"Kürtçe TV'nin yayına başlaması, 'Alevi açılımı' ve Nazım Hikmet'in vatandaşlığa geri kabulü, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin ikili programının parçaları. Bunlardan biri içe dönük; yerel seçimlerde kendi dışında kalan kesimleri içermeye çalışıyor. Diğeriyse Avrupa Birliği'yle süren müzakere süreciyle ilgili."
Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Başkanı Yavuz Önen, iktidarın, önceki gün yapılan gözaltılarla bir kez daha genişleyen Ergenekon Soruşturmasını da muhaliflerine karşı hukuksuzca kullandığı görüşünde.
Önen'e göre, AKP planlı bir şekilde ilerliyor ve gündemi belirleyerek bir yandan yüzeysel de olsa demokratikleşme çabaları gösterirken diğer yandan da görünürdeki muhaliflerini baskı altında tutuyor.
Aktivistler, soruşturmanın başından bu yana Susurluk, faili meçhul cinayetler ve Kürt sorunu bağlantılarının kurulması gerektiğini söylüyor.
"Açılımlar hesaplı"
"Açılımların dışa dönük amacının AB'yle yapılan görüşmelerde 'biz programı uyguluyoruz, demokratikleşme çabamız sürüyor, söylenenleri yerine getiriyoruz' mesajı vermek olduğunu" belirten TİHV Başkanı "AKP yaptığı açılımlarla son AB raporundaki sıkıntıları aşmaya çalıştığı mesajını vermeye çalışıyor" dedi ve ekledi:
"Her üç alanda da AKP'nin hesaplarını aşacak olumluluklar mümkün. Örneğin Kürtçe TV'yi bütünüyle olumsuzlamak, yalnızca AKP'nin işine yarar, demek doğru değil."
"Ergenekon muhalefeti sindirmek için kullanılıyor"
"Ergenekon soruşturması bir türlü bitmeyen, sanık profili belirsiz, zaman sınırı olmayan, hukuksuz bir davaya dönüştü ve daha ziyade siyasi bir araç haline getirildi."
Önen "AKP baskıcı ve totaliter bir politikadan yana. Ergenekon'u da kendi muhaliflerine yönelik operasyon için kullanıyor" dedi.(BÇ)