Güzelyurt halkı onyıllardır bölgeyle ilgili belirsizlik yüzünden bezgindi, üzgündü, kızgındı. Son bir hafta içinde yaşananlar nedeniyle gergindi de... Ama aynı Güzelyurtlular barış için dimdik ayaktaydı her şeye karşın...
Güzelyurt halkı kışkırtmalara kulak tıkayarak bütün sevecenliğiyle karşıladı kilisede yapılan ayini... Rumlar ayin için kilisedeyken Türkler de hemen yakındaki restoranın bahçesinde izledi olanları...
Güvenlik önlemleri olabildiğince fazlaydı ama, herkesin kafasında bir kuşku sorucuğu vardı yine de: "Acaba olay çıkar mı?"
Ayine 5 gün kala kilisenin bombalanması, fanatik unsurların kışkırtıcı açıklamaları, UBP yöneticilerinin ayin karşıtı söylemleri ve Güney'deki işbirlikçilerinin demeçleri -çok fazla dile getirilmese de- bir endişe yaratmıştı ve hem ayine, hem de mitinge katılımı olumsuz yönde etkilemişti bunlar...
Bir Rum gazeteci Adalet Bakanı'nın "Giderseniz güvende olmayacaksınız" açıklamasının ayine katılmak isteyen birçok kişiyi frenlediğini söylüyordu.
Ama bu olumsuz havaya rağmen hem ayin, hem de şölen amacına tamamıyla ulaştı. Verilmesi gereken mesajlar verildi. Ders alması gerekenler derslerini aldı!..
**
1 Eylül 2004, on yıllardır makus talihiyle baş başa bırakılmış Güzelyurt halkı için önemli bir tarihti. Yaprak kımıldamayan çarşısı canlanacak, esnafın biraz yüzü gülecek, insanların ayağı bu bölgeye de alışacaktı...
Ayinin organizasyonunda hedeflerden biri de buydu. Hem barışa, yakınlaşmaya katkı konulacak, hem de ekonomiye suni de olsa bir teneffüs verilecekti. Özellikle ikinci amaç için ayinle birlikte bir de "panayır" planlanmıştı. Bütün çarşı "festival" havasına sokulacak, standlar kurulacak, bilardolar dizilecek, darıcısı, pamuk şekercisi, kebapçısı sıralanacak, iki gün-iki gece boyunca Güzelyurt sokakları şenlenecekti...
Ama olmadı!..
Fanatikler ayinin yapılmasını engelleyemedi, ama panayırı sabote etmeyi başardı.
Güzelyurtlular bunun en büyük sorumlusu olarak gördükleri Belediye Başkanı Mahmut Özçınar'a tepki gösteriyorlar. Hele Ay Mamas'a sandalye göndermekten bile son anda vazgeçmesi, sivil örgüt yöneticilerini oldukça zora sokmuş. Neyse ki imdada Lefke Belediye Başkanı Mehmet Zafer girmiş de yeterli sayıda sandalye temin edilebilmiş...
**
Güzelyurt esnafı son bir haftada yaşananlar yüzünden dün akşam biraz hazırlıksız yakalandı. Acaba ayin yapılacak mıydı, Rumlar gelecek miydi, kaç kişi gelecekti, mitinge katılım ne olacaktı?
Bu sorular fanatizmin gölgesinde belirsizliğe sürüklendiğinden, kebapçı kaç porsiyonluk döner yapacağını, kaç pide gerekeceğini, çırağa gerek olup-olmadığını kestirememişti... Ecevit Caddesi ile Ay Mamas civarı ve İnönü Meydanı etrafındaki esnaf genelde iyi iş yapmış, hatta talebi karşılamakta zorlanmış, diğer bazı bölgeler ise umduğunu bulamamıştı.
Ama bu belirsizlik ve sokaklarda ilk kez yaşanan bu canlılık karşısındaki kısmi şaşkınlık ve hazırsızlık Güzelyurtluların umutlanmasına engel olamadı. Aksine, hem farklı bir dine mensup insanların toplu halde ibadet etmesine saygıda kusur etmediler, hem de "kendi evlerini bırakmak pahasına" bu ülkeye barışın gelmesine desteklerini güçlü biçimde yinelediler...
**
Ay Mamas'ta dün başlayan ayin bu sabah devam etti. Sorulabilir: Acaba gece geç saatlere kadar Güzelyurt'ta ayinde bulunan Rumlar Lefkoşa'ya gelip Güney'e geçip, bu sabah 7:30'da başlayacak ayin için yeniden yollara mı düşecekler?
Bir kısmı evet, geri döndüler. Belki bu sabahki ayine katılmayacak birçoğu...
Ama önemli bir kısım insan da Güzelyurt'ta geçirdi dün geceyi...
Bir kısmı Türk dostlarının evlerinde misafirdi... Fanatiklerin inadına!..
Ama en ilginci...
Bir kısmı da Güzelyurt Otel'in müşterisiydi dün gece!..
Şehrin tek otelinin...
Toplam 19 oda lı otelin 3 odasında sporcular kalıyordu. Geri kalan 16 odanın tümünü ise bir geceliğine Rumlar kiralamıştı.
Otel kime mi ait?
Belki inanması zor, ama Güzelyurt Belediyesi'ne...
Mahmut Özçınar, "gelip evlerimizi almak istiyorlar" iddiasıyla kilisede dini tören yapılmasına karşı çıkıp "gelmesinler" dediği, oturmaları için sandalye bile göndermediği Rumların, kendi yönetimindeki otelde kalmasına her nasılsa ses çıkarmamıştı!..
Radyoda rahmetli Ahmet Kaya'nın etkileyici sesi duyulmaktaydı, sanki Mahmut beyin inadına... O güzel şarkısı:
"Bu ne yaman çelişki anne..." (SÖ/BB)