Uluslararası Af Örgütü, Avrupa Birliği (AB) kurumları tarafından Dijital Hizmetler Yasası (DSA) üzerinde siyasi uzlaşmaya varılmasının internet denetimi tarihinde bir dönüm noktası olduğunu belirtti.
DSA, Meta’nın sahip olduğu Facebook ve Instagram ve Google’ın sahibi olduğu YouTube dahil büyük teknoloji şirketlerine ait platformlara, nefret savunuculuğu ve yanlış bilgi yaymak gibi sistemsel riskleri değerlendirme ve yönetme zorunluluğu getiren yeni kuralları içeriyor.
"Denetimsiz güce son veriliyor"
Yasa ile büyük teknoloji şirketleri ilk kez yıllık bağımsız denetim raporları sunmak zorunda olacak ve daha kapsamlı denetim ve hesap verebilirliği sağlamak adına düzenleyiciler ve sivil toplum dahil üçüncü taraf araştırmacıları, platformların verilerine ve algoritmik ‘kara kutuları’ hakkındaki bilgilere erişebilecek.
Uluslararası Af Örgütü Teknoloji Birimi Hukuk ve Politika Danışmanı Claudia Prettner konu hakkındaki açıklamasında, “Dijital Hizmetler Yasası üzerinde bugün varılan uzlaşma, internet denetimi açısından bir dönüm noktasıdır. Yasa, büyük teknoloji şirketlerinin denetimsiz gücüne etkin bir şekilde son vererek, bizi insan haklarımıza daha çok saygı gösteren bir çevrimiçi dünyaya yaklaştırıyor” dedi.
“Çok uzun bir süre boyunca en mahrem bilgilerimiz; özel hayatın gizliliği hakkımızı zayıflatmak, yanlış bilgileri çoğaltmak, ırkçılığı körüklemek ve hatta kendi inanç ve kanaatlerimizi etkilemek için silah haline getirildi. DSA nihayet AB vatandaşlarını müdahaleci veri toplamaya ve dini inanç, siyasi düşünce veya cinsel tercih gibi kişisel bilgilerimizi hiç beklemediğimiz ve istemediğimiz şekillerde kullanan reklamlara karşı koruyacak. DSA’nın daha ileri giderek özel hayatın gizliliği hakkı, veri koruma ve ayrımcılık yasağını gerçek anlamda savunmak için gözetime dayalı her türde müdahaleci reklam uygulamalarına son vermemesi kaçırılmış bir fırsattır” diyen Prettner sözlerini şöyle sonlandırdı:
“DSA’nın içi boş bir tehdide dönüşmemesi için güçlü bir şekilde uygulanması çok önemli. Ayrıca, dünya genelinde diğer yargı kararlarının bu adımı takip etmesi ve insanları büyük teknoloji şirketlerinin gözetime dayalı iş modellerinin sebep olduğu zararlara karşı korumak adına güçlü yasalar çıkarması da hayati önemde taşıyor.”
DSA, ihlallerle mücadele konusunda sistemli bir yaklaşım benimseyerek dijital çağda onur, özerklik ve gizlilik gibi temel insani değerlerin korunmasına yardımcı olacak. Yasa, büyük teknoloji şirketlerinin kârın yönlendirdiği, gözetime dayalı hakim iş modelini nihayet insan hakları risklerini azaltmak zorunda olan bir modele doğru revize etmesi yönünde bir ilk adım.
Uluslararası Af Örgütü, DSA’nın bundan böyle büyük platformlara, algoritma sistemlerinin, reklam modellerinin ve veri uygulamalarının sistemsel risklerde nasıl rol oynadığını değerlendirme ve hatalar tespit edildiğinde sistemlerini ve süreçlerini gerektiği gibi düzenleme zorunluluğu getirmesinden memnuniyet duyuyor.
DSA aynı zamanda insanların, içeriklerin haber akışında kendilerine nasıl sunulacağını seçme hakkı olmasını da sağlayacak. Buna göre, örneğin, etkileşimi en üst düzeye çıkarmaya ve sürdürmeye ayarlı algoritmik profilleme yerine, kronolojik düzende akış seçilebilecek.
Arka Plan
Dijital Hizmetler Yasası, Avrupa Komisyonu tarafından 15 Aralık 2020’de AB’deki dijital hizmetleri düzenleyen kuralları iyileştirmek için teklif edildi. Uluslararası Af Örgütü mevzuatın, insanların çevrimiçi insan haklarına yeterli koruma sağlaması için kampanya ve savunuculuk faaliyetleri yürüttü.
Müzakereler ve sivil toplumun aylarca sürdürdüğü savunuculuk ve kampanya faaliyetlerinin ardından Avrupa Parlamentosu, Fransa başkanlığındaki AB Konseyi ve Avrupa Komisyonu 23 Nisan 2022’de DSA üzerinde uzlaşmaya vardı.
Yasanın nihai metni henüz yayımlanmamış olsa da anlaşma, teknoloji şirketlerinin daha önce benzeri görülmemiş lobi çabalarına rağmen sivil toplumun savunduğu temel hükümleri içeriyor.
Uluslararası Af Örgütü ve Global Witness tarafından bu yıl yayımlanan bir ankette, Fransa ve Almanya’daki küçük işletme sahipleri, Facebook ve Google’ın egemen olduğu izlemeye dayalı reklam uygulamalarına alternatif istediklerini belirtti.
(EMK)