Çernobil tanıkları Mykola Bakieie ve Nina Janchenko, "Bizim yaşadığımız felaketleri yaşamamak için nükleere karşı mücadele edin" diyor.
26 Nisan 1986'da gerçekleşen Çernobil nükleer felaketinin yıldönümünde Yeşil Düşünce Derneği davetiyle Çernobil'den gelen tasfiye memuru ve İstanbul Politikalar Merkezi’nde basın toplantısı düzenledi.
Gece 01.24'te Ukrayna ve Belarus sınırında bulunan Çernobil nükleer enerji santralinin dördüncü reaktöründe meydana gelen patlama açığa çıkan radyasyon Hiroşima ve Nagazaki'ye atılan atom bombalarının toplamından 200 kat fazlaydı.
Kaza sonrası engelleme ve temizlik çalışmaları yapan aralarında asker, itfaiyeci ve pilotların olduğu 830 bin tasfiye memuru vardı; bunlardan 125 bini öldü.
Felaket sonrası 350 bin 400 kişi yüksek derecede radyasyona maruz kalarak tahliye edildi. Beyaz Rusya, Ukrayna ve Rusya'da 8 milyon 300 bin kişi orta derecede radyasyona maruz kaldı. Dört yıl süren temizlemede reaktöre 4 bin 200 ton kurşun ve kum döküldü.
"Görünmez bir düşmanla savaşıyorduk"
MI-6 helikopter pilotu Albay Mykola Bakieie, kaza sonrasında 2-7 Haziran'da reaktöre helikopterlerle kum dökmekle görevliydi. Kendisiyle birlikte çalışan arkadaşlarının neredeyse hepsi hayatını kaybetmiş.
Bakieie Altı yıl daha mesleğini yapabildi; aşırı radyasyon sonucu oluşan hastalıklarından dolayı yıllar boyu hayalini kurduğu pilotluğu yapması yasaklandı.
"Çernobil'e 500 kilometre uzaklıktaki Alexandre şehrinde profesyonel askerlik yapıyordum. Facia yaşandıktan bir gün sonra, en tecrübelilerin olduğu ilk 12 helikopteri bölgeye gönderdiler. Temel görevimiz, kumları reaktörün üzerine atmak ve onu kapatmaktı.
"200 metre yükseklikten çalışıyorduk; isabetsizlikten kaçınmak için mümkün olduğunca yavaş uçmaya çalışıyorduk ve reaktörün üzerinde duruyorduk. İnce bir işçilik istiyordu. O zaman bu durumun tehlikelerini düşünmüyorduk. Sadece bize verilen görevi yapmaya çalışıyorduk. Karşımızda görünmez bir düşmanla savaşıyorduk.
"Şimdi yılda iki kere radyoysan merkezinde tedavi görüyorum. En büyük hayalim sivil pilot olmaktı ama pilotluk yapmam yasaklandı; şimdi hayalimi oğlum yapıyor. En büyük korkum bu facianın etkilerinin torunlarıma da yansıması. "
"Gelecek kuşağa anlatmalıyız"
Çernobil'den 500 kilometre uzaklıktaki Priblis'te radyocu olan Nina Janchenko, Ukrayna'nın başka bir şehrinde Ukrayna Çernobil Örgütü'nde mağdurların sağlık hakları için mücadele ediyor.
"Biz çocukken santral kurulduğunu gelişmiş bir şehir olacağız çok sevinmiştik. Böyle bir sonucu olacağını hiç düşünmemiştik. Daha sonra ise her şeyimizi kaybettik. Felaketten bir gün sonra bizi tahliye ederlerken 'üç gün sonra geri döneceksiniz, en gerekli şeyleri alın' dediler. Ama bir daha dönemedik.
"Faciadan sonra ne kadar zehirlendiğimizi ölçtüler. O zamanlar bizden her şeyi gizlediklerini yeni anlıyoruz. Devlet bizim hastalıların radyasyondan değil, radyofobiden kaynaklandığını kanıtlamaya çalıştı. Hastalıklarla ilgili hiçbir şekilde düzgün araştırma ve sayım yapılmadı. Herkes yürüme zorluğu, tansiyon ve kalp hastalığı yaşıyor. Çocuklarımızız beşer tane hastalığı var. Torunlarımızın bağışıklık sistemi zayıf. Biz hayatta kalanlar, faciayı yaşayanlar bizden sonraki nesile de aktararak bunun gündemde kalmasını istiyoruz."
Janchenko ve Bakieie, nükleer santraller kurmak isteyen Türkiye'ye seslenerek "Komşunuzda yaşanan bu felaketi tekrarlamayın" diyerek toplumu bununla mücadele etmeye çağırdı.
"Çernobil'in etkileri gizleniyor"
Nükleer Savaşa Karşı Uluslararası Hekimler Birliği IPPNW (International Physicians for the Prevention of Nuclear War) Almanya bölümünün uzun süre başkanlığını yapan Dr. Angelika Claussen, facianın etkilerinin Sovyetler Birliği başta olmak üzere birçok kurum tarafından gizlendiğini söyledi.
"Sovyetler Birliği ilk beş yıl, bilgileri gizledi ya da tahrif etti. Uluslararası Atom Enerjisi (UAE) ve 500 bilim insanından oluşan Çernobil forumu, çocuklarda tiroit artışı olduğu ispatlanmasına rağmen bunu açıklamadılar. Dünya Sağlık Örgütü de bağımsız doktorların yaptığı araştırmaları görmezden geldi; çünkü UAE'nden radyasyonun etkilerine dair araştırma ve açıklama yapması için izin alması gerekiyor.
"Çernobil, genetik bozukluk, anne karnındaki bebeklerin sakat doğması, yaşlanmayı hızlandırma kanser, diabet gibi birçok hastalığa neden oldu. Bilim insanları öğrendikçe radyasyonun insandaki tehlike oranı 1949'da 44 msv'den 1990'da 1 msv'ye indi. "
Claussen, Çernobil'den alınacak en büyük dersin nükleer enerjiden çıkarak yenilebelir enerjiye yönelmek olduğunu belirtti ve facianın etkilerinin araştırılarak bu dosynın kapatılmaması gerektiğini söyledi. (NV)