Eşit Haklar İçin İzleme Derneği, Hak İnisiyatifi, İnsan Hakları Derneği, İnsan Hakları Gündemi Derneği, Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi, Yurttaşlık Derneği 10 hak savunucusunun 5 Temmuz Çarşamba günü Büyükada'da gözaltına alınması süreciyle ilgili ortak açıklama yaptı.
Açıklamada toplantının amacı, katılım profili ve içerik anlatılıyor ve toplantının “tamamen yasal ve meşru olduğunun” altı çiziliyor.
Gözaltına alınanlar: İdil Eser (Uluslararası Af Örgütü Türkiye Direktörü), İlknur Üstün (Kadın Koalisyonu), Nalan Erkem (Yurttaşlık Derneği), Özlem Dalkıran (Yurttaşlık Derneği), Günal Kurşun (İnsan Hakları Gündemi Derneği), Veli Acu (İnsan Hakları Gündemi Derneği), Nejat Taştan (Eşit Haklar İzleme Derneği), Şeyhmuz Özbekli (Hak İnisiyatifi), Ali Gharavi (İsveç vatandaşı insan hakları eğitimcisi), Peter Steudtner (Almanya vatandaşı insan hakları eğitimcisi).
“Hak savunuculuğu çalışmaları için bir araya gelmişlerdi”
Ortak açıklama yaşananları şöyle özetleniyor:
“Çeşitli insan hakları kuruluşlarından temsilciler, zorlu koşullar altında yürüttükleri insan hakları savunuculuğu çalışmalarını daha güvenilir, sağlıklı, güvenli ve etkin hale getirmek için bilgi ve tecrübe alışverişinde bulunmak üzere 2 Temmuz 2017’de beş günlük bir çalışma için İstanbul Büyükada’da bir araya geldi.
“5 Temmuz Çarşamba günü, sabah saat 10.00 sularında bir ihbar olduğu iddiasıyla polis tarafından baskın yapıldı, çalışmaya katılan insan hakları savunucuları gözaltına alındı.”
TIKLAYIN - BÜYÜKADA'DA GÖZALTINA ALINAN HAK SAVUNUCULARI KİMDİR
"Yakınlarına ve avukatlarına haber veremediler" |
Gözaltı sürecinde yaşananlar da şöyle özetlendi: * Baskın sırasında el konulan bilgisayar, cep telefonları ve çeşitli bilişim cihazının el konulduğu sıradaki mevcut içeriklerini (imajlarını) tespit etmeye yönelik hiçbir işlem yapılmadı. * Polis, insan hakları savunucularının gözaltına alındığına dair kimseye bilgi vermedi, yakınlarına veya avukatlarına haber vermelerine de izin vermedi. * Gözaltına alındıkları, 5 Temmuz akşam saatlerinde şans eseri ortaya çıktı. Gözaltı tutanağında gözaltına alınma saati 14:30 olarak gözüküyor. * Gece yarısına doğru, gözaltına alınanlardan sekizinin Anadolu yakasındaki farklı karakollara ikişerli gruplar halinde dağıtıldığı söylendi, ancak tam olarak nerede tutuldukları açıklanmadı. * Gözaltına alındıktan yaklaşık 30 saat sonra, 6 Temmuz Perşembe günü 14:30 sularında, yakınlarına haber vermeleri için nihayet izin verildi. * Büyükada'da tutulmaya devam edilen iki insan hakları savunucusu dışında, diğer arkadaşlarımızın hangi karakollarda tutuldukları, hangi isnatla gözaltına alındıkları ve dosya üzerinde kısıtlama kararı bulunduğu ancak o saatten sonra öğrenilebildi. * Kısıtlılık kararı sebebiyle, avukatlar, isnat edilen suçlama hakkında karakollarda şifahi ve yazılı bir bilgi alamadılar, ziyaretleri için hazırlanan tutanaklarda "terör" ibaresinin yazıldığını tespit edebildiler. * Gözaltı süresi, yedi gün olarak tespit edildi ve bu süre resmi kayıtlara göre 5 Temmuz saat 14:30'dan itibaren işlemeye başladı. (Gözaltı süresi bugün yedi gün daha uzatıldı.) * Halen soruşturma dosyasının üzerinde gizlilik (kısıtlılık) kararı bulunuyor. Dolayısıyla, insan hakları savunucularının, gözaltına alınmalarına gerekçe olacak hangi kanıtlarla, ne tür bir suç isnadıyla gözaltına alındıkları belli değil. |
“Gizlilik var ama medyada karalama kampanyası yürütülüyor”
Açıklamada, dosyada gizlilik kararı bulunmasına rağmen, “sosyal medya ve merkez medyada, gözaltına alınanlara karşı masumiyet karinesi ve gizlilik kararı apaçık ihlal edilerek ve iftira suçu işlenerek fütursuzca bir karalama kampanyası yürütüldüğü” belirtildi.
“Birtakım medya organları, yıllardır tüm çalışmaları meşru ve aleni olan, yasal kurumlar çerçevesinde faaliyetler yürüten insan hakları savunucularının, ‘casusluk’ yaparak hükümete karşı bir komplo kurmak amacıyla gizli olarak toplandıklarına dair yalan ve temelsiz ithamları gözaltına alındıkları günden itibaren her gün ısrarla sürdürüyor.”
“Eğitimci Gharavi Başbakanlığın finanse ettiği toplantıda da yer almıştı”
Medyada çeşitli ithamlarla yer alan hak savunucuları İsveç vatandaşı Ali Gharavi ve Almanya vatandaşı Peter Steudtner ile ilgili de şu açıklama yapıldı:
“Kolaylaştırıcılık görevi için, Yurttaşlık Derneği’nin 2000-2004 yılları arasında yürüttüğü İnsan Hakları Mücadelesinde Yeni Taktikler Projesi’nden beri tanıdığı ve kolaylaştırıcılığından yararlandığı, ve bunlara ek olarak zaman planlamasını bizim hazırlıklarımıza göre değiştirebilecek olan Ali Gharavi ve bilhassa zor zamanlarda stresle baş etme konusunda derin tecrübeye sahip Peter Steudtner ile çalışılmasına karar verildi.
“Ali Gharavi, 2004’te Center for Victims of Torture ve hYd (Yurttaşlık Derneği’nin) işbirliğinde Ankara’da gerçekleştirilen ve Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık Tanıtım Fonu’nun da 300 bin USD tutarında eş-finansman desteği sağladığı İnsan Hakları Mücadelesinde Yeni Taktikler Uluslararası Sempozyumu’nu düzenleyen çekirdek ekibin Bilişim Teknolojileri (IT) uzmanlığını da yapmıştı.
“Şiddetsizlik, yasalara riayet etmek”
Steudtner’la ilgili açıklamada şu bilgi yer aldı:
“Bütüncül yaklaşım çerçevesinde birbiriyle ilişkili farklı konular içeren ve bir kısmı da eğiticilerin eğitimine ayrılan 5 günlük kapasite geliştirme çalışmasının gerektirdiği üzere, programa eş kolaylaştırıcı olarak Peter Steudtner’in katılması kararlaştırıldı.
“Steudtner, bilhassa şiddetsizlik ve insan hakları savunucularının ve faaliyetlerinin esenliği alanında Filistin, Angola ve Mozambik’ten hak örgütleriyle çalışmalar yürütmüş, Ali Gharavi ile birlikte insan hakları savunucularına destek veren sivil inisiyatifin içinde yer alıyor.
“Kolaylaştırıcılık desteği verdikleri her türlü çalışmada, aşağıdaki etik ilkelere bağlı olarak çalışır ve katılımcıların da aynı ilkelere bağlı kalmasını beklerler: İnsan haklarına saygı; şiddetsizlik (non-violence); zarar vermemek (Do No Harm); çalışmalarında kolaylaştırıcılık rolü üstlendikleri insan hakları savunucularının ve örgütlerinin herhangi bir biçimde örgütsel yapıları veya çalışma gündemlerine yön vermemek ve müdahalede bulunmamak ve kolaylaştırıcılık desteği sunulan kurumların ve etkinliklerin, faaliyetin gerçekleştirildiği ülkenin yasalarına riayet etmek.”
"Tüm dünyada olduğu gibi, Türkiye'de de yapılıyor" |
Büyükada’daki toplantının süreci ve gerekçesi şöyle açıklandı: “İnsan Hakları Derneği, İnsan Hakları Gündemi Derneği, Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi ve Yurttaşlık Derneğinin kurucusu ve üyesi olduğu İnsan Hakları Ortak Platformu’nun (İHOP) 7-9 Nisan 2017 tarihinde Antalya’da düzenlediği olağan, yıllık paylaşma ve planlama toplantısında, insan hakları savunucularının güçlendirilmesine yönelik olarak bir dizi eğitim seminerinin gerçekleştirilmesi kararlaştırılmıştı. “Bu çalışmanın hazırlıkları, İHOP toplantısının ardından iki hafta sonra başlatıldı. Faaliyet, katılımcıları davetle belirlenen bir toplantıda uyulması gerekli kanun ve mevzuata tamamen uygun bir şekilde gerçekleştirildi.” Neden Büyükada’da yapıldı?“Faaliyetin gerçekleştirileceği yer seçiminde hem maliyet, hem ulaşım kolaylığı hem de programın içeriğine uygun olarak stresten ve trafikten uzak olması değerlendirildi. Bolu, İstanbul merkezi ve Şile gibi çok sayıda seçeneğin arasından katılımcıların da talebiyle Büyükada seçildi. “Toplantı organizasyonunun Büyükada'da yapılmasının yukarıdakilerden başkaca özel hiçbir nedeni olmadığı gibi, Büyükada’da toplantı yapmakta herhangi bir sakınca olacağı düşünülmedi. İletişim ve bilişim güvenliği“İnsan hakları savunusunu güçlendirmeye yönelik çalışma ve yayınlar, tüm dünyada olduğu gibi, Türkiye’de de yapılıyor. Bu minvalde İHOP, İHOP’un kurucusu ve üyesi olan kurumların, hak temelli çalışan sayısız kuruluşun birçok çalışması bulunuyor. “İnsan hakları savunucularının çalışma, iletişim ve bilişim güvenliği alanında kapasitelerinin arttırılması son dönemlerde sadece Türkiye’de değil, dünyada da çok yaygın.” “Her sektörde önem kazanıyor”“Günümüzdeki hızlı ve yoğun iletişim çağında, bu ihtiyaç sadece insan hakları alanına mahsus olmayıp, hemen her sektörde çalışmalarını titizlik ve güvenilirlikle ve güven içerisinde yürütmeye özen gösteren tüm kişi ve kuruluşlar bakımından giderek önem kazanıyor. “Bu bağlamda, insan hakları savunucuları, bağlı bulundukları ilkelere hassasiyetle sadakati gereği, gerçek dışı ve manipülatif bilgi ve haberler konusunda tedbirli olmak, çalışmalarını sağlıklı, güvenilir ve etkin şekilde sürdürmek konusunda yetkinliklerini arttırmaya önem veriyor.” “Hassa bilgileri koruma sorumluluğu”“İnsan hakları kurumları da çalıştıkları ve haklarını savundukları kişilerle ilgili (mültecilerden şiddete uğramış kadınlara, istismar edilmiş çocuklardan işkence mağdurlarına) şahsi, hassas bilgileri özenle koruma mesuliyetini de taşıyorlar. Bu durum onların dijital dünyanın tehdit ve risklere karşı tedbirli davranmasını gerektiriyor. “İnsan hakları alanında faal kişi ve kurumlar, çalışmalarının bütüncül manada güvenilirliğini ve güvenliğini sağlamaya yönelik olarak, muhtelif eğitim ve kapasite geliştirme çalışmaları da yürütüyor.” “Hükümet de Kişisel Verilerin Korunması’nı kabul etti”“Sözkonusu atölye çalışması da, bu minvalde düzenlenen birçok çalışma ve yayın gibi, zorlaşan şartlar karşısında insan hakları savunusunun salimen sürdürülebilmesini, hak savunucuları ve savunulan kişilerin güvenliğini koruyarak desteklemeyi öngörüyordu. “Kaldı ki, hükümet de günümüz teknolojisinin dijital güvenlik ve veri güvenliği konusunda karşımıza çıkarabileceği risklere yönelik tedbir almak amacıyla Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Tasarısını TBMM’ye sundu ve tasarı kanunlaştı.” |
(AS)