Haberin İngilizcesi için tıklayın
Gebze’de sekiz senedir devam eden ve yeniden görülmeye başlanan tecavüz davasında yine karar çıkmadı.
Tecavüz olayı 2009’da Gebze’de gerçekleşti. Dava 2011’de açıldı. Sanık A.A. 2013’te 13 yıl hapis cezasına çarptırıldı ancak ne soruşturma aşamasında ne de hüküm çıktıktan sonra tutuklanmadı. Yargıtay, "delil yetersizliği" ve "tecavüz sonrası kimi davranışlarının hayatın olağan akışına uygun bulunmaması" gerekçesiyle, sanığın beraat etmesi gerektiğini söyleyerek verilen ceza kararını bozdu.
Tecavüze uğrayan kadının avukatlarından Perihan Meşeli, “Sanık ceza aldı ama bir gün bile tutuklu kalmadı” derken, cinsel şiddet davalarında yargılamanın bu kadar uzun sürmesinin ve davaların cezasızlıkla sonuçlanmasının sık karşılaşılan bir durum olduğuna dikkat çekti:
“Bu kadar uzun sürmesi çok yıpratıcı. Adalet duygusunu zedeleyen bir şey. Sanık 2011’den beri tutuklanmadı ve bu sırada delilleri karartmaya çalıştı, kadın şikayetinden vazgeçilmesi için tehdit edildi. Adeta cezayı tecavüze uğrayan kadın çekmiş oldu.
“Tecavüz davalarında yargılama süreçleri maalesef böyle ilerliyor. En sonunda da kadının tepkilerini erkek egemen bir bakış açısıyla yargılayan Yargıtay da dahil olmak üzere, sistem karşısında gerçekten mücadele etmeye çalışıyoruz.
“Durum böyle olunca, bir kadın tecavüze maruz kalsa, şikayet ettikten sonra sürecin ne kadar uzayacağını görüyor ve bu erkek egemen bakış açısı, kadınların şikayet etmesini engelliyor.
“Maalesef yasalarda var olan cezalar uygulanmıyor. Biz cezaların arttırılmasını da istemiyoruz, varolan ceza uygulanmasını istiyoruz.”
“Adli Tıp raporları çelişkili değil, Adli Tıp Kurumu raporu eksik”
Gebze 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada, mahkemeye sunulan adli tıp raporları birbiriyle çeliştiği gerekçesiyle, raporlar Adli Tıp Genel Kurulu’na geri gönderilmişti. Dün görülen celsede, Adli Tıp Kurumu’ndan beklenen rapor gelmediği için duruşma 28 Aralık saat 11.00’a ertelendi.
Avukat Meşeli, şöyle konuştu:
“Raporlar çelişkili olduğu gerekçesiyle Adli Tıp Genel Kurulu’na geri gönderildi. Biz, raporlarda çelişki olmadığını, sadece Adli Tıp Kurumu raporunda eksikler olduğunu söylüyoruz.
“Tecavüz ve cinsel istismar dosyalarında Adli Tıp Kurumu’ndaki görüşmeler çok kısa sürüyor, dolayısıyla değerlendirmesi de eksikti. İlk başta Kocaeli Üniversitesi’nden iki psikiyatri ve iki adli tıp uzmanının yazdığı bir rapor, ardından da İstanbul Üniversitesi’nden rapor alınmıştı. Bu iki üniversitede de Adli Tıp Anabilim Dalı olduğu için, raporlar daha ayrıntılı yazılıyor.”
Meşeli, cinsel saldırı dosyalarında sanıkların tutuklanması için ses ve görüntü kaydı arandığını ancak böyle bir olayda ses ve görüntü kaydı olmasının her zaman mümkün olmadığını da ekledi.
Avukatlar, tecavüz sanığı A.A.’nın da mahkemeye çağrılması ve ifadesinin alınmasını talep etti. Mahkeme heyeti, bu talebin Adli Tıp Kurumu raporu geldikten sonra değerlendirilmesine karar verdi.
Ne olmuştu?
2009’da Gebze’de iş insanı A.A., bir kadına tecavüz etti. Kadın 24 saat içinde şikayette bulundu. 2011'de dava açıldıktan sonra duruşmaları avukatı olmadan, kendisi takip etti. 2013'te mahkeme sanığa 13 yıl hapis cezası verdi. Ancak sanık tutuklanmadı.
Yargıtay ise kadının davranışlarının "tecavüz öncesi ve sonrası kimi davranışlarının hayatın olağan akışına uygun bulunmaması" gerekçesiyle cezayı bozdu.
Yeniden görülmeye başlanan davayı Kadın Cinayetlerine Karşı Acil Önlem Grubu takip etmeye başladı. İlk duruşmada sanık avukatları, kadın örgütlerini davayı “istismar etmekle” suçladı; mahkeme salonunda “Bu davayı Özgecan Aslan’ın ismini kullanarak gündem etmeye çalışıyorlar ama iki davanın alakası yok” dedi.
Mahkemeye İstanbul Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı raporunda kadının mevcut durumunun, anlattığı tecavüz öyküsüyle uyumlu olduğu söyleniyor ve saldırı nedeniyle yaşadığı psikolojik sıkıntılara dikkat çekiliyor.
Adli Tıp Kurumu raporunda da kadının şikayetlerinin yaşadığı olayla uyumlu olduğu fakat varolan semptomların doğrudan tecavüz olayı nedeniyle mi, yoksa başka bir nedenle mi olduğunun tespit edilemeyeceği söyleniyor.
Sanık A.A., İstanbul'da başka bir tecavüze teşebbüs davasında 3 yıl 4 ay hüküm giymişti. (ÇT)