Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri Kürt sorununa demokratik çözüm isteyen ve barış tartışmalarına katkıda bulunmak için düzenledikleri "Barışa Ses Ver" etkinliğini Güney Kampüsü'nden Kuzey Kampüsü'ne yaptıkları meşaleli yürüyüşle sona erdirdiler.
"Barış hemen şimdi" pankartıyla yürüyen öğrenciler, "Savaş zamanlarında susmanın savaşa katkıda bulunmak anlamına geldiğini, bu nedenle barışı haykırmak gerektiğini" söylediler.
Barış için bir hafta
9-12 Kasım haftasını barış haftası ilan eden ve okulda sergi, konser ve panellerden oluşan bir dizi etkinlik gerçekleştiren öğrenciler dün (12 Kasım) saat 16.00'da Güney Kampüsü'nde bir araya geldiler.
Türkçe ve Kürtçe "Onurlu barış, adil çözüm" pankartı, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen'i Dersim katliamıyla ilgili sözlerinden dolayı Adolf Hitler'e benzettikleri resmi ve Diyarbakır Cezaevi'nin duvarında yazan "Türkçe konuş az konuş"un yazdığı dövizler taşıyan öğrenciler Kuzey Kampüsü'ndeki postaneye yürüdüler.
"Barışa bir ses ver, çift taraflı ateşkes", "Ape Musa/Ahmet Kaya/Ceylan Önkol/Enes Ata/Uğur Kaymaz! Unutmadık, unutmayacağız, affetmeyeceğiz", "Herkes bebek doğar, hiç kimse asker doğmaz" ve "Yükselt, yükselt barışın sesini yükselt" sloganlarını attılar.
Üniversitenin ana kapısı önünde yapılan açıklamanın Kürtçesini Derya Çetin, Türkçesini de M. Emin Coşkun okudular.
"Yaşadığımız ülkede köylerin basıldığını, yakıldığını, birilerini öldürmenin çok kolay olduğunu sonradan duyduk, öğrendik. Masumiyetimizin yitimiydi bu, kimimiz Ape Musa öldürüldüğünde fark ettik, kimimiz Sivas'ta yangında, kimimiz Hrant'la, Uğur'la Ceylan'la..."
"Savaş tacirlerinin, çocukları kurşunlayanların savaşın yaşadıkları coğrafyadan uzak olmasından dolayı böylesine fütursuz olduğunu" söyleyen öğrenciler açıklamayı şöyle sürdürdüler:
"Kadın mıyız, elbette asker annesi olmaktan gurur duymalıyız. Anne baba mıyız, elbette bu vatan için çocuğumuzun canını vermeliyiz. Erkek miyiz, elbette kutsal vatanımız için öldürmeliyiz. Eşcinsel miyiz, o zaman yaşamın her alanında tehlikeli ve çürüğüz. Transseksüel miyiz, o zaman katlimiz vacip. Türkiye de mi doğduk, o zaman hepimiz ısrarla Türk'üz, doğruyuz, çalışkanız. Tuzla'da işçi miyiz, bir bir öldürülmeliyiz. Ermeni miyiz, zinhar!"
Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri, "Sistemin üniversitede müşteri, kampüste asker, kışlada öğrenci olmaya zorladığını" söyledi. "Yüzde 500 artırılan harcımızı ödemeli, ehlileştirilen hocalarımızın mükerrer talimnamelerini takip etmeli, siyasete bulaşmamalıyız" dediler.
"Ya da bunları yapmamalı, başka bir dünya düşlemeli ve o dünyada yaşamak için barış istemeliyiz. Hem de susarak değil konuşarak, nefesimiz gücümüz yettiğince bağırarak, haykırarak!"
"Yaşasın halkların kardeşliği" sloganının atıldığı eylem öğrencilerin Terörle Mücadele Kanunu (TMK) kapsamında tutuklu bulunan çocuklara mektup gönderilmesiyle sona erdi.(BÇ)