* Çizim: Murat Başol
Haberin İngilizcesi için tıklayın
Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı ile ÇHD üyesi Barkın Timtik hakkında Yargıtay’ın verdiği bozma kararının ardından davanın yeniden görülmesine bugün başlandı. İki avukat hakkında daha önce açılan bir dosya da bu yargılama ile birleştirilmişti.
İstanbul 18. Ağır Ceza Mahkemesi, iki avukatın da tutukluluğunun devamına hükmetti. Bir sonraki duruşma 15 Eylül 2021'de görülecek.
TIKLAYIN - ÇHD davası AYM’ye taşındı: İhlaller dilekçeye sığmaz
Tutuklu bulunan iki avukat duruşma salonuna getirildi. Duruşmayı ayrıca Avrupa’dan hukuk örgütleri temsilcileri ve milletvekilleri de takip ediyor.
* Fotoğraf: M. Turgay Bilge, Twitter
“Ebru yaşıyor olurdu, Aytaç sakat bırakılmamış olurdu”
İstanbul 18. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen bugünkü duruşmaya Kozağaçlı ve Timtik ile uluslararası heyetin yoklaması yapılarak başlandı.
Halkın Hukuk Bürosu (HHB), “Tüm taleplerimize rağmen büyük salon verilmediğinden çok sayıda meslektaşımız duruşma salonunun kapısından duruşmayı takip etmek zorunda bırakılıyor” açıklamasını yaptı. HHB ve ÇHD Ankara Şubesi, duruşmada yaşananları sosyal medya hesaplarından aktarıyor.
İlk olarak söz alan avukat Selçuk Kozağaçlı beyanında, “Yargıtay ilamı, Bölge Adliye Mahkemesi kararları, mahkemenizin kararları, birleştirme kararları bana tebliğ edilmedi. Tutuksuz olduğum bir dosyaya beni tutuklu olarak dahil etmişsiniz. Şimdi diyorsunuz ki ne diyorsun? Bu dosyada tek bir doğru karar verildi o da İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesinde dava açıkken bu dosyaların mükerrer olduğu gerekçesiyle birleştirme istendi. Bu dosyalar açıkken birleştirilmeliydi. Bu yanlış karar ancak Yargıtay'dan kısmen dönebildi. Bu arada Ebru yaşamını yitirdi, Aytaç sakat bırakılmaya çalışılıyor. Arkadaşlarımız hükümlü duruma düşürüldü. İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi dosyasını sizin mahkemenizdekiyle daha evvel birleştirmiş olsaydı, şu an Ebru yaşıyor olurdu. Aytaç sakat bırakılmamış olurdu” dedi.
“Gitti giden… Artık yoluna koyamazsınız”
Avukat Barkın Timtik de “Birleştirmeyi zaten kabul etmişsiniz, bu aşamadan sonra bize Yargıtay kararı hakkında ne düşündüğümüzü sormanız usule uygun hale getirmez. İşin içinden çıkmanız çok zor, bu dosyanın arasında bir avukatın canı var çünkü. Gitti giden... Artık usuli olarak bu dosyayı yoluna koyamazsınız. Herhangi bir beyanda bulunmuyorum” diye konuştu.
Barkın Timtik’in ablası, avukat Ebru Timtik bu davada adil yargılanma talebiyle girdiği ölüm orucu sonucu hayatını kaybetti, ölüm orucundaki diğer avukat Aytaç Ünsal tedavisi sürerken tutuklandı.
* Fotoğraf: Halkın Hukuk Bürosu
“Ondan fazla kez yurt dışına gidip geri döndüm”
Selçuk Kozağaçlı sözlerine şöyle devam etti:
“Bu davanın 9. yılındayız, hiçbir aşamada tahliye talep etmedim. Bu dosyadan 7 yıldır tutuksuz yargılanıyorum. Celse arasında 2014'te adli kontrolsüz, örgüt yöneticiliği suçlamasından salıverildim.
“Vareste tutulmayı talep etmedim, ondan fazla kez yurt dışına gittim ve döndüm. Her duruşmasına katıldım. Beni yargılamadan kaçmakla itham etmek yanlış. Eğer biz senin vereceğimiz cezanın infazında kaçacağın için tutuklu tutuyoruz derseniz bu ihsas-ı reydir, suçtur.
“Bu dava ile yüzde 70 benzer olan başka bir dosyadan yargılandık, tutukluluğumuzun nedeni o dosyadır. Hüküm kuran mahkeme son sözümü sormadı. Akın Gürlek, sizin 9 yıldır incelediğiniz dosyayı 4,5 ayda mükerrer yargılama yaparak bitirdi. Kararı gıyabımda boş salona okudu. Yani size yargılama böyle yapılır dedi. Bu dosya benim için mükerrerse Oya Aslan için, Özgür Yılmaz için neden mükerrer değil?”
“Tahliye talep etmedim, etmeyeceğim”
Avukat Kozağaçlı, tutukluluk konusunda da şu beyanda bulundu:
“Ben bu dosyanın başından beri tahliye talep etmiyordum. Sizden de talep etmeyeceğim. Başka hususları konuşmakta fayda var. 9 yıldır bu davalarda yargılanıyorum. Tutuksuz olduğum dönemlerde defalarca yurtdışına çıktım. Tekrar ülkeye geri döndüm. Bu halde mi kaçma şüphemin olduğundan bahsediyor sayın savcı?
“Savcılık katalog suç olmasını tutukluk devama yeterli gerekçe olarak gösteriyor. Oysa 9 yıldır süren bu davada katalog suç tanımı ancak karine teşkil eder. Gerekçe değil.
“Mahkemenizin kaçma ve saklanma gerekçelerini somutlaması gerekir. ‘Bu insan kaçakçılarıyla iletişime geçti, görünüşünü değiştirdi, uçak bileti aldı’ gibi somut olguların bulunması lazım. Ama burada somut olgu yok."
"Size, bırakırsanız canını yakarız, demişlerdir"
“Beni tutuklu tutmak için gerçek nedenleriniz olabilir. Birisi size demiştir ki bunları bırakırsanız canınızı yakarız. Bugüne kadar beni tahliye eden 6 yargıç da sürüldü ve tenzil-i rütbe ile indirildi. Bunlar karara yazılamayacağı için kaçma şüphesi yazıyorsunuz. Bu dosyada benim hakkımda 3 kere yakalama kararı çıktı.
"İlkinde ben yurtdışındaydım, televizyondan bineceğim uçağın sefer sayısını bildirip geldim. 4 saat boyunca IŞİD'in roket attığı bir yolu kaçak jiple geçerek havalimanına ulaştım. Normalin 3 katı bilet parası vererek ülkeye dönmeme rağmen mahkeme, “kaçma ve saklanma” şüphesi gerekçesiyle beni tutukladı.
“Üç kez kendim ifade vermeye adliyeye gelmeme rağmen tutuklandım. Bunu ahmaklık olarak değerlendirebilirsiniz ama bu hukuksuzluğu teşhir etmemiz de gerekiyordu.”
“2018'de tahliye edildikten sonra adliyeye geldim, mahkeme heyeti salonu terk etti, beni tekrar gözaltına aldırdılar. Ve yine kaçma şüphesi nedeniyle tutuklandım. Bu kararların karar olmadığını biliyordum. Ama Ebru daha bir güzel biliyordu, asla teslim olmadı.”
“Ebru'nun bize bir vasiyeti var: Adalet”
“Anayasayı ve AYM'yi tanımadığını cesaretle ifade edebilecek kadar hukukun dışına çıkmış bir kişinin bile kararlarına uymak gerekir diye mi düşünüyorum? Hayır, bu kararları tanımamak her avukatın mesleki görevidir.
“Biz niye tutuklandık diye ölüm orucu yapmayız, ama bize adil davranılmazsa, onurumuza saldırılırsa direniriz. Beni niye tutukladınız demedi Ebru. Tanıklarımı niye dinlemedin, delillerimi niye toplamadın dedi.”
“Ebrunun bize bir vasiyeti var: Adalet. O yüzden son olarak şunu demek gerekir; bize İnsan onuruna yakışmayacak şekilde davranırsanız, adil olmazsanız biz teslim olmayız.”
“Ebru yaşamaya devam edecek”
Avukat Barkın Timtik de şunları söyledi:
“Ebru'nun talepleri için mücadele eden meslektaşlarım burada, onları, yurtdışından gelen meslektaşlarımı selamlıyorum. Bugün Ebru'nun sözlerini dillendirmek istiyorum.
“Biz siyasi sebeplerle tutukluyuz, mesleğin ifasıyla bağdaşmayan herhangi bir fiilimiz yok. Bize somut bir olay hiç yönlendirilmedi. Bu sözde davalar ile sadece özgürlüğümüz çalınmadı bizden canımız alındı. Davanın esasına dair bütün sözler Ebru tarafından söylenmiştir.
“Ebru Timtik yeni bir hukukçu ve aydın kuşağının yol göstericisi olarak yaşamaya devam edecek.”
“Adalet bir koltuğun, sarayın, partinin adı olamaz”
Barkın Timtik, Ebru Timtik’in ölmeden önce yazdığı şu mektubu okudu:
“5 Nisan'ı ölüm orucuna başlamak için seçmem sadece Avukatlar Günü olmasından değil. Stajyeri olduğum Behiç Aşçı da aynı böyle bir günde adalet için ölüm orucuna başlamıştı. Helin, türkülerini özgürce söylemek için canını verdi. Türküler susarsa halk dilsiz kalır. Ben Helin'in avukatıyım, avukatlığına devam ediyorum. Ya onun türkülerini söyleyeceğim ya da adalet için öleceğim. Ben vekaletini aldığım yüzlerce insandan bana güvenmelerini istedim. Hak aramanın bir yolunun mutlaka bulunacağını söyledim. Hukuka aykırı delillerle mahkum edilen binlerce insan adına söylüyorum sözlerimi. Halkın avukatları her koşulda hak aramaya devam eder demiştik, Helin'e destek olmak için açlık grevine başlamıştık. Helin artık yaşamıyor. Bizim değerimiz adalettir. Adalet ne bir koltuğun, sarayın, partinin adı olamaz. Adalet için ölünür. Siyasi davalarda adil bir yargılamaya hiç tanık olmadık. Bizim davamız üzerinden gösterilen pervasızlık pek az davada gösterildi. İktidar bizi kendisine tehdit olarak gördükleri listesine koymuş belli. Suriye politikasına karşı, maden politikasına karşı tavrımız bunun nedenleri… Kamu istihdam politikası karşısında tavrımız, tasfiyecilik karşısında duruşumuz. 19 Aralık, JİTEM davalarını ısrarla takip ettik, bize saldırarak avukatları geriletebileceklerini düşündüler. İdam olsa bizi öldüreceklerdi ve halka özellikle avukatlara umutsuzluk ve korku nesnesi yapacaklardı. Halka ve avukatlara korku salmak için bizim teslim olduğumuzun fotoğrafları yaymak istediler. Ama o fotoğrafı asla vermedik. Biz insanların umut ve onur simgesi olmak isteriz kabul ederlerse. Ölüme hevesli olduğumuz için ölüm orucu değil bu eylemin adı; adaleti, doğruluğu ölümüne savunduğumuz için adı ölüm orucu. Anlamadığım şu evet ölmemi istemiyorlar. Ben de istemiyorum. Ama hak taleplerimiz yerine getirilmesi ya da duyulması için “ölüm haberi” dışında başka bir yolun olmadığını gördüm. Hak bilinci oturduğumuz yerden kazanılan bir şey değildir. Bu haklar için direnerek ve emek vererek kazanılır.”
“Yargıtay da siyasi iradenin sözcüsü oldu”
Ebru Timtik’in mektubundan sonra Barkın Timtik, tutukluluğa ilişkin beyanlarına devam etti:
“İstanbul 37. Ağır Ceza mahkemesi başkanı tarafından savcılık makamının defalarca mütalaa vermeye “zorlandığı” bir yargılama süreci geçirdik. Mahkemenin siyasi iradenin sözcüsü olma rolünü Yargıtay da sürdürmüştür.”
“Dünyanın pek çok ülkesinde avukatlar öldürüldü tutuklandı. Türkiye’de de avukatların en güvensiz olduğu bir süreçten geçiyoruz. Ancak biz hakim ve savcıları hukuka uygun davranmaya adaletli olmalarını sağlamaya devam edeceğiz.”
“Biz mesleğimizi müvekkillerimizin hakkını savunmak yerine “devletin istediği gibi” yapmadığımız için yargılanıyor, tutuklanıyor ve öldürülüyoruz.”
“Ülkemizde adalet, hukuk, yargılama yoktur”
“Bu dosyada bir avukatın canı kalmıştır. Bu sebeple verdiğiniz hiçbir karar beni şaşırtmadığı gibi vereceğiniz hiç bir karar da şaşırtmayacak, sevindirmeyecek veya üzmeyecektir. Ülkemizde adalet de yoktur. Hukuk da yoktur. Yargılama da yoktur.”
Avukat Barkın Timtik, Ebru Timtik’in eski savunmalarına atıfla devam etti:
“Ben sosyalistim ve halkların kurtuluşunun ancak sosyalizm ile mümkün olacağına inanıyorum. Bunu avukatlık mesleği ile nasıl bağdaştırırsınız? Patronların değil, işçilerin avukatlığını yaparak, katil erkeklerin değil öldürülen kadınların avukatlığını yaparak, yoksulların, ezilenlerin, halkın avukatlığını yaparak… Biz bu ülkenin değerleri ile büyüdük. Biz kötülüğü çirkinliği sömürüyü bitirmek isteriz. Gücümüz yettikçe... Aktardığım bu sözler, bunlar için hayatını ortaya koyan birisinin, avukat Ebru Timtik’in sözleridir.”
“Yargıtay’ın görevini gereği gibi yapması iktidarı zora düşürdü. Karar Yargıtay tarafından değil iktidar tarafından verilmişti. Hiçbir mahkeme hiçbir iktidar halkın avukatlığının devrimci avukatlığın üzerine gölge düşüremez. Bu dosyanın içinde bir avukatın canı kalmıştır. Tüm iktidar sahipleri avukat Ebru Timtik’in 33 kiloluk bedeni altında kalmıştır.”
Ne olmuştu?
ÇHD davasında yargılanan avukatlarla ilgili kararını Eylül 2020’de açıklayan Yargıtay 16. Ceza Dairesi, avukatlar Barkın Timtik, Selçuk Kozağaçlı ve Ezgi Çakır hakkındaki hükümler hariç diğer cezaların onanmasına hükmetmişti.
Yargıtay, İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesince, TCK'nın 314/1 maddesi uyarınca "örgüt kurmak ve yönetmek" suçundan 18 yıl 9 ay hapse mahkum edilen Barkın Timtik’in “örgüt üyeliği” suçlamasıyla yargılandığı diğer davayla birlikte değerlendirilmesine karar verdi.
Bu davada “örgüt üyeliği” suçundan 11 yıl 3 ay hapis cezası verilen Selçuk Kozağaçlı’nın ise diğer davada “örgüt yöneticiliğinden” yargılandığı ifade edilerek yine birlikte değerlendirme kararı verildi.
Sanık avukatlardan Ezgi Çakır’a yerel mahkemece 8 yıl hapis cezası verilmişti. Yargıtay, Çakır’ın, sanıklardan Ahmet Mandacı, Zehra Özdemir, Ayşegül Çağatay, Yağmur Ereren, Didem Baydar Ünsal ve Yaprak Türkmen gibi Türk Ceza Kanunu’nun 314-3, 220-2 maddeleri uyarınca “örgüte bilerek isteyerek yardım etme” suçundan cezalandırılması gerektiğine hükmetti.
Diğer sanıklara verilen ve Yargıtayca onanan hapis cezaları ise şöyle:
Özgür Yılmaz: 13 yıl 6 ay
Behiç Aşçı: 12 yıl
Şükriye Erden: 12 yıl
Engin Gökoğlu: 10 yıl 6 ay
Aytaç Ünsal: 10 yıl 6 ay
Süleyman Gökten: 10 yıl 6 ay
Ayçan Çiçek: 9 yıl
Naciye Demir: 9 yıl
TIKLAYIN - Yargıtay ÇHD davasındaki cezaları “vicdanıyla” onadı
TIKLAYIN - İstinaf, ÇHD Davasında 159 Yıllık Hapis Cezasını Onadı
TIKLAYIN - “Sayın Başkan, Sevgili Olsanız Çekilmezsiniz”
TIKLAYIN - 18 Avukata Toplam 159 Yıl 1 Ay 30 Gün Hapis
(AS)