Cep telefonuyla konuşurken kimlik soran polise “Bir dakika” dediği için karakola götürülerek çıplak aramaya maruz bırakılan Ü.S.’nin davası, dört sanık polisten ikisinin beraatı, ikisinin cezasının ertelenmesiyle sona erdi. Mahkeme çıplak aramayı görmedi.
Ceza alan polislerden biri “görevi ihmal”den iki ay 15 gün, biri “kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma, nüfuzu kötüye kullanma ve haksız arama” suçlarından bir yıl sekiz ay mahkum oldu, ikisine de iyi hal indirimi uygulandı. Faillerin cezasının açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildi.
Ü.S.’nin avukatı Meriç Eyüboğlu, haksız arama suçunun üst ve eşya aramasını kapsadığını belirtti, kararın önemli olduğunu ancak eksik ve caydırıcı olmayan cezalar verildiğini belirtti:
“Haksız arama suçu, hukuka aykırı olarak kişinin üstünün ya da eşyalarının aranması anlamına gelir. Müvekkilimin ise üzeri aranmıyor, çantasının fermuarı bile açılmıyor. Aranan, müvekkilimin bedeni. Müvekkilim bir odaya alınıp, çırılçıplak soyuluyor. Tamamen aşağılamaya, taciz etmeye, küçük düşürmeye yönelik bir biçimde çıplak aramaya maruz kalıyor.
“Haksız arama suçundan ceza verilmesi, aramanın hukuka aykırı olduğunu göstermesi açısından önemli. Ama bu utangaç bir kabul. Mahkeme üzerinin değil, bedeninin arandığına yönelik bir saptama yapsaydı, cinsel taciz, cinsel saldırı ve dolayısıyla işkenceden ceza vermek zorunda kalacaktı.
“Bu, gözaltında çıplak aramanın olduğunun ispatlanması açısından güçlü bir dosyaydı çünkü ilk andan itibaren müvekkilin avukatı yanındaydı.
“Ama pek çok benzer dosyada beraat kararı alındığından, bu kadar da olsa ceza alınmasını önemli buluyoruz. Yine de yeterli değil.
“Verilen ceza ne polislerin benzer eylemleri yapmasına engel olacak caydırıcılıkta, ne de kadınların bedensel bütünlüğüne yönelik bir saldırının karşılığı olabilecek bir ceza.”
Ne olmuştu?
Ü.S. Şubat 2011’de İstanbul’da yolda yürürken kimlik kontrolü yapmak isteyen polislere “bir dakika” deyince tartışma çıkmış, o da polislerden şikayetçi olacağını ve kimliğini karakolda göstereceğini söyleyerek polis aracına binmişti.
Gözaltı işlemi yapılmaksızın ve ilgili savcıya haber verilmeksizin, avukatı da orada olduğu halde iki saat karakolda bekletildikten sonra, narkotik suçlarda kullanılan yöntemle “eğil-kalk” denilerek çıplak aramaya maruz kalmıştı.
İstanbul Valiliği İl İnsan Hakları Kurulu da yaşananların Ceza Muhakemesi Kanunu’na aykırı ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde yer alan “kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkının ihlali” olduğuna karar vermişti. (ÇT)