Kobanî davasının 41. duruşma periyodunun 2. oturumu, Sincan Cezaevi Kampüsündeki Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesinde dün görüldü.
TIKLAYIN - Adalet, siyaset ve hukuk: Kobani Davası
Davada, Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) önceki dönem Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ile Selahattin Demirtaş, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) eski Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel, HDP Onursal Başkanı Ertuğrul Kürkçü ve HDP MYK üyelerinin de aralarında bulunduğu 108 kişi yargılanıyor.
3 bin 530 sayfa ve 324 klasörden oluşan iddianamede 108 siyasetçi için “Devletin birliği ve ülke bütünlüğünü bozma” ile 37 kez “insan öldürme” başta olmak üzere pek çok suçtan ceza isteniyor.
TIKLAYIN - “Mahkeme, iktidarın çizdiği sınırdan çıkamıyor”
TIKLAYIN - “Kobanî davasında mahkeme, kendi yarattığı hukuku uyguluyor”
“Her şey HDP’nin attığı üç satırlık bir tweet’le başladı”
Günay Kubilay’ın avukatı Kazım Bayraktar savunmasında, davanın hukuki ve siyasi illiyet bağını ifade eden soruşturma sürecine değineceğini belirtti, “Davanın soruşturma sürecinde, o kadar çok hukuk ihlali yapıldı ki, hepsinin izini takip ettiğimizde bunun iktidardan kaynaklandığını görüyoruz” dedi.
Bayraktar, her şeyin HDP’nin attığı üç satırlık bir tweetten yola çıkılarak başladığını söyledi:
“Öncelikle bu tweet ile meydana gelen şiddet olayları arasında hiçbir şekilde illiyet bağı kurulamaz. Diğer bir durum ise gizli tanıklar ile ilgili. Gizli tanıkların dinlenme süreci bu davanın senaryosunu yazan savcıların ya da siyasi güçlerin kötü niyetin nasıl ayaklarına dolandığını gösteriyor. Özellikle önce gizli tanık sıfatı ile sonrasında ise açık tanık sıfatı ile dinlenen gizli tanık ABC123-Merdan Rüştü Ovalıoğlu’nun ifadesi.
Sayın heyet, Merdan Rüştü Ovalıoğlu sizin huzurunuzda taraflar olmadan dinlendiğinde; yedi satırlık bir ifade verdi. Ancak daha sonra savcılık tarafından çağrılıp ifadesi tekrar alındı. Burada delile müdahale var. Çünkü Ovalıoğlu size verdiği ifadede sadece yedi satırlık bir ifade vermişken daha sonra savcılığa verdiği ifadesinde ifadesi iki sayfa genişletildi. Bu gizli tanık aynı zamanda PKK davasında itirafçı bir sanık. İfadesinde de etkin pişmanlıktan faydalanmak için tanıklık yaptığını söylemiştir. Yani hukuki menfaat sağlamak için her türlü senaryonda kullanılması elverişli bir tanık.”
“Niye gizli tanıktan açık tanıklığa geçildi?”
Avukat Bayraktar, Merdan Rüştü Ovalıoğlu’nun önce gizli sonra da açık tanık sıfatı ile dinlendiğini belirtti:
“Ovalıoğlu’nda niye gizli tanıklıktan açık tanıklığa geçildi? Eğer Merdan Rüştü Ovalıoğlu gizli tanık olarak kalsaydı bu gizli tanık ifadesi tek başına hükme esas alınamayacaktı. Hükme esas alınabilmesi için açık tanık olarak yeniden dinlenilmesi gerekiyordu.
Bir diğer dikkat çekici nokta ise, gizli tanık sıfatı ile size verdiği ifadesinin soyut olduğunun fark edilip, ifadesinin genişletilmesi oldu. Bakın korsan bir şekilde ifadesi genişletildi. Gizli tanıklardan Mahir, bir gizli tanık. Kimliği hiç önemli değil ama geçmişi konusunda da ifade vermekten çekindi. Aynı zamanda birçok soru karşında çelişkilere düştü.
Kerem Gökalp ise bir siyasi danışman gibi Ortadoğu’daki yorumlarını anlattı ancak somut konuya geldiğinde bende bilgi yok, dedi. Ulaş da aynı şekilde ifade verdi. Tanıklara sanıkların fotoğrafları doğrudan gösterildi.
“Tanıklar müvekkilimin PKK ile ilişkisinin olmadığını söyledi”
Tanıklara tüm sanıkların isimlerini sordunuz. Müvekkilim Günay Kubilay ile ilgili sorduğunuz tüm tanıklar; müvekkilimin PKK ile ilişkisinin olmadığını söylediler. Eğer tanıkların ifadelerine güveniyorsanız; bu kısmı da dikkate almak zorundasınız. Tanığın şu ifadesini beğendim şunu beğenmedim diyemezsiniz. Ha, bizim için doğru olan bu tanıkların hiçbirinin iddialarının hükme esas alınmayacağıdır.
Tahrikten söz edemezsiniz. Onu iddia ederseniz tweet’in içeriğinde tahrik cümlelerinin olması lazım. Azmettirici diyemezsiniz; çünkü azmettirici ile azmettirilen arasında fiili bir ilişkiye olması lazım. Buna dair bir belge bilgi yoktur.
6-8 Ekim aralığında hiçbir şiddet olmaksızın yapılan gösteriler de vardı. Bu gösteriler HDP çağrıları ile yapılan gösteri eylemleridir. Demek ki tweet’in içeriğinde hareketle protesto eylemine girenler; şiddet eylemine girmediler.”
“Açıklamalardan hiçbirinin içeriğinde şiddete çağrı yok”
Müvekkili Günay Kubilay ile ilgili örgüt üyeliği iddiasına dair savunma yapan Bayraktar, şunları söyledi:
“Mütalaada Güney Kubilay’ın adresinde bulunan yasal bir parti olan Sosyalist Demokrasi Partisi’nin (SDP) programı bulunmuş. Bir de Kurtuluş Dergisine yazdığı yazı ve en vahimi de HDP sözcüsü olarak HDP adına yaptığı basın açıklamalarındaki ifadeleri suçlama konusu yapılmış ve örgüt üyeliğine delil olarak sunulmaya çalışılmış. Bundan başka bir delil söz konusu değil.
İddianameye ve mütalaaya da yazmışlar, niye yazılmış o da ilginç SDP’nin programı bulundu demiş. E zaten SDP resmi bir parti ve programı da olabilir. Ne var bunda. Ve HDP adına yaptığı açıklamalar... Dedim ya daha vahimi de bu.
Yasal bir partinin güncel konularına dair yaptığı basın açıklamaları iddianameye ve mütalaaya konulmuş ve suçlama konusu olarak gösterilmiş. Açıklamalardan hiçbirinin içeriğinde şiddete çağrı da yok.”
Tahliye talep etti
Mütalaada müvekkili Kubilay’ın örgüt üyesi olduğuna dair ifadelerin yer aldığını söyleyen Bayraktar, ancak iddia makamının örgüt üyeliği ifadesi dışında örgüt üyeliği kriterlerini karşılayan hiçbir şeye yer vermediğine dikkat çekti:
“Yine organik bağ açısından ele alacak olursak, bir kişinin örgüt üyesi kriterlerinden biri de örgüt ile organik bir bağ kurmasıdır. Buna dair de mütalaada bir beyan söz konusu değildir.
Günay Kubilay’ın açıklamalarının hiçbirinde mütalaada ya da iddianamede şiddete veya bir başkasına zarar vermeye teşvik ediliyor denmiyor. AİHM kararında da açıklamaların şiddet içermediği söyleniyor. Bu yargılamadaki tutukluluk hali hak ihlalidir.
Yargılamadaki gizli amaç; iktidarın hedef aldığı başta HDP olmak üzere siyasi muhalifleri devlet eliyle cebir ve şiddet uygulanarak siyasetten tasfiyesidir. Mahkemeniz aracılığı ile adli taciz uygulandığı yargı kararı ile ortaya çıktı. Bu adli tacize son verilmesi, müvekkillerim Alp Altınörs ile Günay Kubilay ve diğer sanıkların tahliyesini talep ediyorum.”
Duruşma yarın (16 Kasım) devam edecek. (AS)