Uluslararası Hrant Dink Ödülü’nün altıncısı, 15 Eylül Pazartesi akşamı, İstanbul Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda gerçekleştirilen törenle verildi.
Ödülü Türkiye’den işkenceye karşı yıllar boyunca süren mücadelesinden dolayı Şebnem Korur Fincancı ve silah ticareti, nükleer santraller, insani hukuk ihlallerine karşı bireysel mücadele veren Birleşik Krallık’tan Angie Zelter aldı.
Ödül töreni, www.hrantdink.org ve www.hrantdinkodulu.org adreslerinden naklen yayınlandı. Geceye dair tüm detaylar, törenle eş zamanlı olarak vakfın ve ödülün Facebook ve Twitter hesaplarında 3 dilde (Türkçe, İngilizce ve Ermenice) yer aldı.
Dink: Biliyoruz ki demokrasi kazanacak
Olgun Şimşek'in sunuculuğunu yaptığı törende, açılış konuşmasını, Hrant Dink Vakfı Başkanı Rakel Dink yaptı. Dink şiddetin tüm dünyada arttığını ancak umutlarının yok olmadığını ifade etti.
“Ayrımcılığın, zorbalığın ve adaletsizliğin bir kez daha içimizi dışımızı sardığı bir dönemi yaşıyoruz. Katillerin ödüllendiriliyor, işçi katliamları artıyor, Irak ve Suriye vahşete tanıklık ediyor. Ölüm çevremize hakim.
Bugün Ezidilerin yaşadıklarını canlı canlı izlerken, yüğz yıl önce yaşlanmışları nasıl inkar edelim. Bugün bunları takip eden bir dünya vatandaşının sorumluluğu değil midir, olanlara engel olmak?
Ama umudumuz var. Kötülüğü düşünüp planlayanlar kadar iyiliği isteyip eyleme geçenler de var. Bu amaçla çalışanları cesaretlendirmeye devam edeceğiz. Biliyoruz ki demokrasi kazanacak.
Zelter: Ülkem İngiltere silah satıyor
Türkiye’den 2014 Uluslararası Hrant Dink Ödülü sahibi Angie Zelter’a ödülünü, Ödül Komitesi Başkanı Ali Bayramoğlu ve Greenpeace’ten Zeina Alhajj verdi.
Ödül konuşmasında, ülkesi İngiltere'nin, dünyadaki baskıcı rejimlere silah sattığına; uluslararası hukuku sistematik olarak ihlal ettiğine değinen Zelter, İngiltere'nin son dönemde İsrail'e silah sağladığına, İsrail'in işlediği savaş suçlarını görmezden geldiğine ve işgal altındaki Batı Şeria ve kuşatılmış Gazze'deki insani hukuk ihlallerine dikkat çekti.
Fincancı: Mahcubiyetim...
2014 Uluslararası Hrant Dink Ödülü’nün diğer kazananı Şebnem Korur Fincancı’ya ise ödülü 2014 yılı jürisinden Baskın Oran ve 2013 Hrant Dink Ödülü sahibi Cumartesi Anneleri / İnsanları adına Hanım Tosun, Emine Ocak ve İkbal Eren verdi.
Ödül konuşmasına Ermenice başlayan Korur Fincancı, 2014 Hrant Dink Ödülü'nün kendisine verilmesinden dolayı hislerini dile getirdi:
"Böylesine anlamlı bir ödüle değer görülmenin yarattığı bir mahcubiyet içindeyim. Hem yalnızca yapılması gerekeni yaptığınızda, bu davranışın ödüllendirilmesinin mahcubiyeti, hem de yapılması gerekenin bu topraklarda olağan bir değer olarak benimsenmesini yaygınlaştıramamış olmamızın utancı. Ermeni soykırımının hala kapı arkalarında konuşulmak zorunda hissedilmesi, Kürtlerin inkar ve imhasının yok sayılması, bu toprakların halklarının evlerinden yurtlarından sökülüp atılmasının her yıl kutlanabilir olması ve hatta bir avuç kalmış Ermeni halkının yaşadığı bir mahallede örneğin, bir ilkokulun adının Talat Paşa, caddenin Ergenekon, sokağın Türkbeyi olmasının utancıyla yaşamamız, bu toprakların ezilen tüm halklarının acısını hep birlikte hissetmemiz ve onarmak için elimizden geleni yapmamız gerekirken yapamamış, yetememiş olmanın mahcubiyeti..."
Ödül töreninin başında Keesher Bar isimli eserini icra eden Ara Dinkjian, açılış konuşmasının ardından Ari Hergel ile birlikte sahne alarak bir müzik dinletisi sundu.
"Işıklar"
Ödüllere geçilmeden önce “Işıklar” adı altında, dünyanın dört bir yanında ve Türkiye’de, attıkları önemli adımlarla geleceğe dair umudu çoğaltan kişi ve kurumların selamlandığı bir video gösterildi.
“Işıklar” arasında Soma’daki büyük maden ocağı faciası sonrası Elmadere köyünde, çocukların yaşadıkları zor süreçte yanlarında olmak, kendilerini fotoğraf diliyle ifade edebilmelerine yardımcı olmak üzere “Somalı Fotoğrafçı Çocuklar Atölyesi”ni hayata geçiren Galata Fotoğrafhanesi ve Fotoğraf Vakfı, İsrail ve Filistin hapishanelerinde tutulan Filistinli politik mahkumlara destek sağlayan Addameer Derneği, Filistin köylerine uygulanan ambargoyu kırmak ve şiddete başvurmayan, gündelik hayattaki doğrudan eylemlerle toplumsal eşitliğe ulaşmak amacıyla çalışan İsrail’deki Ta’ayuş Topluluğu, gazeteciliğin özgür bir ortamda yapılabilmesinin mücadelesini veren Azerbaycan’daki Muhabirlerin Güvenlik ve Özgürlüğü Enstitüsü, çalıştıkları fabrika kapatılıp tazminatsız olarak işten atılınca, işyerini işgal edip üretime devam eden Kazova İşçileri, Alexandros Grigoropoulos ve Berkin Elvan’ı hatırlatan pankartlarıyla AEK taraftarlarından Original 21 grubu, Fukuşima’da yaşanan nükleer felaketi hatırlatmak ve Japonya Başbakanı’nın Türkiye’ye nükleer santral satmasından dolayı duydukları utancı dile getirmek için Türkçe bir video hazırlayan Japonya vatandaşları, Belarus’ta baskılara karşı insan haklarını savunan Viasna Örgütü, toplumun farklı kesimlerini iftar masasında bir araya getiren Yeryüzü Sofraları, Pakistan’da çevrimiçi ifade özgürlüğüne ve mahremiyete dikkat çeken Bytes for All grubu, Romanya’da doğanın, Rosia Montana madencilik projesine kurban edilmesini engelleyen Rosia Montana protestocuları, Şili’de Pinochet döneminde kaybedilen insanları hatırlatmak için Görmek İstememek eylemini düzenleyen aktivistler, demokratik hayatın bir parçası olan oy verme işleminin sağlıklı gerçekleşmesini hedefleyen ve oyların açılmasına, sayılmasına ve taşınmasına müşahitlik eden Oy ve Ötesi Derneği gönüllüleri, İtalya’da kötü koşullar altında yaşamak zorunda kalan Roman halkının yerinden edilmesine karşı mücadele veren 21 Temmuz Derneği, Edirne’de mahalle parkını, dozerin önüne oturarak savunan Kıymet Peker anıldı.
Jüri
Ödülün bu yılki jürisinde Baskın Oran, Gerard Libaridian, Kenneth Roth, Kumi Naidoo, Mary Kaldor, Oya Baydar, Rakel Dink ve 2013 Uluslararası Hrant Dink Ödülü sahipleri Nataša Kandić ve Cumartesi Anneleri / İnsanları yer aldı.
Önceki yıllarda ödül alanlar
Önceki yıllarda Uluslararası Hrant Dink Ödülü’nü kazananlar, Alper Görmüş, Amira Hass, Türkiye Vicdani Ret Hareketi, Baltasar Garzón, Ahmet Altan, Lydia Cacho, İsmail Beşikçi, Uluslararası Memorial Topluluğu, Cumartesi Anneleri / İnsanları ve Nataša Kandić bulunuyor.
Şebnem Korur Fincancı Kimdir?Mesleki ömrünü işkenceyle mücadeleye adayan Korur Fincancı, Türkiye’de işkencenin yaygın olduğu ve yetkililerin işkencenin üstünü örttüğü 1990'larda, işkenceyi saptayan raporlar verdikçe ve tıp etiği üzerine yazılar yazdıkça, devletin baskı ve engellemeleriyle karşılaştı. 1996'da Birleşmiş Milletler Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi adına, Bosna’nın Kalesija bölgesinde toplu mezarlardan çıkarılan cesetlerin otopsi çalışmalarına katıldı. Uluslararası İşkence Rehabilitasyon Merkezi (IRTC) adına gittiği Bahreyn’de, turist kılığına bürünerek, denizde cesedi bulunan ve polise göre boğularak ölen gencin vücudundan doku örnekleri aldı. Örnekleri Türkiye’ye getirdi ve yaptığı otopside gencin, ailesinin de iddia ettiği gibi, gözaltında işkenceyle öldürüldüğünü tespit etti. Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü eski Müdürü Adil Serdar Saçan'ın yaptığı işkenceleri kanıtladı. Ergenekon örgütü tarafından telefonlarının dinlendiği, kişisel bilgilerinin dosyalandığı gerekçeleriyle yaptığı müdahale başvurusu kabul edildi, birey olarak Ergenekon davasının tek müdahili oldu. |
Angie Zelter Kimdir?1997’de, İngiliz Trident nükleer silah sistemini şiddetsiz, açık ve barışçıl bir şekilde etkisiz kılmayı amaçlayan Trident Pulluk Demiri (Trident Ploughshares) kampanyasını başlatan altı aktivistten biri olan Zelter, ABD’den Ellen Moxley ve Danimarka’dan Ulla Roder’le beraber, İskoçya Loch Goil’deki Trident Sonar test istasyonu Maytime’a girdi; bilgisayarlara ve elektronik ekipmanlara zarar verdi; makineleri bozdu; seyir defterlerini, dosyaları ve bilgisayar donanımlarını denize attı. Üç kadının gerçekleştirdiği bu eylemin ardından Trident Üçlüsü’nden biri olarak anılmaya başlandı. 2002’de Uluslararası Kadın Barış Hizmeti-Filistin’i başlattı. Güney Kore hükümeti tarafından 2005’te “Dünya Barışı Adası” ilan edilen ve birkaç UNESCO Dünya Mirası mekânına sahip Jeju Adası’ndaki ihtilaflı Jeju-do Deniz Üssü’nün yapımını engellemeyi amaçlayan direnişe katıldı. 1990’ların ortasından beri 100 defadan fazla tutuklanan Zelter, birçok insanı, nükleer soykırımı engellemek üzere hükümetlerine karşı harekete geçmeye ve bütün nükleer silahları ve kitlesel imha silahlarını yok etmeye teşvik etti. |