Gezi Davasında 18 yıl hapis cezası verilen ve tutuklanan avukat Can Atalay, yarın (7 Kasım) Silivri’de görülecek Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Davasına çağrı yaptı.
Birgün gazetesinde yayımlanan yazısında Türkiye’deki hukuk sistemini eleştiren Atalay, avukatların mücadelesine vurgu yaptı ve “Türkiye eşi benzeri pek az görülen bir avukatlık geleneğine sahip. Avukatlık geleneğimiz en zor koşullarda dahi sözünü hakkınca söylemekten, zulme karşı direnmekten vazgeçmeyen bir çizgidir” dedi.
TIKLAYIN-Can Atalay anlatıyor: AKP dönemi Türkiye kapitalizmi
Avukatların mücadelesine ve “iyi avukatlığa” dikkat çeken Atalay, özetle şunları söyledi:
“Madem söz ‘iyi avukatlık’tan açıldı; herkesin ama özellikle hukuk öğrencisinden en kıdemlimiz avukata kadar bir çağrıda bulunmak isterim! 7 Kasım 2022’de Silivri’de başlayacak ÇHD duruşmasını kaçırmayınız.
“Salt bir dayanışma yahut bir görev olarak değil kendiniz için eşsiz bir hukuk mücadelesi deneyimini görmek için gitmenizi rica ediyorum. Avukat Oya Aslan ile kimsenin-deyim yerinde- bakmadığı bir anda adına kentsel dönüşüm dedikleri Tarlabaşı tehcirinin henüz başladığı günlerde -kısa da olsa bir süre- beraber çalışma olanağı buldum.
“Yalnızca en alttakilerin derdi ile dertlendiği için değil çok da bilinmeyen bir hukuk alanında dahi hüner gösteren bir avukatın kendisini ve davasını nasıl mahir anlatacağını bildiğim için de en gencinden en kıdemlisine ‘bunu kaçırmayın’ diyebiliyorum. Dedim ya, salt dayanışma için yahut ‘görev’ olarak değil kendiniz için de gidin…
Avukat Selçuk Kozağaçlı ile yoksullaştırılan halk çocuklarının, ölüm koşullarında dahi çalışmayı kabul eder hâle getirilmiş insanlarımızın, onların ölümlerini bir maliyet kalemi olarak gören utanmazların davasında beraber çalışma, omuz omuza dövüşme olanağı bulduk.
“Olanak” diyorum çünkü sadece benim için değil o tarihte henüz öğrenci olan arkadaşlarım için de önemli bir deneyim oldu, Kozağaçlı ve arkadaşları ile müştereken çalışmak. 'Dövüştük' diyorum, çünkü kimi zaman bir avuç insan gözünü budaktan esirgemeyerek kazandı, eksik gedik her ne kazanıldıysa."O kazanılanı da hafife almayalım, hiç abartmadan söylüyorum: Dünya işçi sınıfı tarihinin en ilerici kararlarından birini aldık, ilgilisi açıp okuyabilir 12. Ceza Dairesi’nin Eylül 2020 tarihli kararını.
"Söz 'iyi avukatlık'tan açıldıysa Soma davasına gelmelidir hızlıca… Ve 'iyi avukatlık' dersinde tüm zamanların ilk beş örneğini sayın dediklerinde doğruluğundan emin olduğunuz yanıtların sanırım başındadır Selçuk Kozağaçlı…
"Ben birlikte mesai yaptığım iki avukattan bahsettim sadece. Ama yanlış anlaşılmasın, Çağdaş Hukukçular Derneği 50 yaşına basacak nerdeyse. Yukarıda bahsettiğim ırmağın, en güçlü en parlak en coşkun kollarından biridir. Mücadele ettiği egemenlerce üç kez kapatılmışken hala devam ediyor aynı egemenlere karşı mücadelesine. Son kapatılmasından sonra açılan pankarttaki söz belki de varoluş amacının özetidir: ÇHD SUSMADI SUSMAYACAK!"Dediğim gibi, ben beraber çalışma olanağı bulduğum iki avukattan misal verdim; aynı geleneğin temsilcisi 22 avukat, mesleklerini bu memleketin insanlarına adadıkları için cezalandırılmak isteniyorlar. Bu yüzden gidin diyorum, varın tümünü siz kendiniz işitin...
"Salt bir dayanışma yahut bir görev olarak değil kendiniz için eşsiz bir mücadele deneyimini kaçırmayın. Malum, ben sizden daha yakınım duruşma salonuna, ama izin vermiyorlar gitmeme. Benim yerime de gidin :)"
Ne olmuştu?
Avukatların Devrimci Halk Kurtuluş Partisi Cephesi (DHKP-C) üyeliği ve yöneticiliğiyle suçlandığı, Savcı Adem Özcan tarafından hazırlanan 624 sayfalık iddianame 19 Temmuz 2013'te kabul edilmişti. İddianamede, 22 avukat sanık olarak yer alıyordu. Avukatların dokuzu yaklaşık bir yıl kadar tutuklu kalmıştı.
Ardından ikinci operasyon düzenlendi. İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesinde açılan ikinci davada mahkeme 20 Mart 2019'da karar verdi, 18 avukata toplam 159 yıl 1 ay 30 gün hapis cezasına hükmetti.
Yargıtay 16. Ceza Dairesi, bu ikinci davayla ilgili Eylül 2020'deki kararıyla avukatlar Barkın Timtik, Selçuk Kozağaçlı ve Ezgi Çakır hakkındaki hükümler hariç diğer cezaların onanmasına hükmetti. Avukat Ebru Timtik ölüm orucunda hayatını kaybettiği için onunla ilgili karar verilmesine yer olmadığı ifade edildi.
İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesince, TCK'nın 314/1 maddesi uyarınca "örgüt kurmak ve yönetmek" suçundan 18 yıl 9 ay hapse mahkum edilen Barkın Timtik'in "örgüt üyeliği" suçlamasıyla yargılandığı diğer davayla birlikte değerlendirilmesine karar verildi.
Bu davada "örgüt üyeliği" suçundan 11 yıl 3 ay hapis cezası verilen Selçuk Kozağaçlı'nın ise diğer davada "örgüt yöneticiliğinden" yargılandığı ifade edilerek yine birlikte değerlendirme kararı verildi.
Sanık avukatlardan Ezgi Çakır'a yerel mahkemece 8 yıl hapis cezası verilmişti. Yargıtay, Çakır'ın, sanıklardan Ahmet Mandacı, Zehra Özdemir, Ayşegül Çağatay, Yağmur Ereren, Didem Baydar Ünsal ve Yaprak Türkmen gibi Türk Ceza Kanunu'nun 314-3, 220-2 maddeleri uyarınca "örgüte bilerek isteyerek yardım etme" suçundan cezalandırılması gerektiğine hükmetti.
Diğer sanıklara verilen ve Yargıtayca onanan hapis cezaları ise şöyle: Özgür Yılmaz: 13 yıl 6 ay, Behiç Aşçı: 12 yıl, Şükriye Erden: 12 yıl, Engin Gökoğlu: 10 yıl 6 ay, Aytaç Ünsal: 10 yıl 6 ay, Süleyman Gökten: 10 yıl 6 ay, Ayçan Çiçek: 9 yıl, Naciye Demir: 9 yıl.
Birleştirilen iki davanın, cezası kesinleşmeyen sanıklar yönünden görülmesine devam ediliyor.
Barkın Timtik, Oya Aslan, Özgür Yılmaz ve Selçuk Kozağaçlı tutuklu.
(RT)