İstanbul Zeytinburnu, Davutpaşa'da maytap atölyesinde 21 kişinin öldüğü, 117 kişinin de yaralandığı patlamayla ilgili davanın ikinci duruşmasında, işyeri sahibi Resul Koçyiğit'in kardeşi ve aynı zamanda ortağı olan Remzi Koçyiğit sanık olarak dinlendi.
Bakırköy 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada, ifadesi alınan Koçyiğit, "Makinelerin çalıştığı sırada binanın beşik gibi sallandığı" iddialarına "İskan almadık. Belediye de istemedi. Zaten o dönem İstanbul'un bütün inşaatları deniz kumuyla yapılıyordu. Binanın temelleri sağlamdı. Ama makineler çalışınca hafif bir sarsıntının olması normaldir" yanıtını verdi.
Ses kaydı savcılıkta
Ölenlerin yakınları ile olayda yaralananların da katıldığı davaya verilen öğle arasında patlamada ölen 18 yaşında Heybetullah Güleç'in abisi Hakkı Güleç, bianet'e bina sahibinin uyarıldığını ama aldırmadığını anlattı.
Resul Koçyiğit'i binanın yıkılacağı yönünde uyardıkları konuşmanın ses kaydını savcılığa sunduklarını söyleyen Güleç, kasetteki ifadeleri aktardı:
"İşyeri sahiplerinden Hüseyin Taylanoğlu kardeşimin de patronuydu. Taylanoğlu, Resul Koçyiğit'e kirayı toplamaya geldiği zaman 'Bak biz paraları veriyoruz ama bizim can güvenliğimiz yok. Bina beşik gibi sallanıyor. Bu bina yıkılacak; buna bir önlem al. Korkudan yazıhaneye giremiyoruz' diyor. Resul Koçyiğit de 'Ya canım kim ölecekse ölsün. Korkusu olan da binaya girmesin' diyor."
Sanık Remzi Koçyiğit, ifadesinde, patlamanın meydana geldiği atölye sahibi Selçuk Başlar'a ilişkin şu bilgilere yer verdi:
"İşyerinin adı Emek Han olarak geçiyordu. 1994 yılında inşa edildi. Patlama olduğu gün orada değildim. Patlamaya neden olduğu belirtilen patlayıcı üreten Selçuk Başlar'a işyerini lastik atölyesi olarak kiraya vermiştik. Kiraya verdikten sonra da bir daha o atölyeye gitmedim. İşyerinde yalnızca plastik enjeksiyon makinesi gördüm o kadar. Çatı kiraya dâhil değildi. Zaten kullanılabilir durumda da değildi. Patlama isteyerek olmadı. Mağdurlardan biri de benim. 40 yıllık birikimimiz gitti. Patlamanın meydana gelmesinde bir kusurumuz yoktur."
Hâkimin inşaatta "deniz kumu" kullanılıp kullanılmadığı sorusu üzerine ise Koçyiğit, "Ben bir şey diyemem. O dönem bütün İstanbul'un inşaatları deniz kumuyla yapılıyordu. Projede ne ise biz onu uyguladık" dedi.
Aile yakınlarının avukatlarının "Başlar'ın işyerinin kapısının daha sonra demirden yapılıp yapılmadığı ve oraya girişin yasaklandığı" sorusunu ise Koçyiğit, "Senede bir geliyorum. Demir bir kapı yoktu. Kapıların tümü ahşaptı" diye yanıtladı.
Selçuk Başlar'ın yanında işçi olarak çalıştığını belirten Ömür Atıcı da verdiği tanık ifadesinde, şunları söyledi:
"Patlama olayından yaklaşık 4,5 yıl önce Selçuk Başlar'ın yanında işçi olarak çalışmaya başladım. Ben işe başladığımdan olayın olduğu güne dek yalnızca maytap üretimi yapıyorduk. Üretilen maytapları paketliyorduk. Selçuk Başlar da bunları kolilerle pazarlıyordu. Patlamadan 1,5 ay önce askere gideceğim için ayrılmıştım. Patlama sırasında olay yerinde değildim. Genellikle 15-20 günde bir belediyenin elemanları gelirdi. Ama denetim yapmazlardı. Selçuk Başlar ile konuş, çay içerlerdi. Selçuk Başlar'ın iş yeri ruhsatı vardı. Bir gün de bana maytap ve havai fişeğin kullanılmasının yasak olduğunu söylemişti."
Mahkeme heyeti, 1 Ocak 2007 ve 31 Ocak 2008 tarihleri arasında patlamanın meydana geldiği binada ve çevresinde denetim yapan belediye zabıtaları ve belediye görevlileri ile ilgili bilgi istenmesine karar verdi.
Duruşmaya, tutuksuz sanıklar Zeytinburnu Belediyesi Zabıta Müdürü Feruz Kutsal, Ruhsat ve Denetim Müdürü Rüstem Tekin, eski İmar ve Şehircilik Müdürü ve şu anda Başkan Danışmanı olan Servet Kırna, İmar ve Şehircilik Müdürü Hatice Küçükakyüz, İmar ve Şehircilik Müdürlüğünden emekli Şevket Yıldırım'ın yanı sıra patlamada yaşamını yitirenlerin yakınları ile olayda yaralanan 44 şikayetçi duruşmada hazır bulundu.(BT/EÜ)