Tekirdağ 2 No'lu F Tipi Cezaevi’nin Ocak ayı sonunda aldığı bir kararla, hapiste kişi başına azami 10 kitap bulundurma kararının uygulanmasına yarın başlanacak.
İnsan Hakları Derneği ve Dışarıda Deli Dalgalar İnsiyatifi “Hapishanelerde Kitaplara Özgürlük” çağrısıyla herkesi Adalet Bakanlığı, Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğü ve Tekirdağ 2 No’lu F Tipi Cezaevi Müdürlüğü’ne tepkilerini mail, telefon ve faks aracılığıyla göndermeye çağırdı.
Yasağı bianet’e değerlendiren Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği’nden Zafer Kıraç ise Cezaevi İzleme Kurulu’nu göreve çağırdı. 10 kitap sınırlamasını “komik ve maksatlı” bulduğunu söylerken, cezaevi kütüphanelerinin iyileştirilmesiyle sorunun çözülebileceğine dikkat çekti.
Daha önce Kocaeli’de cezaevi yönetiminin 20 kitap kısıtlamasına gidileceği yönündeki açıklamalarından sonra olayın sosyal medyaya taşındığını ve kısıtlamanın uygulanmadığını belirten Kıraç, “Baskılar işe yarıyor. Eylemlere devam etmekte fayda var” dedi.
Derneğin Tekirdağ cezaevinde çok çalışma yürüttüğünü söyleyen Kıraç, “En çok bu F Tipi’nden sorun çıkması bizi çok şaşırtıyor açıkçası. Demek ki hiçbir şey anlatamamışız. Bu yasak çok anlamsız. Biz de protesto ediyoruz” dedi.
Kıraç: Cezaevi kütüphaneleri iyileştirilsin
Kıraç, cezaevi yönetimlerinin bu tip kısıtlamalara kitapların yanıcı madde olarak kullanılabileceği ya da koğuş aramalarını zorlaştırması gibi gerekçeler gösterdiğini ifade etti.
“Şu andaki F tipi kütüphaneleri, kitap deposu olarak kullanılıyor. Yeterince ortak alan olsa, bu alanlarda kitap da okunabilse ve kütüphaneler de adına yakışır şekilde çalışsa, kimse zaten küçücük odasında 50’den fazla kitap bulundurmaz.
“Cezaevlerindekiler genellikle siyasi nedenlerden içeride olduğu için, haliyle okuyan insanlar. Odalarda yüzlerce kitap olmasının aramaları zorlaştırdığı doğru. Ama 10 kitap sınırlamasını komik ve maksatlı buluyorum.”
“İzleme Kurulları sivil işlemiyor”
Kıraç, F tiplerinde yasal olarak kitap sayısında sınırlama olmadığına dikkat çekerken, her cezaevinin orada yaşanan sorunlardan yola çıkarak, disiplin kararları alabildiğini, bu kararları denetleme görevinin ise her ildeki İzleme Kurulları olduğunu ifade etti.
“Maalesef denetleme mekanizmaları bağımsız değil ve iyi bir şekilde çalışmıyor, cezaevi yönetimlerinin keyfi kararlarını denetlemiyor. Aslında her cezaevi için Baro’dan, Tabipler Odası’ndan, o şehrin ileri gelenlerinden oluşan İzleme Kurulları var. Bu kurulun şu anda çıkıp bir şey söylemesi gerekiyor. Ama bunlar ne kadar sivil kurullar olsa da, sivil bir şekilde işlemiyor.
“Neredeyse o cezaevini denetlemesi gereken İzleme Kurulu üyelerini bizim denetlememiz gerekiyor.”
Kıraç, kurul üyelerinin genelde o ildeki hakim veya vali yardımcısınca çağrı yoluyla seçildiğini anlatırken, kurulun görevinin cezaevinde yaşanan olumsuzlukları raporlamak olduğunu hatırlattı.
“Ancak bu raporlar tutuluyor mu bilmediğimiz gibi, tutuluyorsa da ulaşamıyoruz. 2007’den beri bu raporların açıklanması gerektiğini söylüyoruz. Tüm dünyada bu raporlar şeffaftır ve web sitelerinde yayınlanır. Kurul üyeleriyle birlikte katıldığım toplantılarda, onların da bu gizlilikten şikayetçi olduğunu gördüm. Onlar da diğer cezaevleri hakkında, birbirlerinin raporlarını görmek, sorunların nasıl çözüldüğünden haberdar olmak istediklerini söylüyorlar.” (ÇT)
Ceza İnfaz Kurumlarında Bulundurulabilecek Eşya Ve Maddeler Hakkında Yönetmelik
* Karikatür: Abidin Köse