Çaylak bir gazeteciyseniz, "Başbakanlık'tan" diye bağlanan bir telefona kayıtsız kalamıyor, bir yandan heyecanlanıyor, bir yandan da kendinizi önemli hissediyorsunuz... Öte yandan, Başbakan'lığın aradığı gazeteci olmak istemiyorsunuz...
Telefondaki ses "Başbakanlık"tan gelen bir anketin sorularını yanıtlamamı istedi. Telefonları kısa kesmek refleksim sonucu "Peki soruları fakslayın" deyiverdim...
Meğer bu bir "Medya Profesyonellerinin Aile Algısı ve Değerleri Araştırması"ymış.. Medyada çalışanların aile algılarını ve değerlerini belirlemek için icat edilen bilimsel bir araştırmanın parçasıymış.
Önce klasik, "Evli misin, bekar mısın?" soruları... "Daha önce çalıştığınız pozisyonlar...", "Çocuğunuz var mı, varsa kaç tane..."
Gerisinde de, sunulan önermelere 1,2,3,4,5 rakamları arasından yakınlık derecenizi belirleyecek olanı seçmeniz talep ediliyor.
Önermeler ya da kendinizi "yakın"-"uzak" hissedeceğiniz cümlelerden bazı örnekler...
- Genç erkeklerin evlilik öncesi cinsel ilişki kurmasında sakınca görmüyorum.
- Aileler mutlaka çpcık sahibi olmalıdır.
- Evde son sözü baba söylemelidir.
- Tek bir evebeyn ve öocukjtan oluşlan bir aile de olabilir.
- Evlilik dışı cinsek ilişki kurulmamalıdır.
- Çalışan bir anne de çocuklarıyla çalışmayan bir anne kadar sıcak ve güvenli ilişkiler kurabilir.
- Bir çocuğun mutlu bir şekilde büümsi için anne babasının berbaer olduğu bir eve ihjtiyacı vardır.
- Bir evlilik kişi kadar ailelerin de evliliğidir
- Birlikte yaşamak için evlilik şart değil
Bir kere söz vermiş bulunduğum için benden isteneni yaptım, ve geri faksladım. Sonra bir telefon daha geldi ve eksik yanıtladığım söylendi.
Daha sonra bianet'te çalışan herkesi de aradılar. Önce, "ayrıcalıklı" olmadığımı anladım, sonra da ankete katılmayı reddedenlerin nasıl bir telefon yağmuruna tutulduğunu izledim.
"Kolay lokma" olduğuma mı üzüleyim yoksa baştan "ahlakçı" ve "ayrımcı" olduğunu düşündüğüm halde soruları yanıtladığıma mı... Üstelik şimdi Başbakanlık'ta muhtemelen ahlaksız bulunacak yanıtlarım da saklı.
Birkaç gün sonra yine aradılar, eksik doldurmuşum anketi.. "Ters" yanıtlar almaktan yılmayan aynı ses, aynı mekanik nezaket... Anketin geri kalanını doldurmayı reddettiğimi söyledim, gururla...
Sonra "fişleme" diye Sabah'ta haber çıkınca evet dedim, hiç değilse "dayatma"...
Benim gibi hiç "itirazsız" doldurmak isteyenler için bile, "Başbakanlık" imgesini kullanmak, doldurmayanları onlarca kez aramak, doldurmaya ikna etmek için her türlü ikna numarasını denemek... Dayatma... (NZ)