Yayıncı İlhan Erdost'un Mamak Askeri Cezaevi'nde dövülerek öldürülüşünün 39. yıldönümünde kızı Alaz Erdost Birgün gazetesi için bir yazı kaleme aldı. "Ben günlerce babamı dinlemek isterken her 7 Kasım'da birileri de benden dinlemek istedi onu" diyen Alaz Erdost'un yazısı şöyle:
TIKLAYIN - İlhan Erdost'u Kim Öldürdü?
TIKLAYIN - İlhan Erdost İçin...
Günlerce durmadan dinleyebileceğimiz şarkılar vardır ya hani. Ya da çocukken bir daha bir daha okuttuğumuz resimli kitaplar. Tekrar tekrar izlediğimiz Adile Naşit'li filmler.
Ben istiyorum ki susayım, tanıyan biri bana babamı anlatsın. Saçının kıvırcığından başlasın, burnunun yanındaki bene geçsin. Görüyorum çünkü fotoğraflarında, beni var burnunun yanında. Sevdiği yemekleri anlatsın, güldüğü şakaları. Bir olay karşısında vereceği tepkileri. Sonra başka biri gelsin, nasıl toprağa verildiğinden bahsetsin; kimlerin orada olduğunu, neler yaptıklarını. Başka bir arkadaşı neler konuştuklarını anlatsın babamla rakı içerken. Hangi kitapları okuduğunu, yayımlarken neler tartıştıklarını. Sonra annem anlatsın; nasıl sarılırdı, nasıl severdi bizi. Hangi türküleri söylerdi. Ben saatlerce, günlerce babamı dinleyebilirim.
7 Kasım babamın bir cezaevinde dövülerek öldürüldüğü gün. O günün üzerinden 39 yıl geçti. Ben günlerce babamı dinlemek isterken, her 7 Kasım'da birileri de benden dinlemek istedi onu; yayıncı İlhan Erdost'u. Ama benim anlatacak yeni bir şeyim yok, kuracak yeni bir cümlem de.
Geçenlerde dostlarım Özge Mumcu ve Eren Aysan'la babalarımızı anlatmak için bir toplantıya davet edildik. Bir akşam öncesinden konuşmamı hazırlayayım istedim. Oturdum bilgisayarın başına, aynı cümleleri yazmaya başladım. Sinirlendim bu duruma sonra. Utandım da her zamanki gibi. Hep aynı şeyleri söyleyip, insanları sıkıyordum. Kapattım bilgisayarımı, kütüphaneden öylesine bir kitap seçtim, okursam uykum gelir belki diye. Yatağıma geçtim. Kitabı açınca içinden bir ayraç düştü. Ayracın üstünde Cemal Süreya'nın babama yazdığı şiir vardı ve babamın bir fotoğrafı.
Ben kimsenin babası ayraç olmasın diye ömrüm yettiğince babamı anlatmaya devam edeceğim. Ben 7 Kasım 1980'de Mamak Askeri Cezaevi'nde dövülerek öldürülen yayıncı İlhan Erdost'un küçük kızıyım. Bana bıraktığı soyadını onurla taşıyor, öyküsünü herkese anlatıyorum. Böylece, babam yaşıyor. Babamı yaşattıkça Adile Naşit filmlerine dönüyor ayraçlar. Küçük kız çocukları da mis uykularına gülerek dalıyor. (AE/AÖ)