Gezi direnişi sırasında gözaltında çıplak aramaya maruz kalan kadınların avukatları, yazılı bir açıklamayla aramayı erkek değil, kadın polislerin yaptığını ancak bu durumun suç vasfını etkilemediğini belirtti.
Avukatlar Hürrem Sönmez ve Özlem Durucan, çıplak aramanın vücut dokunulmazlığının ihlali olup, Türk Ceza Kanunu 94. maddesinde düzenlenmiş olan “cinsel yönden taciz seklinde işkence” olarak tanımlandığının altını çizdi.
“Kadın polis olsa da suç”
31 Mayıs’ta Gezi direnişi sırasında gözaltına alınan yedi kadın, avukatlar gözetiminde yapılan işlemlerin ardından, nezarethaneden başka bir odaya görüşülerek bir kadın polis tarafından hukuksuz olarak çırılçıplak üst aramasına maruz kaldıklarını avukatlarına aktarmıştı.
Kadınlar, ifade için sevk edildikleri savcılıkta, çıplak aramanın bir işkence suçu olduğunu ve memurun görevini kötüye kullandığını söyleyerek suç duyurusunda bulundu. Savcı dosyaları ayırarak, çıplak arama konusunda soruşturma başlattı.
Yaşananların kamuoyuna yansımasıyla, aramayı erkek polislerin yaptığına ilişkin iddialar çıktı. Mağdur avukatları bu iddiaları yalanlarken, hukuksuz olan bu aramayı bir kadın polisin gerçekleştirdiğini açıkladı. “Bu eylemin, aynı cinsten veya karşı cinsten görevli tarafından yapılmış olması, eylemin ‘suç vasfını’ etkileyecek bir husus değildir” dedi.
Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Mesleki sorumluluğumuz ve vicdanımız gereği, gözaltındaki kadınların, kadın polis memuru tarafından, çırılçıplak soyularak aranmak suretiyle, işkence ve onur kırıcı muameleye maruz bırakılması karşısında sorumlu veya sorumluların cezalandırılması için soruşturmanın takipçisi olduğumuzu hatırlatırız. İster gözaltında, ister tutuklu veya hükümlü, özgürlüğünden yoksun bırakılan kişi aynı zamanda ruhsal ve bedensel bütünlüğü devletin koruması altında olan kişidir. Gözaltındaki genç kadınların devlet memurları tarafından böylesi onur kırıcı bir muameleye tabi tutulması hiçbir şekilde kabul ve himaye edilemez. Bu hadise vesilesi ile tüm meslektaşlarımızla birlikte şartlar ne kadar zorlayıcı olursa olsun, bu ve bunun gibi insan hakkı ihlallerine ve hukuka aykırılıklara asla sessiz kalmayacağımızı, hukuka olan bağlılığımız ve onurumuzla mesleğimizi yapmaya devam edeceğimizi bilgilerinize sunarız.” (ÇT)