Gazeteci Hrant Dink'i 19 Ocak 2007 tarihinde İstanbul'da Agos Gazetesi önünde vurarak öldüren Ogün Samast'ın çocuk mahkemesinde "Hrant Dink'i tasarlayarak öldürmek" suçundan hüküm giymesinin ardından gözler tekrar örgüt üzerinde duran esas davaya çevrildi.
Hrant'ın Arkadaşları Platformu ve Dink ailesi avukatı Fethiye Çetin, salı günü İstanbul Cezayir Restoran'da düzenledikleri bir basın toplantısında davanın bugüne kadarki seyrinde araştırılması ısrarlı taleplerine rağmen reddedilen ipuçlarını ve şüphelerini anlattılar.
Çetin, "Hrant Dink devlet tarafından çok yakından izleniyor, gene devletin çok yakın izlediği kişilerce öldürülüyor" dedi ve ekledi: "Her şey devlet kurumlarını işaret ediyor. O kadar açık ki."
Tutuklu sanık Erhan Tuncel'in geçen duruşmada "Bu cinayetin sadece üç beş kişiyle sınırlandırılması için ikna edildim" dediğini hatırlatan Çetin, Tuncel'in ayrıca ifade vermemesi için zamanın İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürü Selim Soykan ve İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ahmet İlhan Güler tarafından telkin edilidiğini söylediğini de ekledi.
"Bir şüphelinin ifade vermemesi için dellilleri toplamakla görevli kamu görevlileri ikna ediyorlar. Böyle şey olabilir mi?"
"Soruşturmanın yeniden başlamasını istiyoruz" diyen Çetin'in dikkat çektiği ihmaller ve soruşturma kapsamında gerçekleştiğini iddia ettiği usulsüzlükler başlıklar halinde şöyle:
* Trabzon'da sadece Jandarmaya yönelik sulh ceza mahkemesinde dava açıldı, polise yönelik soruşturma davaya dönüşmedi.
* İstanbul Emniyeti'ne dair soruşturmalardan sonuç alınamadı.
* MİT'ten iki kişi soruşturulacak ancak kurumun suikaste dair hiç bir bilgisinin olmadığı iddia ediliyor.
* Ogün Samast'ın evine giden polisler, tutanağa babası Ahmet Samast'ın oğlunun nerede olduğunu bilmediğini yazdılar ancak "jandarma komutanına sorun, o bilir" dediği atlandı. Bu polislere soruşturma açılmadı. Samast'ın kullandığı SIM kartında "komutan" diye kayıtlı bir telefon numarası olduğu biliniyor. Bunlara rağmen mahkeme konunun araştırılması talebini reddetti.
* Cinayet mahallindeki kameralarda göründüğü iddia edilen Osman Hayal'in cep telefonu kayıtlarından tespit edilmesi için baz istasyonları kayıtlarının incelenmesi talebi de mahkeme tarafından reddedildi. Dava dosyasına göre Hayal'in cep telefonu 13 Ocak gününden itibaren İstanbul'da sinyal verdi ve cinayet günü kapandı.
* Mahkeme, Trabzon Emniyeti'nden Osman Hayal'in biyometrik fotoğrafının istenmesi talebini kabul etti ancak fotoğraf halen gelmedi. Hayal'in halen Trabzon'da olup olmadığı meçhul.
* Olay yerindeki MOBESE kamera kayıtları kayıp. Yapı Kredi Bankası şubesinin kamera sisteminin cinayetin işlendiği 19 Ocak ve önceki günde arızalı olduğu iddia ediliyor. Akbank şubesinin bir cephesinindeki kameranın kayıtları da bulunamıyor. Çetin polisin ilk aşamada Yapı Kredi'ye görüntü var mı diye sormadığını söyledi ve kamera kayıtları konusundaki eksiklik ve ihmallerde kötü niyet olduğunu düşündüklerini ekledi.
* Eldeki kamera kayıtlarında görünen ve Samast ile birlikte olduğu düşünülen kişilerin kimlik tespitleri için yardım istenen Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı (TİB) "yasalara uygun değil" diyerek talebi reddediyor ve ilgili kişilerin isimlerini istiyor. Taleplerinin zaten bu kişilerin kimliklerinin tespiti için istendiğini söyleyen Çetin, konuşma içeriklerine değil, bölgedeki baz istasyonlarının olay günü belli bir zaman diliminde kaydettiği konuşma listelerine ihtiyaç duyduklarını belirtti.
* Ogün Samast'ın uzun zaman geçirdiği, cinayet mahalline yakın internet kafe, tesadüfen bulduğunu söylese de, Çetin'in ifadesine göre bulunduğu binanın ikinci katında ve "kafanızı kaldırıp bakmadığınız sürece" tabelasını görmek zor. Sahibi Adem K. ve işletmecisi (oğlu) Salih K.'nın polis olduklarını söyleyen Çetin, kafenin Dink'e yönelik tehditlerin yoğunluk kazandığı 2004 yılında açıldığını ve 2007 yılında cinayetten kısa süre sonra kapandığını ekledi.
Çetin kendi taleplerinden önce polisin kafeye dair hiç bir araştırma yapmadığını ve talepleri sonrasında ilk başta "hatırlamıyorum, bilmiyorum" diye ifade veren Salih K.'nın mahkemeye çağırıldığında girdiği ayrıntılarla herkesi şaşırttığını söyledi.
Tanığın mahkemede Samast'ın üzerindeki silahı farkettiği, hatta terörle mücadele birimini uyardığını söylediğini hatırlatan Çetin, Salih K.'nın Agos'a ilan vermek için gittiğini de söylediğini, ancak gazetenin kayıtlarında böyle bir ilanın bulunmadığını da ekledi.
Söz konusu kafenin bilgisayarlarından Samast'ın yazışmalarına dair herhangi bir delil elde edilemedi ve konuya dair polise yönelik yapılan suç duyururusu sonuç vermedi.
* Bir soruşturmanın gizli olmasının sebebinin sağlıklı yürümesi olduğuna dikkate çeken Çetin, "Soruşturmanın gizliliği emniyetçilerin işine yarıyor. Soruşturma delilleri gizlemek ve yok etmek için kullanılıyor" iddiasında bulundu.
Davanın yeni savcısının sanıkların Ergenekon, Balyoz ve Kafes adlarıyla anılan davaların sanıklarıyla ilgileri olup olmadığına dair polisten bilgi istediğini hatırlatan Çetin, bu durumun arzu ettikleri gibi davanın derinleşmesine mi yoksa uzamasına mı yol açacağı sorusuna ise "Derinleştirebilir de, uzatabilir de" diye yanıt verdi.
Olası bağlantıların Dink dosyası kapsamında araştırılmasını istediklerini söyleyen Çetin, Ergenekon'a bağlanan Danıştay saldırısı davasında ana dava bitmeden karar verildiğini hatırlattı.
"Bu dava üzerine gidilmezse bitirilecek" diyen Çetin, 29 Temmuz Cuma günü görülecek duruşmada destek çağrısı yaparak kamuoyunun sürece ilgisinin canlı tutulmasının önemini vurguladı. (ÖÖ/ŞA)