Başbakan Recep Tayyip Erdoğan dar bölge seçim sistemine ilişkin çalışmalar yaptıklarını söyledi.
Partisinin Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısının ardından Cuma namazı için geldiği Hisarcıklıoğlu Camii çıkışında konuşan Erdoğan bu sistemin seçim barajına karşı önerdikleri iki önemli tekliften birinin olduğunu söyledi.
Başbakan bu tekliflerden birinin daraltılmış bölge sistemi olduğunu ve barajın yüzde beş olarak belirlendiğini söyledi. Erdoğan dar bölge sistemi teklifinin ise barajın tamamen kaldırılarak 550 bölge ve bu bölgelerin her birinden birer milletvekili çıkarılması şeklinde olduğunu ifade etti.
“Şu anda çalışmayı yaptırıyorum. Muhalefet bir yandan ‘Barajlar kalksın veya azalsın’ diyor. Biz de ‘Hodri meydan’ deyip şu anda çalışmayı yaptırıyorum. Similasyonlar, vesaireler bittikten sonra 'dar bölge' sistemini Meclis'e getirebiliriz.”
Barajsız dar bölge sistemi nedir?
Başbakan Erdoğan'ın 30 Eylül 2013’te açıkladığı Demokratikleşme Paketi'nde seçim sisteminin nasıl olacağı konusunda tartışmaya açılacak üç alternatif şöyle sıralanmıştı: Yüzde on barajlı mevcut sistem, yüzde beş barajlı daraltılmış sistem ve barajsız dar bölge sistemi.
Marmara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Demirel, Demokratikleşme Paketi’nin açıklanmasın ardından bianet’e yaptığı açıklamada paketteki seçim sistemlerini değerlendirmişti.
Demirel üç sistemde de alınan oy ile temsil arasında orantısızlık olduğunu belirtmişti. Barajsız dar bölge sisteminin "dünyada en çok orantısızlık veren sistem" olduğunu açıklayan Demirel, yüzde beş barajlı daraltılmış sisteminse "birinci partiye inanılmaz avantaj sağladığını" anlatmıştı.
Ahmet Demirel'in iki sisteme dair değerlendirmeleri şöyleydi:
Barajsız dar bölge sistemi * Her seçim bölgesinden bir kişi seçiliyor. Belediye başkanı seçer gibi. Türkiye'de 550 seçim bölgesinde, her bölgede en çok oyu alan kazanır. * Dünyada en çok orantısızlık veren sistem bu. Örneğin; beş adaydan biri yüzde 20 oranında oy alırken, diğerleri daha az oranda oy aldı. Yüzde yirmilik oy alan kişi kazanır, yüzde seksenlik bölümün oyu çöpe gider. Bu sistemle çöpe giden oy sayısı artar. * Bu sistemin uygulandığı İngiltere'de orantısızlık çok. Benzer sistemin olduğu Fransa, orantısızlığı düzeltmek için ikinci bir tur seçim yapıyorlar. Ancak pakette ikinci tur seçim yok. * Türkiye gibi oyların bölgelere göre yoğunlaştığı ülkelerde bu sistem bölgelerdeki partileşmeleri arttıracak. Partilerle bölgeler eşleşecek. * Bu sistem uygulanırsa şöyle bir öngörüde bulunabiliriz: Adalet ve Kalkınma Partisi oy oranının çok üzerinde temsil edilerek, açık farkla birinci parti olur. Ana muhalefet partisi büyük ihtimalle Barış ve Demokrasi Partisi olur. Son haritalarda deniz kenarına sıkıştırılmış olan Cumhuriyet Halk Partisi denize daha yaklaşır, Milliyetçi Hareket Partisi ise orta anadoludan silinir. Yüzde beş barajlı daraltılmış sistem * Seçim bölgelerinde milletvekili sayıları kısıtlanıyor. Bölgeler için maksimum milletvekili sayısı veriliyor. Örneğin bu sayı altı olursa 18 milletvekili çıkaracak il, üç ayrı seçim bölgesine ayrılıyor. * Bir parti toplamda tek bir bölge olsa daha fazla milletvekili çıkarabilecekken, bölgeler daraltıldığı ve her bölge öndeki partiye avantaj sağladığı için birinci parti toplamda daha fazla milletvekili çıkarıyor. * Seçim bölgelerini kısıtlayınca baraj yüzde sıfıra bile indirilse birinci partiye inanılmaz bir avantaj sağlıyor. * 1987 seçimlerinde bu sistem uygulanmıştı. Seçim bölgelerindeki milletvekili sayısı altı ile kısıtlandı. Anavatan Partisi yüzde 36 oyla meclisin yüzde 66'sını aldı. Oyların iki katı üzerinde temsil yaşandı. * 1987 seçimleri partilerin aldığı oy ile temsil arasındaki uçurumu ifade eden orantısızlık derecesinde yüzde 22,3 ile Türkiye tarihinin dördüncüsü oldu. (Birincisi yüzde 33,2 ile 1954, ikincisi yüzde 29.3 ile 1950, üçüncüsü ise yüzde 27,1 ile 2002 seçimleridir.) * Bu sistem, daha fazla milletvekili ve daha fazla orantısızlık anlamına geliyor. Şu anki sistemden daha kötü, son derece yanlış. |
* Fotoğraf: Ahmet İzgi / Ankara / AA