Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti), 24 Temmuz Basın Özgürlüğü ve Mücadele Günü’nde yayınladığı açıklamada Türkiye'deki düşünce ve ifade özgürlüğünün kısıtlandığına dikkat çekti.
BİA MEDYA GÖZLEM/NİSAN-MAYIS-HAZİRAN 2024
Hedefteki gazetecinin hukuk güvenliği kalmadı!
DEM Parti Basın Yayın ve Propaganda Komisyonundan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Tayip Temel, imzası ile yayınlanan açıklamada “Basın ve ifade özgürlüğünün en temel özgürlük alanı olduğunun bilinciyle, 24 Temmuz’u mücadele günü olarak nitelendiren basın kurumlarını ve emekçilerini selamlıyoruz. Emek veren, bedel ödeyen, hakikati savunan gazetecilerin yanında olmaya devam edeceğiz” denildi.
“Medya parti borozanlığına zorlanıyor"
Açıklama şöyle:
24 Temmuz 1908’de sansürün kaldırılışıyla ilan edilen “Basın Bayramı”nı bu yıl da yine bir bayram havasında değil, basın, düşünce ve ifade özgürlüğüne yönelik baskı ve saldırılara karşı direniş ve mücadele günü olarak karşılıyoruz.
Abdülhamit Döneminin baskılarına karşı gazetecilerin yürüttüğü mücadele ve elde edilen kazanımlar elbette önemlidir; ancak o tarihten bu yana Türkiye basınında sansür hiçbir zaman bütünüyle sona ermedi, basın üzerindeki baskılar hiç bitmedi. Basına yönelik saldırılar da basın özgürlüğü mücadelesi de hep var oldu. Sadece son 22 yıllık AKP iktidarında basına yönelik gerçekleşen saldırılar ile buna karşı mücadele bile bunun kanıtıdır.
24 Temmuz 1908’den 116 yıl sonra bugün sadece gazeteciler değil düşünen, ifade eden, gerçeğin peşinde olan herkes ağır saldırı altındadır.
Bugün Türkiye medyası tek sesliliğe, iktidar borazanlığına ve parti bülteni olmaya zorlanmaktadır. Eleştiren gazeteciler iktidar ve ortakları tarafından fişlenmekte, listeleri tutulmakta, saldırıya uğramakta, gözaltına alınıp tutuklanmaktadır. Muhalif basın her gün baskı ve saldırı altındadır.
Medya çalışanlarının çoğu sendikasız ve toplu sözleşmesiz çalışmaktadır. 20 Temmuz’da ilan edilen OHAL ve çıkarılan KHK’lerle onlarca basın kurumuna el konulmuş, 10 binden fazla gazeteci işsiz bırakılmıştır.
Bugün itibariyle medyanın yüzde 95’i iktidarın kontrolündedir. Kürt basını ve sosyalist basın ise her dönemin ötekisi olarak saldırıların hedefinde yer almaya devam etmektedir.
Dezenformasyon Yasası iktidar için tam bir dezenformasyon üretme ve sansür uygulama yasasına dönüştürülmüştür. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı, üstlendiği Goebbels rolünü tam gaz sürdürmekte, denetimi altında olan medyada bile en ufak bir aykırı sese izin vermemektedir.
Bu tabloya rağmen, basın özgürlüğünü savunan, mücadele eden, tehdit ve saldırılara karşın hakikati yazan gazetecilerin varlığı umut olmaya devam ediyor. Basın ve ifade özgürlüğünün en temel özgürlük alanı olduğunun bilinciyle, 24 Temmuz’u mücadele günü olarak nitelendiren basın kurumlarını ve emekçilerini selamlıyoruz. Emek veren, bedel ödeyen, hakikati savunan gazetecilerin yanında olmaya devam edeceğiz.