KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık, Kürtler özgürleşmeden Ortadoğu’nun özgürleşmeyeceğini, Kürtlere rağmen Ortadoğu'da kalıcı bir çözüme gitmenin mümkün olmadığını ifade etti.
Rojava sonrası ABD ve Avrupa ülkelerinin PKK düşmanlığı üzerinden politika yürütmesinin zor olduğunu dile getiren Bayık, bundan sonraki kazanımlar için tüm devrimci ve sosyalist güçleri ortak mücadeleye çağırdı.
Özgür Gündem Gazetesi’nden Amed Pîran’a konuşan Bayık özetle şunları söyledi:
PKK’ye bakış
“Türkiye'deki iç gelişmeler, AKP devletinin Türk-İslam sentezli hegemonik dış politikaları nedeniyle bölgesel ve uluslararası güçlerle yaşadığı çelişkiler ve sorunlar ABD, AB ve birçok bölge devletlerinin Kürt sorununa, dolaysıyla PKK'ye ve Türkiye'ye karşı politikalarında belli bir değişikliğe gitmeleri doğaldır.
“Hareketimizin, DAİŞ faşizmine karşı demokrasi, özgürlük ve insanlık değerlerini savunması, insanlık nezdinde büyük bir saygınlık yaratmıştır. Vicdan sahibi herkes demokrat – devrimci, aydın, yazar ve sanatçılar, akademisyenler ve politikacılar PKK gerçekliğini daha yakından anlamışlardır.
“Kendi öz gücüne dayanarak direnen ve kazanan Rojava devrimi karşısında ABD ve Avrupa devletleri tutumlarını değiştirmek zorunda kalmışlardır.
Syriza iktidarı
“Son seçimlerde Syriza'nın iktidara gelmesini olumlu karşılıyoruz. Kapitalist moderniteye onun ekonomik politikasına liberal ve neo liberal ideolojisine ne kadar direnir bilemiyorum. Ama değerli ve anlamlı bir çıkış yapmıştır.
“Yunan halkıyla birlikte yeni Yunanistan hükümetinin Kürt halkının özgürlüğüne destek olacağına inanıyorum.
Öcalan’ın anlaşılması
Rojava devrimi bu anlamda şüphesiz ki halklar ve güçler üzerinde olumlu bir ekti yapmıştır. Bu nedenledir ki, Reber Apo'nun özgürlüğü tüm halklar ve insanlık tarafından istenmektedir. Dolaysıyla halklar ve insanlıkla birlikte, bazı devletlerin bile uluslararası komploya bakışı değişmiş, ya da değişmek zorunda kalmıştır.
Tarihte tüm peygamberlerin, siyasi ve toplumsal liderlerin ilk ortaya çıktıklarında kolay anlaşılmadıkları, taşlandıkları, hatta lanetlendikleri bilinmektedir. Bunların büyüklüğü ne yazık ki daha sonra anlaşılmıştır.
Marx'ın, komünist manifestosunun öldükten sonra yayınlandığı bilinmektedir. Bu da tarihsel büyük insanların bir şansızlığı mıdır, bilemiyorum. Reber Apo yarım asırlık mücadelesinden sonra ancak insanlık tarafından anlaşılmıştır.
Öcalan ve sosyalist hareket
Reber Apo, ‘Ben Kürt olduğum için değil, sosyalist olduğum için Kürdistan özgürlük mücadelesini örgütledim’ demektedir. İlk arkadaşları da zaten Türk kökenli olan devrimcilerdir. Israrla Türkiye sosyalist hareketiyle birlik olmak istemiştir. Fakat bunun gerçekleşmediğini görünce, yönünü Kürdistan'a dönmüştür.
“Halen ben Mahir Çayanların, Deniz Gezmişlerin, İbrahim Kaypakkayaların mirasını yaşatmanın ve başarmanın mücadelesini vermekteyim diyor. Hareketimizin içinde en yakın, en güvendiği yoldaşları Hakki Karer ve Kemal Pir yoldaşlardı.
“Kürdistan halkının özgürlüğüyle birlikte, Türkiye'nin demokratikleşmesini her zaman esas alan Reber Apo aslında Türkiye sol ve sosyalist güçlerinin en yakın yoldaşı olmuştur. Bunu bugün verdiği mücadelesinde, geliştirdiği perspektif ve politikalarında da görmek mümkündür.
Birlikte mücadele
“Önemli olan çok istenmesine rağmen geçmişte çeşitli nedenlerle yapılamayanların bugün yapılması ve başarılmasıdır. Bunun için imkânlar ve zemin oldukça önemli ve elverişlidir. Türkiye devrimci sol-sosyalist hareketiyle, aydın ve ilerici güçleriyle bir birimizi anladığımız, doğru temelde birleştiğimiz ve mücadeleyi ortaklaşarak yükselttiğimiz kadar, halklarımızın gerçek özgürlüklerine kavuşacağı kesindir.
“Anti kapitalist, anti devletçi, demokratik sosyalizm ve özgürlüğü esas alan tüm sol-sosyalist devrimci güçlerle birleşmenin ve mücadeleyi birlikte yükseltmenin zamanıdır.
“Bu vesileyle çağırım şudur ki, PKK buna açıktır. Üzerine düşen her türlü görev ve sorumlulukları yerine getirmeye hazırdır. Tüm devrimci, sosyalist güçleri bu temelde bir kez daha mücadele birliğine çağırıyorum.” (EKN)