Nisan 2012’de Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde topluluk olarak ortaya çıkan bir fikir Ekim 2013’de Yaşam Alanı Derneği olarak hayat buldu. Gençler tarafından oluşturulan ve bireylerin yaşam alanlarında güçlenmeleri, yaşam alanlarını iyileştirmeleri temelinde kurulan dernek, bir süredir Ankara’da faaliyetlerini sürdürüyor.
21 Nisan Pazar günü Yaşam Alanı Derneği’nin Tayfa Kitapkafe’de gerçekleştirdiği “Yaşam Alanı ve Yaşam Alanlarımız” forumunda “yaşam alanı” kavramı birçok yönüyle ele alındı ve genelden özele bir sınıflandırmaya girişilerek daha iyi yaşam alanları için kavramın sınırları çizilmeye çalışıldı.
Aidiyet duygusu
“Yaşam Alanı Kavramı ve Yaşam Alanlarımız” forumu, yaşam alanı nedir, yaşam alanı neresidir sorularıyla açıldı. Yaşamın, başından beri alanlarıyla birlikte var olduğu, ancak yaşam alanı kavramının küreselleşmeyle yerelleşmenin önem kazanmasıyla keşfedilmiş bir kavram olduğu fikri öne sürüldü. Bu çerçevede forumda yaşam alanı kolektif mi, bireysel mi; özel alanı mı, kamusal alanı mı tanımlıyor; yaşam alanları verili midir, bireyin kendisinin belirlediği alanlar mıdır soruları ortaya çıktı. Kısıtlanan yaşam alanları ve bireyin ait olduğu yaşam alanının sınırları üzerine konuşuldu.
Yaşam alanlarında aitliğin neye göre belirlendiği, sığınmacıların, mültecilerin, turistlerin yaşam alanlarına aitliği, çocuklar ve zihinsel engellilerin ait oldukları yaşam alanlarında söz sahipliği üzerine tartışıldı ve bu sınırların ulusal-ulusüstü mevzuatlarla çizildiği, aitliğin vatandaşlık ve devlete aitlik üzerinden tanımlanmaması gerektiğinde uzlaşıldı.
Maddi, manevi bir unsur olarak yaşam alanı
Yaşam alanını kuran şey yaşam hakkı olarak ortaya çıkıyor ve bulunduğumuz çevre yaşama katılma oranında yaşam alanlaşıyor.
Yaşam alanı, maddi anlamında mekanı ya da habitatı belirtirken insanın ve çevresinin, dolayısıyla sosyal oluşun yaşam alanının manevi unsuru olarak ortaya çıktığı; bu anlamda yaşam alanının sınıflandırılabileceği konuşuldu. Bu haliyle yaşam alanı kavramı kapsayıcı bir “politik” sıfat altında simgesel, mekansal, sosyal, toplumsal olarak ayrımlara uğrayabiliyor.
Yaşam alanında haklar
Yaşam alanı tüm bu sınıflandırmalar altında ötekilerini de var ediyor (fiziksel şartlar, toplumsal şartlar vb.) bu durum yaşam alanına alınmayan, dışlanan, kesişen alanlarda gözden çıkarılan veya yoksayılan, genel tanımıyla dezavantajlı grupların dahil edilmesi gerekliliğini doğuruyor. Yaşam alanının kolektif bir kavram olarak düşünülmesi, yaşayan tüm bireyleri kapsayacak alanların ve gerekli katılım mekanizmalarının kurulması zorunluluğunu doğuruyor. Yaşam alanı bu sebeple temel hakları ve tüm insan haklarını kapsıyor. Özellikle kentsel dönüşümlerle müdahaleye uğrayan yaşam alanlarının varlığı, kent hakkı kavramının derinlemesine tartışılması ihtiyacını doğuruyor.
Yaşam alanında mücadele ve yaşam alanına müdahale
İletişim başta olmak üzere insanları birleştiren ve yaşam alanlarını kesiştiren ağların gelişmesi yaşam alanlarındaki mücadele ve müdahalelerin birbirini etkiler hale gelmelerine neden olmuştur. Bu da yaşam alanının kapsamının sorgulanmasına yol açıyor, yaşam alanına müdahale ve yaşam alanında mücadelenin sınırları forumda tartışılan önemli konulardan biri oldu.
“Yaşam alanı bireyin haklarını savunduğu ve yaşam alanını düzenleyen mekanizmalara müdahale edebileceği alandır. Dolayısıyla yaşam alanı aynı zamanda bireyin mücadele alanını da oluşturmaktadır. Ancak bireyin mücadelesi yaşam alanından yayılır, kaynaklanır ya da dolayımlanır.”
İç içe geçmiş yaşam alanları birbirini etkilediği için birey diğer yaşam alanlarına yönelik kendi alanından mücadeleler geliştirebilir. Ayrıca mücadelenin insanların “kapatıldıkları” yerlerde, verilen veya seçmek zorunda kalınan yaşam alanlarından doğduğu da forumda tartışılan konulardan olmuştur.
Sonuç olarak 21 Nisan’da gerçekleştirilen “Yaşam Alanı ve Yaşam Alanlarımız” forumu “yaşam alanı”nın birçok yönüyle ele alındığı ve yeni sorulara yol açan bir toplantı oldu. Bu toplantı forumların devamlılığı içerisinde bir sonraki forumun konusunu da Kent Hakkı olarak belirledi.
İkinci forum 08 Mayıs 2013 Çarşamba günü saat 17:30’da Tayfa Kitapkafe’de olacak.
Katkı sunanlar: Zeynep Uyanık, Simge Karaduman, Tuğçe Atak, Cemile Asker, Murat Karacan, Sercan Zorbozan, Ozan Dizman, Taha Onur Selimoğlu, Aykut Kaya, Mehmet Atakan Foça, Mehmet Can Çağlayan, Duygu Uç, Ersin Şenel.