"Mehmet Tursun aracına www.barantursun.com yazısını yazdırmıştı. Ara sıra polisle bu yazı yüzünden gerginlik yaşıyordu. Bugün oğlunun öldürüldüğü yerden geçerken trafik polisi aracı durdurup alay ederek 'Ne o keşfe mi geldin?' diye sormuş. Tursun böyle bir soru sormaya hakkı olmadığını söylemiş. Polis ehliyet ve ruhsatını istemiş. Mehmet Tursun reddedince görevli memura hakaret ve direnmekten gözaltına almışlar."
bianet'e konuşan Mehmet Tursun'un avukatı Bahattin Özdemir olayı böyle aktardı. Tursun halen gözaltında tutuluyor ve ifadesine başvurulmadı.
Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) İzmir Şubesinden avukat Alihan Poyraz da bianet'e "Bir insanın öldürülen çocuğunun ismini arabasına yazdırması gözaltına sebebiyet vermemeli. Kabul edilebilir değil. Hukuk dışı" dedi.
Baba Tursun oğlunun dava sürecini İnternet'ten paylaşıyordu
Mehmet Tursun oğlunun ölümünden bu yana polisin kasten insan öldürmek ve kanıt niteliğindeki resmi belgelerde sahtecilik yapmak suçlarını işlediğini iddia ederek hukuk mücadelesi başlatmıştı.
Baba Mehmet Tursun ayrıca polis şiddetine maruz kalan kişiler ve yakınlarıyla dayanışmak için de harekete geçmişti.
www.barantursun.com sitesinde ise oğlunun öldürülmesiyle ilgili bütün hukuki süreci İnternet üzerinden paylaşıyordu.
Savcılığın "kolluk güçlerine hakaret" ve "yargıyı etkilemeye teşebbüs" gerekçesiyle TCK 301 ve 277. Maddeleri ihlalden iddianame düzenlediği Mehmet Tursun'un 301'den yargılanması için Adalaet Bakanlığı izin vermedi. 277. maddeden yargılanması ise devam ediyor.
20 yaşındaki Baran Tursun 25 Kasım 2007'de İzmir Asayiş Şube Müdürlüğü'nün açıklamasına göre "dur ihtarı"na uymayarak kullandığı cipi durdurmamış, polisler "uyarı ateşi" açmış, kontrolden çıkan cip, ağaçlara ve elektrik direğine çarpmıştı. Olayın olduğu sabah ise Baran Tursun'un beyin ölümü gerçekleşti.
Görgü tanıkları üç el silah sesi duyduklarını söylediler. Baba Tursun polisin ateş açmasıyla ilgili delillerin karartıldığını, polisin Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu'nun (PVSK) kendilerini koruduğuna ve cezalandırılmayacaklarına inandığını, ceza tehdidi ile karşılan polisin korunması ve cezadan kurtarılması için tüm emniyet teşkilatının seferber olduğunu öne sürüyordu. (EZÖ)