Bilkent Üniversitesi'nde faaliyet gösteren Uluslararası Çocuk Merkezi (UÇM), İnsan Hakları Ortak Platformu (İHOP) ve Hollanda Büyükelçiliği'nin katkılarıyla sürdürmekte olduğu Çocuklar için Adalet: Bir Paradigma Değişikliğine Doğru Projesi'nin alt araştırma özetlerini dün (29 Eylül) Bilkent Üniversitesi'ndeki merkezinde sundu.
Aralarında Avukat Dilek Kumcu, Avukat Özen Kaya, Sosyal Hizmet Uzmanı Emrah Kırımsoy gibi isimlerin de bulunduğu hak savunucularının araştırmaları "Türkiye'de Çocuk Adalet Sisteminin Yönetimi" "Yaş Ayrımcılığına İlişkin Paradigmanın Değiştirilmesi" "Kanunla İhtilaf Halindeki Çocukların Durumu" başlıklarını taşıyor.
Çocuğun ailedeki "işlevi"
Sunu toplantısının açılışını yapan İHOP genel direktörü Feray Salman, adalet sisteminde hâlâ çocuğun "çocuk" olarak tanımlanamadığını ifade etti. "Türkiye'de Çocuk Adalet Sisteminin Yönetimi ve Yaş Ayrımcılığına İlişkin Paradigmanın Değiştirilmesi" başlıklı araştırmasının sunumunu yapan Duygu Öktem ise "Çocuklar yetişkinler tarafından tanımlandırılıyor, konumlandırılıyor, domine ediliyor, biçimlendiriliyor" dedi.
Öktem sunumunda, ailenin çocuğa kendi özgün varoluşsal koşullarından değil, çocuğun işlevselliği üzerinden değer biçtiğini belirterek, bu işlevin bazen çocuk sahibi olup toplum tarafından aile olarak kabul edilme isteğinden, bazen de çocuğun erken yaşta çalıştırılmasından ileri gelebileceğini ifade etti. Öktem, bu tip işlevsel bakış açılarının çocuğun kendini kişi olarak yapılandırmasının önüne geçtiğini de ekledi.
Çocuğun yüksek yararı gözetilmiyor
Dilek Kumcu ve Özen Kaya tarafından yürütülen ve çocukların ayrımcılığa maruz kalma durumlarını, yaşamlarının ve gelişimlerinin güvence altına alınması durumunu, çocukların yargılama süreçlerine katılımını değerlendirmeyi amaç edinen "Türkiye'de Çocuk Adalet Sisteminin Yönetimi" araştırmasından çıkan sonuçlar arasında ise şunlar yer alıyor:
* Çocuk ceza yargılamasında alınan kararlarda en temel olarak çocuğun yüksek yararı "öncelikle" gözetilmemektedir.
* Çocuk ceza adalet sisteminin iyi bir şekilde işleyebilmesi için, başta çocuklara dair ilk işlemlerin tamamının gerçekleştirildiği polis merkezleri ve jandarma (kolluk kuvvetleri) olmak üzere savcılık, mahkemeler içerisinde uzmanlaşmış birimler oluşturulması ve bu birimlerin işlerliklerinin sağlanması gerekmektedir.
* Mağdur çocukların dinlenmesi sırasında ses veya görüntü kaydı zorunlu olmasına karşın bir dosya dışında bir kayda rastlanmadı. Sesli görüntülü kaydın alınmaması ve alındığı dosyada ise çocuğun bir defa polis merkezinde, bir defa kayıt eşliğinde cumhuriyet savcılığında, iki defa da mahkemede dinlenilmesinden hareketle çocukların mağdur oldukları olayı birden fazla defa anlatmalarının önüne geçilmesi gerekir. Böylece suça konu olan fiil sebebiyle mağdur olan çocuğun ikincil mağduriyetini önleme yükümlülüğüne riayet edilmemektedir.
Yüksel Baykara Acar, Emrah Kırımsoy, Esin Koman ve Dilek Karagöz tarafından yapılan "Kanunla İhtilaf Halindeki Çocukları Durumu" araştırmasının sunumunda ise araştırmanın birebir çocuklarla görüşülerek yapıldığı hatırlatılarak, çocukların çocuk adalet sisteminde yaşadıklarına dair sonuçlar özetle şu şekilde belirtildi:
* Şiddet görüyorlar.
* Yaşadıkları şiddet karşısında kendilerini savunmaya çalışıyorlar.
* Şiddet yaşantılarından dolayı adalete olan inançları sarsılıyor.
* Süreç içerisinde hiç bilgilendirilmiyorlar ya da çok az bilgilendiriliyorlar.
* Ailelerine geç haber veriliyor ve onlarla görüşemiyorlar.
* Savcı ve hakimler onlara iyi davranmıyor.
Sunumda, araştırma sonuçları ele alındığında, en büyük sorunun ayrımcılık yapmama ilkesinin uygulanmasında yaşandığı ifade edildi. Kolluk gücünden başlayarak her süreçte ayrımcılık uygulamalarının gözlendiği belirtildi.
Özetleri sunulan araştırmalar, UÇM tarafından derlenip kitap haline getirilerek kamuoyuna sunulacak. (MAF/HK)