Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) grup toplantısında 1 Mayıs'taki polis şiddetini "izin verilmeyen yerde gösteri yapma"ya bağladı, "Yasalarca belirlenen gösteri alanlarında kutlama yapmak isteyen herkese izin verildiğini ve her türlü kolaylığın sağlandığını" söyledi.
1 Mayıs'ın Taksim'de kutlanmak istenmesini "Ben istediğim yerde istediğimi yaparım" mantığı olarak niteleyen Erdoğan "Bu mantığın legal kuruluşların, sivil toplum örgütlerinin, demokratik kuruluşların amacı olamayacağını" belirtti.
" 'İstediğimi istediğim yerde yaparım' anlayışı illegal yeraltı örgütlerinin işi."
"Yani sorun izin verip vermeme sorunu değil, izin kapsamı dışında kalan alanlara yönelik bir zorlama ve hukuksuzluk içine girilmesi sorunudur."
Başbakan 1 Mayıs'ı kutlamak isteyenlere "illegal örgüt","istismarcı" dedi
"2008 1 Mayıs'ında, Taksim ve civarında kimler vardı? Çatışmayı sendikal mücadele zanneden bazı sendikacılar vardı. Rol çalma telaşıyla kalabalığa karışan bazı siyasetçiler vardı. 1 Mayıs'ı istismar etmek isteyen illegal örgütler vardı. İstismarcılar vardı."
"O gün Taksim ve civarında olmayan özellikle bir kesim vardı; emekçi kardeşlerim, işçi kardeşlerim, çalışanlar, emeği ile geçinenler o gün orada kısmen vardı. Nitekim taş ve sopalarla çatışmaya gelen, yasadışı eylem sebebiyle gözaltına alınanların çoğu işçi ve emekçi değildi."
Başbakan lütfetmiş...
Erdoğan sendikacıların kendisine "Bize bir saat müsaade edeceksin, bir saatte biz bu işi Taksim'de bitireceğiz" dediğini anlatan Başbakan Erdoğan şöyle konuştu:
"Sayın Başkan, bir saatte neyi bitiriyorsun? Oraya 30-35 bin kişiyle geleceksin. Bunu, Dolmabahçe'de toplayacaksın. Nasıl toplayacaksın, cevap yok. Otobüsler nereden getirecek bu 30-35 bin kişiyi? O gün metro çalışmıyor, deniz taşımacılığı yok. Nereden getireceksin bunları, nasıl yığacaksın oraya? Orada, 30-35 bin kişiyi alan alan var mı? Cevap yok. Sen, 30-35 bin kişiyi Dolmabahçe'den yürüyüşe geçirsen, bir saatte onları Taksim'e çıkaramazsın. Biz bu işlerin içinden geldik, kime anlatıyorsun? Oraya sembolik nitelikli heyetle gelirsin, basın açıklamanı yaparsın, ondan sonra da saatini, her şeyini, ilgili alan neresiyse alana verirsin ve bütün kitlen neyse, 50 bin, 100 bin neyse orada toplarsın. Ama bunların öyle bir kitlesi de yok ki..."
Taş, sopa, molotof kokteyli ortadaymış...?
"İşte gördünüz 500, bin kişiyi Şişli'de toplayamadılar, ondan sonra da dediler ki 'İptal ettik'. Enteresan olan, önde resmi olan sendikanın pankartı, ama arkasında illegal örgütlerin pankartı... Halkım tabi, hangisi legaldir, hangisi illegaldir bilemez ki... Bunların da isimlerini biz, bu beyefendilere verdik. 'Bak, böyle böyle gelen istihbaratlarda, illegal örgütlerin burada durumu söz konusu'. Bunlar da kendilerine verildi, söylendi. Nitekim hepsi de hakikaten o gün o yürüyüşün içinde bulundular. İşte maskelileri gördünüz. İyi niyetse maskeye ne gerek var? Torbalar içinde taşlar, molotof kokteylleri gördük, taş, sopa her şey ortada..." (NZ/GG)