek ve bu kararı aldırabilecek güce sahip olan benim, demişti bize. Bunun için de kendi örgütüyle iletişim kanallarının açılması, kendi örgütüne kongreyi toplayabileceği bir zeminin oluşması bakımından koşullarının bu anlamıyla oluşturulması ve önünün açılması gerekiyor. Henüz bu konuda bizim bilgimiz dahilinde atılmış somut bir adım yok.
PKK’nin, silahların biran önce susması güvenliğin tesis edilmesiyle ilgili verdikleri genel bir mesaj oldu. Bu anlamıyla net bir takvim açıklama ya da net bir planlama zaten bizlerin yapacağı bir şey değil. Esas, sorumluluk yürütmenindir. Sayın Cumhurbaşkanının yürütmenin başı olarak söyleyecekleri çok önemlidir. Elbette devlete çok önemli görevler düşmektedir. Bu konuda devletten ve yürütmenin başı olan Sayın Cumhurbaşkanı ve yürütmenin bu konuda pozitif adım atılmasını beklemekteyiz."
(RT)