"İnfaz Kanunu ve Anayasada yasal zorunluluk olmadığı ve üniversitede istihdam edilmiş uzmanlar da CMK uyarınca resmi bilirkişi olarak kabul edildiği halde, üniversite raporları yeniden test edilmek üzere, adli tıp kurumuna gönderiliyor. Adli Tıp Kurumu uzmanları üniversitelerin 'bilimsel, akademik veya idari üstleri' değil. Bu uygulamaya derhal son verilmeli."
Türk Tabipleri Birliği (TTB), Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Adli Tıp Uzmanları Derneği (ATUD), Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) İstanbul Tabip Odası'nda düzenlenen toplantıda Adli Tıp Kurumu hakkında uyardılar.
Adli Tıp Kurumunun güvenirliği kalmadı
Adli Tıp Kurumu sorununun son günlerde tedavileri veya tahliyeleri yapılmayan hasta ve engelli tutuklu/hükümlüler ile sınırlı olmadığının söylendiği açıklamada "Türkiye'nin adli tıp alanındaki en büyük bilirkişilik kurumu Adli Tıp Kurumu bilirkişiliğin en öncelikli koşulu olan güvenilirliğini bütün toplum nezdinde kaybetti" deniyor.
Meslek örgütleri Devlet Denetleme Kurulu'nun yapacağı denetimin güvenilirliği için sürecin kendi katılımlarına açık olmasını talep ediyor ve Adli Tıp Kurumu'nun yapılanması için kimi önerilerde bulunuyor:
Yasal düzenleme: Adli Tıp Kurumu adil yargılanmanın önünde önemli bir engel ve idari/siyasal bir yapı olan adalet bakanlığının doğrudan yargılamaya müdahalesi sonucunu yaratıyor. Resmi bilirkişi "devlet bilirkişisi" anlamına gelir. Eğer yargılamanın devletten bağımsız ve "millet" adına yapıldığı iddia ediliyorsa, usul hukukunda "resmi bilirkişi" tanımına asla yer verilmemeli. Öncelikle bu tanım CMK 64/3. maddeden çıkarılmalı.
Bilimsel yeterlilik: Adli Tıp Kurumu raporlarının mahkemeler ve kamu makamlarının değerlendirmelerinde esas alınması "bilimsel bir yeterlilik" kıstasına dayanmıyor. Örneğin Yüksek Sağlık Şûrasında vücut bulan idari "mesleki ve kamusal" kanaat oluşturma fonksiyonu Adli Tıp Kurumu için doğru veya gerekli bulunmuyor. CMK 62. madde ve devamına mutlaka "Bilimsel Yeterlilik" kıstası konulmalı.
Özerklik: Kurumun mevcut yapısı ve atama düzeni, Adalet Bakanlığının doğrudan yargıya müdahalesine neden olduğu gibi iş yükünü kaldıramaz halde. Kurum bu haliyle reforma tabi tutulacaksa, öncelikle özerk olmalı. Kurumun bu nedenle Adalet Bakanlığı dışında örgütlenmesi gerek.
Üniversiteler: İhtisas kurulları tamamen kaldırılmalı ve bu kurulların yaptığı işler mahkemelerin en yakınındaki üniversite veya eğitim araştırma hastanelerindeki uzmanlardan olguya göre oluşturulacak bilirkişi kurullarına verilmeli.
Cezaevinde hak ihlalleri: Sağlık: Adalet Bakanı derhal bir tebliğ yayınlayıp, ciddi sağlık sorunları olan mahpusların Adli Tıp Kurumuna sevkini durdurmalı, üniversite hastaneleri tarafından verilmiş raporları esas almalı. (EZÖ)