Aralarında Ahmet Altan, Mehmet Altan ve Nazlı Ilıcak'ın da olduğu 6'sı tutuklu 7 sanıklı 15 Temmuz darbe girişimi medya davasının beşinci duruşmasının dördüncü oturuma bugün (15 Şubat) Silivri’de görüldü.
T24’ün haberinde göre duruşmada sanık avukatları, savcının esas hakkındaki mütalaasına ilişkin olarak savunmalarını yaptı. Davada yarın (16 Şubat) kararın açıklanması bekleniyor.
Bal: Ceza yargılaması “büyüklere masallar” olmuş
Oturuma, sanıklardan eski Polis Akademisi öğretim görevlisi Şükrü Tuğrul Özşengül'ün avukatı Mustafa Bal'ın savcının esas hakkındaki mütalaasına karşı savunmasıyla başladı.
Duruşmanın başladığı günden bu yana "delillerin toplanamadığını" belirten Bal, "Bu dava çökmüş, yerle yeksan olmuştur" dedi. Mahkeme Başkanı'nın "Toparlayın" uyarısı üzerine Bal, "Sayenizde ceza yargılamasının 'büyüklere masallar' olduğunu öğrendik. Kendimi bir oyunun figüranı gibi hissediyorum. Adaletin bir cinayeti hâline gelirse bu dava, bu cinayetin faillerinden biri siz olacaksınız" diye konuştu.
Bal, sözlerini şöyle noktaladı:
"Anlaşılıyor, devam ettirmeyeceksiniz. Bağımsızlık, tarafsızlık gibi kavramlar yargı için kolay üretilmedi. Bu yargılamalar, sanığın nefesini kesmeye matuf. Müvekkilimin tahliyesini ve beraatına karar verilmesini talep ediyorum."
Cinmen: AYM'ye uymayarak görevi kötüye kullanıyorsunuz
Bal'ın ardından Ahmet ve Mehmet Altan’ın kardeşlerin avukatı Ergin Cinmen, dün (14 Şubat 2018) yarım kalan savunmasına devam etti.
Davayı uluslararası kamuoyunun da takip ettiğini vurgulayan Cinmen, Anayasa Mahkemesi (AYM) Genel Kurulu'nun, müvekkili Mehmet Altan hakkında verdiği "tahliye" kararını hatırlattı.
“’AYM'nin kararı bizi ilgilendirmez' demeyin. Dilerim, sayın heyetiniz AYM'nin kararına uymama tavrınızı son kararınızda değiştirirsiniz" diyen Ergin, "AYM aslında bizim savunmamızı yapıyor, bu davanın kararını veriyor. Mahkemeniz oy çokluğuyla hukuki bir kaos yaratmıştır" ifadesini kullandı.
"AYM siyasinin en tepeleri tarafından alaşağı edildi"
Söz konusu "hak ihlali" kararına eski Adalet Bakanı ve Hâkim ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) Başkanı, Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ ile Başbakan Binali Yıldırım'ın gösterdiği tepkileri hatırlattı.
Cinmen, AYM'nin siyasetin en tepeleri tarafından alaşağı edildiğini belirtti. Bunun üzerine Mahkeme Başkanı, Ergin Cinmen'i "Konunun dışına çıkıyorsunuz, toparlayın" diye uyardı. Cinmen ise, müvekkillerinin üç kez ağırlaştırılmış müebbetle yargılandığını anımsatarak şöyle devam etti:
"Bu bile konu dışıysa çıkıp gidelim buradan. Ceza hukukunun değerli isimlerinden İzzet Özgenç, Prof. Adem Sözüer, Prof. İbrahim Kaboğlu, YARSAV Başkanı Murat Aydın, AYM kararına mahkemenizin uymamasını eleştiren ve doğurduğu sonuçlar hakkında uyaran açıklamalar yaptılar. Yargıtay Onursal Başkanı Sami Selçuk, ‘Burada hukuka aykırılık aşıldı, suç işleniyor’dedi. Mahkemeniz, AYM kararının gereğini yapmazken 'Bu karara uyarsak mahkumiyet kararı verilemez' görüşüyle ihsas-ı rey durumu doğacağını belirtti."
AYM kararının uygulanmaması durumunda "görevi kötüye kullanmak" suçunun doğacağını belirten Cinmen, Hâkimler ve Savcılar Kurulu'nun (HSK) meslekten çıkarma cezasını da söz konusu edebileceğini belirtti. Cinmen, "Nitekim bugün de birçok hâkim ve savcı ya tutuklu, ya hükümlü ya da firaridir. Mahkemeniz ya hukuka ya da hukuksuzluğa imza atacaktır" ifadesini kullandı.
Daha sonra eski Zaman Gazetesi Marka Pazarlama Müdürü Yakup Şimşek'in avukatı söz aldı. Yakup Şimşek'in avukatı, müvekkilinin dava konusu olan Zaman'ın 2015 güz dönemi reklamını çeken kişi olmadığını savundu. Reklam filminin bir "tehlike suçu" olarak değerlendirilemeyeceğini vurguladı ve filmin davanın tutuksuz olarak yargılanan sanığı Tibet Murat Sanlıman'ın şirketi tarafından çekildiğini iddia etti.
Duruşmada 'Tanrı'nın kanunları' gerginliği
Tutuklu yargılanan Fevzi Yazıcı'nın avukatı Sevgi Taş, savcının esas hakkındaki mütalaasına karşı yaptığı savunmada "İddianamede hukuken olamayacak şeyleri tecrübe ediyoruz" dedi.
Temel hak ve hürriyetlerin idari kararlarla konjontüre göre kısıtlanamayacağını belirten Taş, "Müvekkilim gibi, onun çalıştığı kurumun terör örgütü olduğunu ne bugünkü iktidar biliyordu, ne o günkü iktidar. Müvekkilimin çalıştığı kurum, o zaman sadece 'cemaate yakın kurum' idi" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı kast ederek "Bu kadar kudret sahibi bir insanın 'hata yaptık, aldatıldık' deme imkanı varsa, benim müvekkilimin de 'bu kurum terör örgütüymüş, hata yaptım' deme hakkı olmalı. Bu hakkı kullanmasına yardımcı olmalısınız" görüşünü dile getirdi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcı vekilinin, Fevzi Yazıcı tutukluyken tekrar gözaltına alındıktan sonra müvekkiline "Konuştuklarımıza avukatına da söyleme" dediğini belirten Taş, "Hezeyan içindeyim" dedi.
Avukat Sevgi Taş, Fethullah Gülen'den bahsettiği sırada Mahkeme Başkanı ile tartışma yaşadı. Taş, "Fethullah Gülen denen zat" dediği sırada başkan müdahale ederek "Fethullah Gülen'e 'zat' mı dediniz siz?" sorusunu yöneltti. Taş'ın "Küçümsemek için dedim onu" demesi üzerine başkan, "Terörist başı' diyoruz biz" karşılığını verdi. Avukat Taş da, "Daha ağır bir ifade kullanabilirdim, kullanıyorum da, şu anda öyle dedim. Böyle müdahale ediyorsunuz, bütünlüğü bozuyor" ifadesini kullandı.
Avukat Taş, savunmasını sonlandırırken "Yaptığınız bu yargılamalar hem devletin, hem Tanrı'nın yasalarına aykırı. Devletin yasalarına aykırılık uzun zamanda uzun zamanda sonuç doğurmayabilir, ama Tanrı'nın yasalarına aykırılık öyle değil..." derken başkan "Anayasaya aykırı şeyler söylemeyin. Kimi tehdit ediyorsunuz" sözleriyle müdahale etti.
Avukat Taş, "Vicdani kanaatten söz ediyorum" deyince başkan "Ne demek istediğimi anladınız değil mi? Böyle devam edecekseniz savcının esas hakkındaki mütalaasına karşı savunmanızı yapmış sayarak kapatacağım mikrofonunuzu" karşılığını verdi. Avukat Taş, başkana "gayet iyi anladığını" belirterek müvekkilinin mal varlığına konulan tedbirin kaldırılmasını, tahliye ve beraat kararını verilmesini talep etti.
Ne olmuştu?
15 Temmuz darbe girişiminin ardından "Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması"nın (FETÖ/PDY) medya oluşumuyla ilgili yürütülen soruşturma kapsamında çok sayıda gazeteci gözaltına alındı, bir kısmı tutuklandı.
17 kişi hakkında başlayan yargılama dosyaların tefrik edilmesinin ardından yedi isimle devam ediyor. Davada Nazlı Ilıcak, Şükrü Tuğrul Özşengül, Yakup Şimşek ve Fevzi Yazıcı tutuklu, Tibet Murat Sanlıman tutuksuz olarak yargılanıyor.
Ahmet Altan hakkında kapatılan Taraf gazetesinin Genel Yayın Yönetmenliğini yaptığı dönemde çıkan bazı haberler, üç köşe yazısı, 14 Temmuz tarihinde katıldığı bir televizyon programında yaptığı yorumlar, HTS kayıtları ve tanık ifadeleri gerekçe gösterilirken, Mehmet Altan hakkında ise iki köşe yazısı, Ahmet Altan ve Nazlı Ilıcak’la 14 Temmuz’da katıldığı televizyon programı, tanık ifadeleri, HTS kayıtları ve evinde bulunan altı adet 1 dolar delil olarak sunuluyor.
İddianamede istenen cezalarAltanlar ile Ilıcak için “örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme" suçlamasıyla ayrıca 7,5 yıldan 15'er yıla kadar hapis; Sanlıman için “örgüte yardım”dan 7 buçuk yıldan 15 yıla kadar hapis; geri kalan sanıklar içinse “darbeye teşebbüs”ten üç kez ağırlaştırılmış müebbet hapis istendi. |
Dava, gazetecilerin 15 Temmuz darbe girişimine “iştirak etmekle” suçlandıkları ilk dava olma niteliğini taşıyor. (EA)