Haberin Kürtçesi için tıklayın
Anayasa Mahkemesi (AYM) öldürülen gazeteci Ferhat Tepe’nin ölümüyle ilgili “etkili soruşturma yapılmadığı” gerekçesiyle hak ihlali kararı verdi. Ancak zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle dosyayı yeniden açmadı.
Elazığ Cumhuriyet Başsavcılığı, 2013 yılında soruşturma kapsamında herhangi bir faile ulaşılamadığı ve 20 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle Ferhat Tepe dosyasını kapatması üzerine baba İshak Tepe tarafından yapılan Anayasa Mahkemesi başvurusu sonuçlandı.
Yaşam hakkının ihlal edilmediğine hükmeden AYM, yaşam hakkı kapsamında etkili soruşturma yürütme yükümlülüğünün ihlal edildiğine karar verdi. AYM, 20 yıllık zamanaşımı süresinin dolması gerekçesiyle soruşturmanın yeniden açılmasına karar vermedi.
TIKLAYIN - BİR KONTRGERİLLA CİNAYETİ: FERHAT TEPE
"AİHM kararı sonrası soruşturma yapılmadı"
AYM, kararında devletin, doğal olmayan her ölüm olayında kendisi, öldürmeme ya da yaşamı koruma yükümlülüklerini ihlal etmemiş olsa da, gerçekleşen ölümün sebebini ve varsa sorumlularını ortaya çıkarmaya yönelik etkili bir soruşturma yapması gerektiğini hatırlatarak aksi halde bu durumun “soruşturma yükümlülüğünün ihlalini” doğurabileceğini belirtti.
Avrupa İnsan Haklar Mahkemesi’nin (AİHM) Ferhat Tepe ile ilgili verdiği “etkili soruşturma yürütülmedi” kararına atıf yapan AYM, kararında şu ifadelere yer verdi:
“[AİHM] Kararda savcıların başvuranın ileri sürdüğü hususlarda soruşturmanın genişletilmesi konusunda adım atmadıkları, olası tanıkları belirleme konusunda resen harekete geçmedikleri, bu hususa örnek olarak polis yetkililerinden veya diğer güvenlik güçlerinden ifade alınması yoluna başvurulmadığı, kaçırılma olayında kamu gücünü kullanan kişilerin rol almış olabileceği ihtimalinin dikkate alınmadığı, ölümde bölgedeki gazetecileri hedef alan kişilerin rollerinin olup olmadığı açısından da soruşturmanın genişletilmediği, başvuranın Ferhat T epe’yi Diyarbakır Cezaevinde gördüğünü beyan ettiklerini ileri sürdüğü bazı kişilerin beyanlarının ise hiç alınmadığı ifade edilmiştir…”
“…AİHM kararı sonrasında yürütülen soruşturma işlemlerinin oldukça sınırlı olduğu görülmektedir.”
"Soruşturma hareketsiz kaldı, sürüncemede bırakıldı"
AYM, savcılığın soruşturmayı genişletmek için somut hiçbir talimat vermediğini, olayı aydınlatacak işlem yapmadığını, delillerin toplanması konusunda gerekli özenin gösterilmediğini, rutin yazışmalar dışında “hareketsiz kaldığını”, soruşturmanın “sürüncemede bırakıldığını” belirtti.
Ayrıca, savcılığın AİHM kararında yer verilen belirli kişilerin beyanlarını almadığını, olayın aydınlatılması ve varsa kamu görevlileri ile ilgisinin bulunup bulunmadığını ortaya koymak adına kamu görevlilerinin veya diğer kişilerin tanıklığına başvurmadığına dikkat çeken AYM kararında şu ifade yer aldı:
“AİHM tarafından olayın kamu görevlileri ile ilgisi olup olmadığı açısından kritik öneme sahip olduğu değerlendirilen bir kişinin beyanının, yine olayın kamu görevlileri ile bir ilgisinin bulunmadığı kabulü ile reddedilmesinin yeterli bir gerekçe olarak değerlendirilebilmesi mümkün değildir.”
AYM, başvurucu Ferhat Tepe’nin babası İshak Tepe’ye 20 bin TL manevi tazminat ödenmesine hükmetti.
Yüksek Mahkeme “herhangi bir kesin sonuca ulaşılmasını ortadan kaldıracak bir şekilde zamanaşımı” gerekçesiyle dosya hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi.
Gazeteci Ferhat Tepe cinayeti
TIKLAYIN – GAZETECİ FERHAT TEPE’Yİ ANIYORUZ
Ferhat Tepe, Özgür Gündem gazetesi Bitlis muhabiriydi. 28 Temmuz 1993'te Bitlis'te kaçırıldı, 4 Ağustos'ta Elazığ'ın Hazar Gölü kıyısında bir balıkçı tarafından ölü bulundu, 19 yaşındaydı.
Bitlisliydi, 1974'te doğdu. Annesi evde dört çocuğunu büyütmek için çalıştı; babası müftülük şefliği ve müteahhitlik yaparak evin geçimini sağladı, Anavatan Partisi (ANAP), Halkın Emek Partisi (HEP) ve Demokrasi Partisi'nde (DEP) siyasetle uğraştı. Ferhat Bitlis Lisesi'ni bitirdikten sonra Özgür Gündem'de bir yıl muhabirlik yaptı ve üniversiteye hazırlandı. Tepe'nin boğulduğu iddia edildi.
Faillerin bulunmasına yönelik adım atılmayınca aile, AİHM'e başvurdu. AİHM, Ferhat Tepe davası ile ilgili 9 Mayıs 2003'te karar verdi. Mahkeme "yaşam hakkının ihlali hususunda etkin ve yeterli bir soruşturma yürütülmediği" (AİHS 2. madde yollamasıyla 13. madde) ve "etkili bir iç hukuk yoluna başvurma hakkı"nın ihlal edildiği (AİHS 13 madde) gerekçesiyle Türkiye'yi 14 bin 500 Euro ödemeye mahkum etti. (EA)