Uluslararası Af Örgütü (AI) bugün (16 Kasım) Azerbaycan'ın başkenti Bakü'de, ülkedeki "insan hakları ihlallerine" uluslararası toplumun dikkatini çekebilmek için bir basın toplantısı düzenledi. Toplantıda, Azerbaycan'da 11 Mart 2011'de başlayan protestolardan bu yana demokrasi isteyen birçok kişinin gözaltına alındığına ve tutuklandığına değinen bir de rapor sunuldu.
"Asla Çiçek Açamayan Bahar: Azerbaycan'da Özgürlükler Baskı Altında" isimli raporda, Mart ve Nisan aylarında sokaklara dökülen hükümet karşıtı eylemcilerin ve gençlik aktivistlerinin "keyfi veya kasten yanlış suçlarla" itham edildiğine değiniliyor.
AI'nın bugün yaptığı basın açıklamasına göre Azerbaycan yetkilileri, Arap Baharı'ndan etkilenerek sosyal medya üzerinden organize olarak başlatılan eylemleri şiddet yoluyla bastırırken; insan hakları ve demokrasi yanlısı birçok blog yazarı ve eylemciyi de gözaltına aldı.
"Bağımsız medya organlarının, sivil toplum kuruluşlarının (STK) ve muhalefet partilerinin gittikçe artan bir" baskı politikası ile sindirilmeye çalışıldığının belirtildiği rapora göre, şu anda tahminen 17 kişi, bahar aylarındaki protestolara katılmaktan suçlu tutuluyor.
BBC ve VOC yasaklı
Ülkede "protestolardan sonra 14 eylemci ve muhalefet partileri üyeleri, 'kamu düzenini bozucu eylemler düzenlemek ve bu eylemlere katılmak' suçlarından üç yıla mahkum" edildi.
Raporda dikkat çekilen bir diğer nokta ise, gazetecilerin ve insan hakları savunucularının da tehdit alıyor ve taciz ediliyor olması.
AI'nın Azerbaycan araştırmacısı Natalia Nozadze devletin protestolar karşısındaki tutumunu, "Alınan kontrollerin açık bir mesajı var: fikir muhalefetinin toplumsal ifadesi veya varolan rejime karşı kamu bilinci oluşturmak hoşgörü ile karşılanmayacak" şeklinde yorumladı.
Nozadze ayrıca "Avrupa Birliği [AB] ve Azerbaycan'ın diğer uluslararası ortakları"nın, düşünce suçlularının serbest bırakılması için baskılar yapması gerektiğine de değindi.
Azerbaycan'da eleştirel medyanın sesi bastırılmaya çalışılırken, 2009'dan bu yana da BBC ve Voice of America (VOC) gibi yurtdışı menşeli medya organlarının ülkede yayın yapmasına izin verilmiyor.
Orada da internet filtresi
"Hükümet karşıtı yayım yapan gazete Azadlig'in editörlerinden Ganimet Zahid'in" AI'ya yaptığı açıklamalarda, "Hükümet, bilgiye erişimi kısıtlayarak, her çeşit haberleşme yöntemini kısıtlıyor. Hükümetin halkı bilgi karanlığına mahkum etmesiyle baş edebilmek için sosyal medyaya dayanıyoruz" dedi.
Azerbaycan'da hükümet şu anda, Türkiye'de de gelecek hafta salı günü (22 Kasım) uygulamaya geçirilmesi planlanan internet filtresi benzeri bir yöntem öngören ve "internet kullanıcılarının bilgiye erişimini kısıtlayıcı kanunlar" kabul etmeyi planlıyor. Geçirilen kanunlarla kamuyu yanlış bilgilendirme de suç olarak düzenlenecek.
Sivil toplumun bir kuşatma altına olduğunun belirtildiği raporda, 2 Mart 2005'te yaşanan gazeteci Elmar Hüseyinov cinayetinin tam olarak hala soruşturulmadığına da dikkat çekiliyor. Bu cinayeti araştıran gazetecilerin ise baskı altında kaldıkları belirlenmiş.
Muhalif tarih öğrencisi Cabbar Savalan gibi birçok öğrencinin, Facebook gibi sosyal medya organlarında hükümeti eleştiren yorumlar yaptıktan sonra gözaltına alındığına da dikkat çekiliyor. Savalan, gözaltında tutulduğu süreç boyunca polisten dayak yemiş ve kendisine ait olmayan ve "marihuana taşıdığı iddiasını içeren" bir ifadenin altına imza atmaya zorlanmış.
11 Mart'ta halkın organize olmasını sağlayan Facebook grubunun kurucusu Bahtiyar Hacıyev ise Kasım 2010'dan bu yana üç kez tutuklanmış. Gözaltındayken işkence gören ve tecavüzl edilmekle tehdit edilen Hacıyev, 18 Mayıs 2011'de asker kaçağı olduğu için üç yıl hapse mahkum edilmiş.
Önceden Azerbaycanlı genç eylemcilerin serbest bırakılması gerektiğine dikkat çeken "" AI, her iki genci de düşünce suçlusu olarak kabul ediyor. (IK/HK)