Haberin Kürtçesi için tıklayın
Mardin’in Dargeçit ilçesinde 20 yıl önce sekiz kişinin sorgulanıp infaz edilmesiyle ilgili açılan davanın görülmesine bugün Adıyaman 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edildi.
Bugünkü duruşmaya tanık olarak dinlenmek üzere çağrılan dönemin Cumhuriyet Savcısı Ahmet Kul, yine mahkemeye getirilmediği gibi müzekkereye yanıt da gelmedi.
Sanıkların mazeret bildirerek katılmadığı bugünkü duruşmaya sadece müşteki yakınları ve avukatları katıldı.
Mahkeme heyeti de tanıklar için yazılan müzakerelerin yanıtın beklenmesine, savcının belirttiği görüş doğrultusunda tutuklamanın yersiz olduğuna karar verdi.
Bir sonraki duruşma 9 Mart 2020’de görülecek.
Mezopotamya Ajansının haberine göre, müşteki ailelerin avukatlarından Ahmet Özmen, “JİTEM yargılanmalarında görünürde bir yargılama yapıldığını, sanıkların kendilerini sanık olarak görmediğini, cezalandırma korku ve endişesi yaşamadıklarını” söyledi.
TIKLAYIN - Oğlunun Kemiklerine 21 Yıl Sonra Kavuşan Anne: En Son İşkencede Gördüm
Dargeçit’te Davut Altunkaynak(12), Seyhan Doğan (13), Nedim Akyön(16), Mehmet Emin Aslan(19), Abdurrahman Olcay(20), Abdurrahman Coşkun(21) ve Süleyman Seyhan(57) gözaltında kaybedilmişti. 2012, 2013 ve 2015 tarihlerinde yapılan kazılar sonucunda, gözaltına alınan kişilerden bazılarının ağır işkence izleri taşıyan kemiklerine ulaşıldı.
JİTEM davaları olarak bilinen ancak JİTEM adıyla herhangi bir suçlama yapılmayan davalardan tümü beraat ve zamanaşımıyla sonuçlandı, Dargeçit davası, bu suçlamayla süren tek dava.
Ne olmuştu?
28 Ekim 1995’te iki öğretmenin, ertesi gün de Amara köyü baş korucusunun oğlunun PKK tarafından kaçırılması ve ertesi sabah cenazelerinin bulunması üzerine Dargeçit'te gözaltılar başladı.
Aynı gün sabaha doğru Doğan ailesinin evi, aralarında asker, özel harekât timleri, korucu ve sivil giyimli insanların olduğu 60-70 kişilik bir ekip ve panzerlerle basılarak 14 yaşındaki Seyhan Doğan apar topar gözaltına alındı.
Aynı gece ve takip eden birkaç gün içinde Seyhan Doğan'ın eniştesi Abdurrahman Coşkun (21), dayısının oğlu Mehmet Emin Aslan (19), kardeşi Hazni Doğan (11) ve Abdurrahman Olcay (20), Nedim Akyön (16), Hikmet Kaya (24), Süleyman Seyhan (57) ve kızı Fehime Çelik de gözaltına alındı. O gece Davut Altınkaynak'ı (13) da almak için evlerini basan askerler kendisi evde olmadığı için annesi Hayat Altınkaynak'ı gözaltına aldı.
Annesine Davut'un yerini söyletmek için çeşitli tehditlerde bulunan askerler en sonunda sadece sorgulayıp bırakacaklarını söyleyerek anneyi ikna ettiler ve dayısında kalan Davut Altınkaynak'ı da gözaltına alarak annesinin gözleri önünde Filistin askısında işkenceye aldılar.
Hazni Doğan ve Fehime Çelik de türlü işkencelere maruz kaldı ve gözaltına alınanlara tanıklık ettiler. Hazni Doğan, Hayat Altınkaynak ve Fehime Çelik serbest bırakıldı ancak ikisi lise öğrencisi, üçü çocuk sekiz kişiden bir daha haber alınamadı.
İddianameye göre, yapılanlara karşı çıkan ülkücü görüşteki Uzman Çavuş Bilal Batırır’ın da, suçu ihbar etmesinden korkulduğu için komutanları Hurşit İmren ve Mehmet Tire tarafından kalorifer kazanında yakılarak öldürüldüğü öne sürüldü.
Seyhan Doğan’ın cesedi, kimliği belirsiz bir kişinin ailesine telefonla haber vermesi üzerine 6 Mart 1996’da bir kuyuda bulundu. Kayıp diğer kişilerin öldürüldüğü düşünülse de cesetleri bulunamadı.
Mağdur ailelerin 2009’deki başvurusuyla tekrar soruşturma başlatıldı. Soruşturma kapsamında Midyat Cumhuriyet Savcılığı tarafından hazırlanan iddianame, Midyat Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi.
Midyat Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen iddianamede, dönemin Mardin Jandarma Komando Tabur Komutanı Hurşit İmren, Dargeçit İlçe Jandarma Komutanı Mehmet Tire, Dargeçit Merkez Jandarma Karakol Komutanı Mahmut Yılmaz, Karakol Komutan Yardımcısı Haydar Topçam ve Uzman Çavuş Kerim Şahin hakkında taammüden öldürme suçundan müebbet hapis cezası isteniyor.
Dava, “güvenlik gerekçesiyle” Adıyaman'da görülüyor. (AS)