Türkiye'yle Ankara'da aylarca süren görüşmelerin ardından Scholz hükümeti, sığınma talepleri kabul edilmeyen çok sayıda Türkiye Cumhuriyeti yurttaşını geri göndermeye başladı.
Frankfurter Allgemeine Zeitung (FAZ) gazetesinin Almanya hükümet kaynaklarından edindiği bilgiye göre, toplam 200 Türkiye yurttaşı değişik havalimanlarından kalkan uçaklarla Türkiye'ye yollandı. FAZ, bunun Türkiye'den gelen sığınmacıların sınır dışı edilmelerine yönelik geniş çaplı bir operasyonun başlangıcı olduğunu yazdı.
Erdoğan ve Scholz anlaştı
Mona Jaeger ve Friederike Böge imzasıyla yayımlanan haberde, Türkiye'nin görüşmelerde Almanya'ya her hafta sayısı 500'e varan yurttaşını geri almayı önerdiği belirtiliyor. Bu çerçevede süren hazırlıklarda Türkiye'nin charter uçuşlarla gerçekleştirilecek sınır dışı işlemlerini reddetmekle birlikte gelecekte “özel uçuş” olarak adlandırılması halinde bunları kabul eğiliminde olduğu anlaşılıyor. Bu kapsamda Almanya'dan sınır dışı edilmesi gereken 13 bin 500 Türkiye yurttaşı bulunduğu belirtildi.
Almanya ve diğer NATO üyeleri açısından taşıdığı büyük jeopolitik önem dolayısıyla Türkiye'ye sığınmacı iadesinin çapraşıklığına rağmen geçtiğimiz yıl Türkiye'den gelen sığınmacı sayısındaki artış üzerine Sosyal Demokrat (SPD) Başbakan Olaf Scholz konuyla bizzat ilgilenmeye başladı ve Ekim 2023'te "sonunda kitlesel sınırdışılara girişmemiz gerekecek" dedi.
Gidişat, Erdoğan'ın kasımdaki ziyareti sırasında bir atılım gerçekleştiğini, FAZ'ın Berlin muhabirlerinin derlediği bilgilere göre o zamandan bu yana Türkiye'nin işbirliğine daha da yatkınlaştığını gösteriyor.
Sığınma başvurularının yalnızca
yüzde 13'ü kabul edildi
Geçtiğimiz yıl Türkiye'den Almanya'ya sığınma başvurusu sayısında bir önceki yıla göre yüzde 150'den çok artış yaşandı. Menşe ülke olarak Türkiye, Suriye'den sonra ikinci sıraya yükseldi. Bu yıl ise Türkiye artık menşe ülke olarak Afganistan'ın ardından üçüncü sırada. Göçün önemli bir nedeni, resmi enflasyonun oranının yüzde 80'i aşkın olduğu kötü ekonomik durumdu. Sığınma başvurularının yalnızca yüzde 13'ü onaylandı. Bu, sığınma başvurusu kabul edilen Türkiyelilerin Suriyelilere veya Afganistanlılara oranla çok daha düşük olduğu anlamına geliyor.
İade edileceklerin büyük çoğunluğu Kürtler
2023'ün ikinci yarısında özellikle Erdoğan'ın yeniden Cumhurbaşkanı seçilmesi ve bu durumun muhalifler arasında umut kırıklığı yaratmasıyla bağlantılı olarak sığınma başvurusu sayısında keskin bir artış yaşandı. Ağır devlet baskısının süre gitmesinin yanı sıra, 6 Şubat depremleri de önemli bir göç nedeniydi. Kısa süreli vize verilen 10 bin depremzedenin bir kısmı Almanya'ya sığındı. Sırbistan'a vizesiz girebilen Türkiye yurttaşlarının Almanya'ya Macaristan sınırını geçerek girebilmeleri de göçü kolaylaştırdı.
FAZ'ın haberinde "Türkiye'den artan sığınma taleplerinin öncelikle bir Kürt olgusu" olduğuna dikkat çekiliyor: "Geçtiğimiz yıl başvuranların yüzde 84'ünün Kürt olduğu söylendi. Yoksulluk, siyasal baskı ve devlete yabancılaşma güneydoğuda Kürtlerin yaşadığı bölgelerde özellikle şiddetli."
Uçuşlarda da anlaşma
FAZ'ın haberine göre sığınma başvurularının kabul oranlarının düşüklüğü nedeniyle Almanya'yı terk etmek zorunda kalan Türkiye yurttaşlarının sayısı da hızla yükseldi. 2023 sonu itibarıyla 13 bin 500'ü aşkın Türkiyeli için geçerli olan bu duruma karşın aynı yıl yalnızca 871 kişi sınır dışı edildi. Ülkeyi terk etmesi gereken 10 bini aşkın kişi ülkede Almanya makamlarının "erteleme izni" (Duldung) ile ikamet ediyordu. Bunların dörtte birinin ülkeden ayrılamama nedeni seyahat belgelerinin eksikliğiydi. FAZ bu durumun "Türkiye konsolosluklarının iadeler konusunda işbirliğine isteksizliği hakkında çok şey söyl[ediğini]" yazdı.
Son dönemde bu durumun tam tersine döndüğü söyleniyor. Bir süre önce Almanya, ülkeyi terk etmesi gereken 200 Türkiye yurttaşının listesini gönderir göndermez Türkiye olumlu yanıt verdi: "Evet, bu insanları geri alacağız." dedi. Bu liste daha sonra Türkiye Berlin Başkonsolosluğuyla işbirliği halinde Almanya göç yetkililerince işleme alındı.
İade durumunda pasaportların geçerlik süresi dolduğu ve yeni pasaport çıkarılması gerektiğinde konsolosluklar ve göç yetkililerinin birlikte çalışması her zaman bir sıkıntı kaynağı oluyor. Menşe ülke isterse bu noktada sınır dışı etme işlemlerini önemli ölçüde geciktirebiliyor. FAZ "Türkiye'nin artık farklı olduğunu" yazıyor: "Berlin'den gelen haberlere göre artık Başkonsolosluk Almanya yetkililerine işbirliğinin 'tamamen sorunsuz' yürütüleceğine dair güvence verdi."
Sınır dışı konusunda işbirliğini kolaylaştırmak açısından Türkiye makamlarının çalışmalarının standartlaştırılması zorunluluğu, sınır dışılar için yeni bir anlaşma veya sözleşme yapılmasını da gündeme getiriyor.
Charter yerine "özel uçuş"
Görüşmelerde bir başka sıkıntı kaynağı olan sınır dışı uçuşları konusunda da anlaşmaya varıldı. Büyük insan topluluklarının kalıcı olarak ülke dışına çıkarılmalarının yalnızca charter uçuşlarla sağlanabilmesine karşın Türkiye son zamanlara kadar, "imajının zedelenmesi kaygısıyla bu tür charter uçuşlara izin vermiyor ve Suriye ve Afganistan gibi diğer menşe ülkelerle aynı başlık altında anılmak istemiyordu." Türkiye'de insanlar kendilerini bir menşe ülke olarak değil, küresel göçün istemsiz geçiş ve hedef ülkesi olarak görüyorlar. Bu hassasiyetler nedeniyle, daha önce sınır dışı etmeler yalnızca tarifeli seferlerle yapılabiliyordu ve bu da sınır dışı etme sayısını sınırlıyordu.
Türkiye hükümeti, Almanya'ya charter uçaklarla büyük grupların taşınması halinde sığınma başvurusunun bireysel olarak incelenmeyeceğinden kaygı duyduğunu resmen bildirdi. Almanya ise ister bir ister 500 kişi sınır dışı edilsin, sığınma hakkının her zaman kontrol edildiğine işaret ederek karşı çıkıyor. Aynı zamanda Almanya da işbirliği yapmak istiyor. Çözüm oldukça basit olabilir: Türkiye, resmi olarak “özel uçuş” olarak adlandırılması halinde gelecekte charter uçuşlarını kabul etmiş görünüyor.
Diğer menşe ülkelerin aksine, Almanya'daki Türkiyeli sığınmacıların memleketlerindeki akrabalarına yaptıkları para transferlerinin sınır dışı edilmelerinde pek bir rolü yok. Zaten pek çok Türkiyeli ailenin Almanya'da akrabaları var. Diğer ülkelerle imzalanan beceri anlaşmaları da Türkiye için cazip değil. Almanya ile bağlantılar o kadar yakın ki, doktorlar, hemşireler ve bilişim uzmanları, Türkiye'nin çıkarına olmasa da, Almanya'ya kendi başlarına gidiyorlar.
Her şey "yükselen bölgesel
güç imajı"nı korumak için
Ankara için daha ciddi olanı, ülkelerinin çekiciliğinin kendi yurttaşları tarafından sorgulanması, yükselen bölgesel bir güç olarak imajının zedelenmesi. Bu bakımdan resmen charter uçuştan değil, “özel uçuş”tan söz edilmesi Türkiye'ye verilmiş bir taviz. Bu, aynı zamanda Türk hükümetinin kısmen devlete ait olan havayolu şirketi Türk Hava Yolları'na erişimi olması nedeniyle de mümkün. Türkiye tarafının Almanya'ya, bu modelin uygulanması halinde haftada 500'e kadar varan sınır dışı işleminin mümkün olacağını söylediği anlaşılıyor.
"Türkiye'nin bu kadar işbirlikçilikten ne kazanacağı" sorusuna yanıt arayan FAZ "Resmen şaşırtıcı derecede az bir kazanç" sonucuna ulaşıyor.
"Ülke nitelikli işçi anlaşmasıyla ilgilenmiyor." diyen FAZ, Türkiye yetkililerinin görüşmelerde "uzun vadeli hedeflerinin Almanya için vize serbestisi olduğunu açıkça ortaya koydu[klarını]" yazdı. Kısa vadede Almanya yalnızca vize başvurularını daha hızlı işleme koymak için çaba gösterme vaadinde bulundu. Federal İçişleri Bakanlığı bu konuyu Türkiye Dışişleri Bakanlığı ile zaten görüşüyordu.
Türkiye zaten vize serbestisi güvencesini almıştı
Uzun bekleme süreleri ve çok sayıda başvurunun reddedilmesi, Türkiye'de halk arasında sürekli bir sorun. Sosyal medya, ticaret fuarına katılma fırsatını kaçıran iş adamları ve okullarına başlama günlerini kaçıran öğrencilerin, konserlerini iptal etmek zorunda kalan müzisyenler ve Almanya'da yaşayan kuzenlerinin düğününe katılamayan yurttaşların örnekleriyle dolup taşıyor. Uzun bekleme sürelerinin bir nedeni de Almanya'ya seyahate olan ilginin artması. 2021 ile 2022 arasında verilen vize sayısı iki kattan fazla artmıştı.
Türklerin hayal kırıklığını artıran şey, AB'nin 2016 'da mülteci anlaşması kapsamında ülkeye belirli koşullar altında vize serbestisini garanti etmesiydi. Ancak Türkiye, terör mevzuatı ve veri koruma reformları da dahil olmak üzere o dönemde belirlenen 72 kriterden bazılarını henüz karşılamadı. Türkiye'den sığınmacı sayısı yüksek olduğu sürece, şartları sağlasa bile ülkeye vize serbestisi verilip verilmeyeceği şüpheli. Şu anda vaat edilen daha hızlı prosedürler gerçek bir taviz değil. Çünkü uygun kişilerin vize alması Almanya'nın da çıkarına.
(AEK)