31 Mart yerel seçimlerinde Van Büyükşehir Belediyesi'ni yüzde 55,48 oy oranıyla DEM Parti adayı Abdullah Zeydan kazanmasına rağmen mazbatanın AKP adayı Abdulahat Arvas'a verilmesi, ailesi tarafından da tepki ile karşılandı.
Ailenin önde gelen isimlerinden Mehmet Sacit Arvas, sosyal medya hesabından paylaştığı videoda Abdulahat Arvas'a şu sözlerle tepki gösterdi:
"Kürtler buna sessiz kalsalar, Kürtlerin bütün yerlerine kayyım atayacaklar. Bu kadar aşağılık kumpasın içerisinde nasıl yer aldın? Senden utanıyorum. Millet iradesine sahip çıkmak mecburiyetinde. Bu kanın her damlası senin elindedir. Bu alçaklığa alet olmayacaktınız. Kürtlerin arasında nasıl dolaşacaksın? Ama sen dolaşırsın. Sende onur yok. Sende vicdan yok. Varsa yoksa para ve makam. Yazıklar olsun sana."
Abdülhamit Arvas'a tepki gösteren Mehmet Sacit Arvas, Said Nursi'nin talebelerinden olarak biliniyor. 28 Şubat sürecinde Türkiye'yi terk eden Sacit Arvas, uzun yıllardır ABD'de yaşıyor ve bir hapishanede bulunan müslümanlara imamlık yapıyor. Sacit Arvasi, Gülen cemaati lideri Fethullah Gülen'i öven sosyal medya mesajları ile de gündeme gelmişti.
Arvasi ailesi hakkında
Arvasi ailesi Kürt olmasına rağmen tarih boyunca muhafazakar ve Türk milliyetçisi bir çizgi izlemiştir. Van'ın Bahçesaray ilçesi Doğanyayla (Arvas) köyüne yerleşmişlerdir.
Ailenin önde gelen isimlerinden, toplumbilimci, yazar Seyyid Ahmet Arvasi, altı çocuklu bir ailenin ikinci erkek çocuğu olarak Doğubeyazıt’ta doğmuştur. Babası ünlü mutasavvıflardan Abdülhakim Arvasî olup, soylarını Muhammed peygambere (seyyid) dayandırmaktadırlar.
1958'de Gazi Eğitim Enstitüsü Pedagoji Bölümü'nden mezun oldu. Balıkesir, Bursa ve İstanbul Eğitim Enstitüleri’nde öğretmenlik yaptı. 1979 yılında Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel İdare Kurulu'na seçilmesine mütakiben emekli oldu. Bu görevi 12 Eylül 1980 ihtilaline kadar devam etti. 12 Eylül darbesinden sonra, MHP ve Ülkücü Kuruluşlar Davası'ndan yargılanıp bir müddet Mamak Cezaevi’nde kaldı.
Emekli olduğu yıl, Milliyetçi Hareket Partisi Olağan Kongresi'nde "Genel İdare Kurulu Üyesi" sıfatıyla aktif siyasete atıldı. Diğer yandan çeşitli gazete ve dergilerde yazdı. Her Gün gazetesinde, "Türk-İslam Ülküsü" başlığı ile günlük makaleleri yayımlandı. 12 Eylül 1980 darbesine kadar partideki görevini ve yazılarını sürdürdü. Darbenin ardından Mamak Cezaevi'ne hapsedildi. Burada işkencelere maruz kaldı ve ilk kalp krizini burada geçirdi. Tahliye olduktan sonra ülkücü gazete ve dergilerde yazdı. (Mİ)