Kandıra Kadın Cezaevi’nde tutulan Kürt siyasetçi Sebahat Tuncel, aynı cezaevinde tutulan ve demans hastalığına rağmen tahliye edilmeyen siyasetçi Aysel Tuğluk’un sağlık durumunu Gazete Duvar’ yazdı.
Yazının bir bölümü şöyle:
Bu sorunun cevabı çok net çünkü o bir kadın ve bir Kürt. Üstelik erkek egemen kapitalist sisteme karşı mücadele etme cesaretini göstermiş ve bu sistemin temsilcilerine göre “haddini aşan bir kadın”. Aysel Tuğluk Türkiye’de bir Kürt kadını olmanın ne demek olduğunu, devlet şiddetinin ne demek olduğunu çocuk yaşta deneyimlemiş bir yoldaşımız.
Yaşanan adaletsizliğe, kadınlara ve Kürtlere dayatılan kimliksizliğe ve köleliğe karşı mücadele edebilmek için hukuk fakültesini seçmişti. Ama onun hukuk fakültesinde öğrendiği demokratik hukuk düzeni, hukuk normları, anayasa ve yasaların kendi özgürlüğünü elinden alacak bir silaha nasıl dönüşeceğini belki de öngörmemişti.
Hukuk kişiliğinden dolayısıyla yurttaşlıktan çıkartılan iki kimliğinin (kadın ve Kürt) tanınması için mücadele etmenin ne kadar hayati olduğunu özgürlük mücadelesi içinde daha net kavradı.
Birey olarak yaşanan durumun farkında olmak elbette ki önemliydi. Ancak karşısında 5 bin yıldır kendisini örgütleyen erkek egemen merkezi uygarlık sistemi vardı.
Buna karşı ancak örgütlü bir kadın mücadelesi ve örgütlü bir halk mücadelesiyle karşı durulabilir ve özgürlük, eşitlik, demokrasi ve barış için alan açılabilirdi. Bunun için de örgütlü mücadele ve siyaset içinde olmak bir tercihten ziyade zorunluluktu Aysel Tuğluk için.
TIKLAYIN – Yazının tamamını okuyun
Ne olmuştu?
Aysel Tuğluk, HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı görevinde bulunduğu dönemde, 29 Aralık 2016'da tutuklanmıştı. Tuğluk, hakkında hazırlanan iddianamede, DTK Eş Başkanlığı döneminde yaptığı açıklamalar ve faaliyetleri nedeniyle suçlanmıştı.
16 Mart 2018’de kararını açıklayan Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesi, Aysel Tuğluk'a “örgüt yöneticisi olmak” iddiasıyla 10 yıl hapis cezası vermişti. Yapılan itirazların ardından Yargıtay 16. Ceza Dairesi de Tuğluk hakkında verilen hapis cezasını onamıştı.
Son olarak ise Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 6-8 Ekim Kobani eylemlerine ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında Tuğluk için tutuklama kararı verilmişti.
Annesinin cenazesi
2017 yılında Tuğluk, annesi Hatun Tuğluk’u kaybetmiş, Tuğluk'un cenazesi vasiyeti üzerine defin için Ankara'da bulunan İncek Mezarlığı'na getirilmişti. Aysel Tuğluk’un cezaevinden izinli çıkarak gittiği cenazenin defnedilmesinden kısa bir süre sonra ilk etapta 5-6 kişiden oluşan bir grup cenazeyi protesto etmek üzere toplanmıştı.
Cenazeye katılanlar, grubun sayısının daha sonra giderek arttığını ve mezarlığa saldırmaya çalıştıklarını açıklamıştı.
Saldırıların devam etmesinin ardından toprak açılarak cenaze mezardan çıkarılmak zorunda kalmış, başka bir yere defnedilmişti. Cenazeye saldıran bir kişinin emniyette İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile fotoğrafı ortaya çıkmıştı.
Sağlık problemleri
Annesinin ölümünden sonra hafıza kaybı yaşamaya başlayan Aysel Tuğluk'un abisi Alaattin Tuğluk bianet'e kardeşinin sağlık durumuna ilişkin şu açıklamaları yapmıştı:
"Kardeşimi iyi görmedim. Soruyu 3-4 kez soruyor. Bazı şeyleri hatırlamıyor. Mesela, aileden birisini soracak. 'Kimdi, kimdi?' diyor. Onlar yakın insanlar, tanımaması mümkün değil. Endişem, bunun ilerlemesi, geri dönülemez bir yere gelmesi, kardeşimi kaybetmemiz... Yol yakınken, tedavi istiyorum. Bir heyet daha incelesin ve ona göre karar verilsin. Şu an 1-2 ilaç veriliyor. Yeterli değil. Tedavisi biter, sonra gider yatar."
Aysel Tuğluk hakkında
Demokratik Toplum Partisi'nde (DTP) Eş Başkanlık yaptı. 2007-2009 yılları arasında Diyarbakır milletvekili, 2011-2015 yıllarında HDP Van milletvekili oldu.
Ayrıca HDP Hukuk ve İnsan Haklarından sorumlu eski Eş Genel Başkan Yardımcılığı görevini sürdürdü.
Toplum ve Hukuk Araştırmaları Vakfı Yönetim Kurulu üyesi, İnsan Hakları Derneği Üyesi ve Yurtsever Kadınlar Derneği kurucusu oldu.
(EMK)