Yeşil Sol Milletvekili George Aslan Süryanilerin arazilerine ilişkin soru önergesi verdi.
Aslan'ın verdiği bilgiye göre, Mardin, Şırnak ve Hakkari’de son 20 yılda yapılan kadastro çalışmaları sonucunda gerek devlet kurumları tarafından gerekse kimi gerçek veya tüzel kişiler tarafından haksız biçimde el konuldu.
Aslan, “Süryanilere ait arazi ve taşınmazlara ilişkin yürütülen tapu ve kadastro çalışmalarının araştırılması ve yaşanan hak kayıplarının giderilmesi amacıyla Anayasa’nın 98’inci, İçtüzüğün 104’üncü ve 105’inci Maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılmasını arz ve teklif ederim” dedi.
“Süryani köyler boşaltıldı”
Aslan soru önergesinin gerekçesi olarak şu bilgileri sundu:
*Mardin, Şırnak, Hakkari ve diğer bölgelerde son 40 yıldır yaşanan çatışmalı ortam nedeniyle Süryani nüfusunun büyük bir bölümü yurt dışına göç etmek zorunda kalalarak Dünya’nın çeşitli ülkelerinde yaşamlarını devam ettirmek durumunda bırakılmıştır. Yurtdışına yapılan göçler ve bölgede yaşanan çatışmalı ortam gerekçe gösterilerek devlet tarafından gerçekleştirilen köy boşaltmaları sonucunda birçok Süryani köyü tamamen boşaltılmış, geriye kalan köylerde ise az sayıda Süryani kalmıştır.
*Söz konusu bölgelerde tapu ve kadastro çalışmalarının başlatılmasıyla birlikte köy arazileri ile şahsi arazi ve taşınmazların tespitinin gerçekleştirilmesi ve hak sahiplerinin resmi olarak kayıt altına alınması için çalışmalar yürütülmüştür. Ancak kadastro çalışmalarının Süryanilerin çoğunluğunun yurt dışında bulunduğu bir zaman diliminde gerçekleştirilmiş olmasından kaynaklı pekçok sorunun, hak kaybının ve mağduriyetin yaşanmasına yol açmıştır.
*Turabdin bölgesinde bulunan başta Mor Gabriel Manastırı, Mor Evgin Manastırı, Üçyol, Taşköy, Dağiçi ve Bethkustan mahalleleri olmak üzere Süryanilere ait yerleşim yerlerinin birçoğunda sözkonusu sorunlar yıllardır devam etmektedir.
*Süryaniler yurtdışındayken, köylerde kalan arazileri ve taşınmaz malları ile imkanları dâhilinde ilişkilerini koparmamışsalar da, arazilerin ve taşınmazların sayıca çokluğu, buna karşın köylerde kalan Süryanilerin sayıca azalmış olması gibi nedenlerle, arazilerin büyük bir kısmında tarımsal faaliyet sürdürememişlerdir.
*Köylerde bakımsız kalan ve zamanla doğal bitki örtüsü ile kaplanan taşınmazların, ayrıca uzun yıllar faaliyet yürütülmemiş tarım arazilerinin birçoğunun kadastro çalışmaları kapsamında kıraç arazi oldukları gerekçesiyle Hazine malı olarak tapuya tescil edilmiştir. Öte yandan köy sınırları belirlenirken Süryani köylerine komşu olan köylerin sınırları Süryani köylerinin aleyhine genişletilerek, Süryani köylerine ait taşınmazların, meraların ve ormanlık alanların bir kısmı da komşu köylerin sınırları içerisine dahil edilmişlerdir.
Süryanilerin vergilerini ödedikleri taşınmazların ve hatta mahkeme kararı ile kendi adlarına tescil ettirdikleri taşınmazların önemli bir bölümü önce Hazine’ye ardından TOKİ’ye devredilmiştir. TOKİ tarafından ise açık arttırma yöntemiyle fahiş fiyatlara satılmaktadır. Geçtiğimiz aylarda Nusaybin’e bağlı Dağiçi Mahallesin’e ait araziler TOKİ Emlak Dairesi tarafından satılmış, ardından gelen tepkiler üzerine arazi satışı iptal edilmiştir.
*Süryanilerin söz konusu bölgelerde yaşadıkları arazi sorunlarına ilişkin her ne kadar hukuki çerçevede kimi girişimlerde bulunmuşsalar dahukuki süreçlerin uzun sürmesi, konuyla ilgili resmi ve idari mercilerden bu sorunların çözümüne dair yeterli desteğin alınamaması nedenleriyle, hak ihlalleri ve mağduriyetler devam ediyor. Bu durum yurtdışından köylerine dönüş yapmış veya dönüş yapmak isteyen Süryanileri de olumsuz etkiliyor.
İzleme Önerisi: Kapı
Kapı filminin yönetmenliğini Nihat Durak yaptı, senaryosunu da Filiz Üstün Durak yazdı. Kadir Akın ve Vahide Perçin’in başrolünde olduğu filmin konusu şöyle:
Yakup ve Şemsa üç çocukları ve torunlarıyla birlikte Berlin’de yaşayan Süryani bir ailedir. Yirmi beş yıl önce Mardin’den Berlin’e göç etmişlerdir. Yeni hayatlarının mutlu bir gününde Mardin’den bir telefon gelir. Bu sarsıcı telefon, yirmi beş yıl önce kaybettikleri oğulları Mikhael ile ilgilidir ve ailenin tüm acıları tazelenir. Yakup ve Şemsa onları yalnız bırakmak istemeyen torunları Nardin ile birlikte Mardin’e giderler. Bu seyahat hepsinin kişisel yolculuklarının da başlangıcı olacaktır.
(EMK)