Avrupa Komisyonu, dün (14 Ekim) yayımladığı İlerleme Raporu'nda, Ergenekon Davası, 19 Ocak 2007'de işlenen gazeteci Hrant Dink cinayeti ve Nisan 2007'de işlenen Malatya Zirve Yayınevi katliamıyla ilgili davalar "soruşturmaların etkinliği açısından endişe yaratan yargılamalar" olarak yer alıyor.
Dink cinayetiyle ilgili Başbakanlık Teftiş Kurulu'nun Kasım 2008'de yayımladığı raporda güvenlik kuvvetlerinin sorumluluğuna işaret edildiğinin hatırlatıldığı İlerleme Raporu'nda, "Önemli davalar, soruşturmaların kalitesi bakımından endişeleri artırıyor. Üstüne üstlük, bir yandan polis ve jandarma arasında, diğer yandan da yargı arasındaki işbirliğinin geliştirilmesine ihtiyaç var" deniyor.
"Dink davalarının birleştirilmesi istendi, reddedildi"
Raporda, güvenlik kuvvetlerinin Dink'in yaşamının tehlike altında olduğunu gösterir güvenilir bilgilere sahip olmalarına rağmen önlem almada geri durdukları görüntüsü verdiklerine işaret edilen raporda, İstanbul, Samsun ve Trabzon'da yürütülen yargılamaların sürdüğü, ancak Dink Ailesi avukatlarının talep ettikleri gibi bir dava etrafında birleştirilmediklerini duyurdu.
12 Ekim'de 11. duruşması görülen Dink cinayeti davasıyla ilgili bir açıklama yapan Uluslararası Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütü de, cinayetle ilgili temel sorulara hala yanıt arandığını bildirdi.
RSF: Siyasi irade en üst düzeyde gerçekleşmeli
RSF'den yapılan açıklamada, "Cinayetteki bağlantılar itibariyle bir 'devlet skandalı'nı ortaya çıkarabilecek bu dosyada, siyasi irade kendisini en üst düzeyde göstermeli. Ancak kanıt gerektirmeyen tek bir durum var ki, o da, aşırı milliyetçi nefret söylem ve ideolojinin Türkiye toplumunun geneli üzerinde oluşturduğu tehlikedir. Bu tehlike ortadan kalmadı. Bunun kanıtı da, son dört yılda 200'ün üzerinde aydın, gazeteci, yayıncı ve muhalifin orduyu, Emniyet güçlerini ve yargıyı eleştirdiği için 301. maddeden yargılanmış olmasıdır" denildi. (EÖ)