*Beyrut'taki protestolardan. Fotoğraf: AA.
Uluslararası Af Örgütü, 8 Ağustos'ta düzenlenen ve ağırlıklı olarak barışçıl şekilde gerçekleştirilen protestolarda, kalabalıkların üzerine gelişigüzel biber gazı sıkıldığını, plastik mermilerin ve pompalı tüfeklerle sivri uçlu saçmaların ateşlendiğini gözlemledi.
"Travma üstüne korkunç şiddet"
Şiddete maruz kalanlardan, görgü tanıklarından ve doktorlardan tanıklıklar topladı ve güvenlik güçlerinin sorumsuzca ve hukuka aykırı biçimde güç kullandığını gösteren görüntüleri doğruladı.
Uluslararası Af Örgütü Orta Doğu Araştırma Direktörü Lynn Maalouf konuya ilişkin yaptığı açıklamada şunları söyledi:
"Lübnan'da hayatları mahvolan ve halen patlamanın fiziksel ve duygusal travmasını yaşayan binlerce kişi adalet istemek için sokaklara çıktı. Devlet güçleri ise protestoculara ateş açtı ve biber gazı sıktı.
"Devletin evsiz kalan ve patlamalardan etkilenen binlerce kişiye karşı en temel sorumluluklarının gereğini yerine getirmek yerine, halkına karşı saldırıya geçtiği görülüyor.
"Lübnan güvenlik güçleri çok sayıda kişinin ağır yaralanmasına yol açtı ve halihazırda birçok krizle mücadele eden Lübnan halkının güvenini zedeledi.
"Bu korkunç şiddetin tüm sorumluları kapsamlı bir soruşturmaya tabi tutulmalı ve cezai eylemleri nedeniyle hesap vermelidir."
Çeşitli yaralanmalara sebep oldular
Uluslararası Af Örgütü, baskıların artırıldığı 8 Ağustos'ta Beyrut merkezinde sokaklara çıkan altı protestocuyla görüşmeler gerçekleştirdi.
Bu kişilerin tümü, güvenlik güçlerinin ve askeri güçlerin doğrudan kalabalığın üzerine, göğüs hizasında ve yakın mesafeden plastik mermiler ve biber gazı kapsülleri ateşlediğini gördüklerini bildirdi. Protestocular ayrıca kimliği belirsiz bir kaynağın ateşlediği küçük plastik saçmalar nedeniyle yaralandıklarını ifade etti.
Doktorlar, en az altı kişinin gözünden yaralandığını bildirdi.
Yaralananların hepsi 18 ila 21 yaşları arasındaydı ve saçmalarla gözlerinden yaralanmışlardı.
Beyrut Amerikan Üniversitesi Göz Bölümü'ndeki sağlık ekibi, genç bir erkeğin gözünü ameliyatla tamamen almak zorunda kaldı; diğer kişiler ise görme yetilerini değişen derecelerde kaybetti.
Bir doktor Uluslararası Af Örgütü'ne şunları söyledi: "Patlamadan sonraki Salı günü ve protestolardan sonra Cumartesi günü olmak üzere altışar açık göz ameliyatı yaptık. İlk altı kişi cam parçalarıyla, diğer altı kişi ise saçmalarla yaralanmıştı."
Sağlık görevlilerinin bildirdiğine göre Amjad* plastik bir mermiyle boynundan vurulmuştu. Mermi damarına isabet ettiği için Rizk Hastanesi'ne getirilmeden önce çok kan kaybeden Amjad şunları aktardı:
"Riyad El Sulh Caddesi'ndeydik. Çevik kuvvet polisleri ve ordunun doğrudan protestocuların üzerine yakın mesafeden ateş açtığını gördüm. 12 metre kadar uzağımızdalardı.
"Sonra boynumdan kan aktığını hissettim. Parmaklarımla yaranın üzerine baskı yaptım ve yardım almak için Kızılhaç'a doğru yürüdüm. Sonra bayılmışım, oradaki insanlar bana yardım etti."
Kalabalıkların üzerine biber gazı kapsülleri
Güvenlik güçleri ve çevik kuvvet polisleri kalabalıkların üzerine gelişigüzel şekilde biber gazı kapsülleri sıkarak birçok kişinin ağır yaralanmasına sebep oldu.
Azariye bölgesinde yüzüne biber gazı kapsülü isabet eden Jad*'ın burnu kırıldı. Jad, Uluslararası Af Örgütü'ne şunları söyledi:
"Oradan ayrılmak üzere eşyalarımızı topladığımız sırada sağ gözümün üzerine biber gazı kapsülü isabet etti. Burnum kırıldı ve yüzüm tamamen şişti."
Faten* biber gazı kapsülüyle sağ omzundan vuruldu. Çevik kuvvet polislerinin kalabalığa saldırdığı esnada o da Azariye bölgesindeydi. Yaşadıklarını şu sözlerle anlattı:
"Çevik kuvvet polisleri yalnızca 10 metre uzağımızdaydı. Bir şeyle omzumdan vurulduğumu hissettim. Kolumu hissedemiyordum. Kolumu kaybettiğimi sandım, sonra da yere yığıldım. Doğrudan insanların üzerine göğüs hizasında ateş açıyorlardı."
Doktorlar hedef alındı
Protestolara katılan doktorlar, kısa sürede onlarca kişiye acil tıbbi müdahalede bulunulması gerektiğini fark ettiklerini söyledi.
İnsanların başları, yüzleri, boyunları, kolları, göğüsleri, sırtları, bacakları ve dalaklarından yaralandıklarını bildirdiler. Ayrıca, yaralılara yardım ettikleri sırada doktorlar da biber gazıyla hedef alındı.
Doktor Elie Saliba, Uluslararası Af Örgütü'ne, 8 Ağustos'ta Şehitler Meydanı'nda üç kez saldırıya uğradığını söyledi. Önce pompalı tüfeklerde sıkılan saçmalarla omzundan vurulmuş, sonrasında başına ve yüzüne çok sayıda saçma isabet etmiş, daha sonra da ordu mensupları tarafından dövülmüştü.
Dr. Saliba, saçmalarla vurulduktan sonra bir ordu mensubunun yanına giderek neden kalabalığın üzerine ateş açtıklarını sorduğunu belirtti.
Ordu mensubu ona, "Bu rejimi siz seçtiniz" demiş. Dr. Saliba ise "Ben bu çürümüş rejimin hiçbir liderini seçmedim" diye yanıtlamış ve bunun üzerine saldırıya uğramış.
Dr. Saliba, yaşadıklarını şöyle anlattı:
"'Çürümüş' lafını duyar duymaz beni şiddetle itti. Oradan gitmek için sırtımı döndüm. Bir asker, emrindeki muhafızla birlikte sırtıma vurdu ve yere düştüm.
"Üç kişi vücudumu tekmelemeye başladı. Eşimin bana doğru koştuğunu gördüm, ona da vuracaklar diye korktuğum için bir gayretle ayağa kalktım, koşarak eşimin yanına gittim, ona sarıldım ve birlikte oradan uzaklaştık. 'Çürümüş' dediğim için bana vurdular.
"Orduya veya herhangi birine hakaret etmemiştim."
Lynn Maalouf, "Patlamalardan sonra insanların hayatını kurtarmak için hiç durmadan çalışan doktorlar ve yardım görevlileri son derece sarsıcı bir hafta geçirdi. Şimdiyse yalnızca devlet şiddetinin sebep olduğu yaraları iyileştirmeye çalışmakla kalmıyor, bunun üzerine bir de vuruluyor ve dövülüyorlar. En temel insanlık ahlakı nerede?" dedi.
Uluslararası soruşturma çağrıları
4 Ağustos'ta Beyrut'un limanında meydana gelen şiddetli patlamada en az 220 kişi öldü, 7 bin kişinin ise yaralandığı tahmin ediliyor.
Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Aun, patlamaya depoda güvenli olmayan koşullarda saklanan 2 bin 750 tonluk amonyum nitratın sebep olduğunu açıkladı. Uluslararası Af Örgütü, patlamaya yönelik bağımsız bir soruşturma yürütülmesi için çağrıda bulundu.
Lynn Maalouf, sözlerini şöyle sonlandırdı: "Lübnan yetkilileri patlamaya yönelik uluslararası bir soruşturmayla iş birliği yapmalı ve mağdurlara hakikat, adalet ve onarım sağlanmasına odaklanmalıdır."
(PT)
*Kişilerin kimliğini korumak için takma isimler kullanılmıştır