Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü bugün Meclis'teki basın toplantısında Türkiye'nin gündemine dair açıklamalarda bulundu. Halkların Demokratik Kongresi'nin 'Daimi Meclisi'ni ve 'Meclis Divanı'nı seçtiğini söyleyen Kürkçü, Meclis Divanı'nı oluşturan isimleri açıkladı: Levent Tüzel, Ertuğrul Kürkçü, Sebahat Tuncel, Sırrı Süreyya Önder, Prof. Şebnem Korur Fincancı ve Prof. Fatma Gök.
Halkların Demokratik Kongresi'ni (HDK) bir kader ortaklığı olarak tanımlayan Kürkçü konuşmasında ana hatlarıyla şunları söyledi:
Zarakolu, Ersanlı ve sonrası
* TBMM çatısı altında bulunmak bizi sevgili arkadaşlarımız Ragıp Zarakolu, Prof. Büşra Ersanlı ve binlerce başka tutsağın akıbetinden korur mu bilmiyoruz. Korumayabilir... Sıra belki de bir zamanlar olduğu gibi artık "dokunulmazlıklar"a da gelmektedir. Ama servet ve iktidar hırslarının tutsağı olmuş bugünün muktedirlerine ve onların akıldânelerine Tansu Çiller'in akıbetini de anımsatmak isteriz... Sonucu biliyoruz. On binlerce ölüm, binlerce tutuklu, yüzlerce yargısız infazdan sonra da savaş hâlâ büyük bir şiddetle sürüp gidiyor, savaş nedenleri nerede ve neden ötürü ortaya çıkmışsa orada ve o nedenle köklerini daha da derinlere uzatarak toplumu kavramaya devam ediyor.
Çatışmalarda hayatını kaybedenler
* HDK çatışmalarda hayatlarını yitiren herkesin aileleri ve yakınların acısını paylaşıyor. Hayatını kaybeden yurttaşlarımız arasında bir ayrım gütmüyoruz. Hakları için mücadele ede geldiğimiz yoksul emekçi ve çiftçi çocuklarının hangi üniforma altında ya da hangi vesileyle hayatlarını kaybetmiş oldukları bu muazzam trajedi içinde yalnızca bir ayrıntıdır. Onlar hayatlarını kaybettiler, muktedirler iktidarlarını sürdürdüler.
Van Depremi
* Van Depremi medya şimdi örtbas etmeye, unutturmaya çalışsa da kendi eliyle toplumun bağrında büyüttüğü ırkçı nefretin de ne kadar derinlere sirayet ettiğini apansız ortaya serdi. "Deprem Van'da da olsa..." diye söze başlayanların açığa vurduğu asıl kötülük, onların bunu bir "kötülük olsun" diye söylememiş olmalarındaydı. İçlerinden geldiği gibi konuşabilmeleri, karşı karşıya olduğumuz tehlikenin büyüklüğünün farkına varmamızı sağladığı için bir bakıma şans da sayılabilir. Tehlike büyüktür: Çatışma ve savaşın yol açtığı ötekileştirmeyle beslenen ırkçı nefret, doğrudan çatışmaya taraf olmayanları da taraflaşmaya sürüklüyor.
Irkçılık
* HDK çatışma ve savaşın içinden doğduğu ve karşılıklı olarak beslediği ırkçılığın geriletilmesi ve bir çözüm alanının yaratılmasının en önemli imkânının Türkiye'nin çoğulcu ve çok kimlikli toplumsal gerçekliğiyle yüzleşmesinde olduğunu düşünüyor. Bu çok kimlikliliği Türkiye'nin ırkçılıkla mücadelesinde en değerli hazinesi olarak görüyoruz.
KCK operasyonları
* "KCK operasyonu" adı altında gözaltına alınan ve tutuklananların serbest bırakılmalarını istemeye devam ediyoruz. Gözaltı ve tutuklamaların değişmeyen dayanağı TMK, bugün AKP iktidarının başlıca siyasal bastırma araçlarından biri, şiddetle hiçbir pratik ilişkisi olmayan muhaliflere doğrultulmuş bir kıskaçtır. Bugün Türkiye'de AKP'ye muhalif herhangi birinin bir "terör örgütü" üyeliği ile suçlanarak hapse konulmaktan bağışık olduğu söylenemez... TMK bu haliyle varlığını sürdürdüğü sürece demokratik siyaset ve demokratik bir Anayasa tartışması için uygun koşullardan söz edilemez.
HDK
* Bizler HDK bileşenleri, Türkiye'deki tekçi egemenlik rejimine yönelik bütün itirazları gerçek bir muhalefet hareketi çevresinde birleştirerek bir iktidar seçeneği kılacağız ve Erdoğan'ın buyruklarıyla yönetilmenin, onun keyfine bağlı olarak siyaset yapmanın kader olmadığını hep birlikte göreceğiz. Kadınlar, Kürtler, emekçiler, doğa ve yaşam için mücadele edenler, gençler, aydınlar, işçilerle omuz omuza. Başka bir Türkiye'nin mümkün olduğunu göreceğiz ve göstereceğiz. (YY)
* Ertuğrul Kürkçü'nün konuşmasının tam metni için tıklayınız.