Fotoğraf: Danimarkalı aşırı sağcı Rasmus Paludan Stockhol Büyükelçiliği önünde
Erdoğan kabine toplantısının ardından yaptığı basın toplantısında seçim "müjdeleri"nin yanı sıra İsveç'in NATO üyelik başvurusuna koydukları çekinceyi kaldırmayacaklarını ima etti.
Cumhurbaşkanı, Stockholm ve Ankara arasındaki "haklar ve özgürlükler" tartışmalarını, "İsveç'in NATO üyeliği başvurusuyla başlayan ve bir esfehi safilinin (sefillerin en sefili), mukaddes kitabımız Kur'an-ı Kerim mushafını yakmasına kadar varan hadiseler" diyerek özetledi. Bu konu üzerinde "hassasiyetle durmam gerekiyor" dedi.
"İsveç'teki çirkin eylem
başta Müslümanlar olmak üzere,
herkese yapılmış bir hakarettir"
Erdoğan, Danimarkalı aşırı sağcı Rasmus Paludan'ın Türkiye'nin Stockholm Büyükelçiliği önünde Kuran'ı yakmasının bir "demokratik özgürlükler ihlali" olduğunu ileri sürdü.
"Demokrasinin bel kemiğini teşkil eden bireyin hak ve özgürlüklerinin sınırı, diğer insanların hak ve özgürlüklerinin başladığı yere kadardır. Bu anlayışa göre hiçbir birey ne Müslümanların ne de diğer din ve inanç mensuplarının kutsallarını aşağılama veya taciz etme hakkına, hele hele bu yönde eylemde bulunma özgürlüğüne sahip değildir.
"Nefret ve ayrımcılık suçu olarak ağır yaptırımlara tabi bu ilke, bizce de yerinde bir yaklaşımdır. Dolayısıyla İsveç'teki çirkin eylem en başta Müslümanlar olmak üzere insanların temel hak ve özgürlüklerine saygı duyan herkese yapılmış bir hakarettir," dedi.
"Konu hem dini hem
milli bir meseleye döndü"
Erdoğan "alçak" olarak nitelediği saldırının Türkiye Büyükelçiliği önünde gerçekleşmesinin konuyu "hem dini hem milli bir mesele haline dönüştür"düğünü iddia etti.
Cumhurbaşkanı, İsveç'in "bu ihaneti, bu edepsizliği, bu alçaklığı, bu adiliği, bu namussuzluğu" kamu gücüyle koruduğunu söyleyen Türkiye Büyükelçiliği önünde "böyle bir kepazeliğin yaşanmasına sebebiyet verenlerin NATO'ya üyelik başvuruları konusunda herhangi bir hayırhahlık bekleyemeyecekleri[ni]" söyledi.
"İsveç yönetiminin bizlere kalkıp hak ve özgürlükten hiç bahsetmesine gerek yok. Eğer hak ve özgürlüklere bu kadar saygılıysanız önce Türkiye Cumhuriyeti'nin veyahut Müslümanların dini inancına saygı göstereceksiniz. Eğer bu saygıyı göstermiyorsanız, kusura bakmayın bizden de NATO konusunda herhangi bir destek göremeyeceksiniz."
Rasmus Paludan'ın üçüncü Kuran yakışı
Euronews'un haberine göre İsveç-Danimarka yurttaşı Rasmus Paludan, yalnızca geçen yıl İsveç'in farklı noktalarında üç kez Kuran yakarak tepkilere yol açmıştı.
Stram Kurs (Sıkı Yön Partisi) lideri Paludan, geçtiğimiz yıl Stockholm'deki Zayed bin Sultan Al Nahyan Camisi, diğer adıyla Stockholm Camisi önünde, Uppsala kentinde, Kvarngrdet semtindeki bulunan Uppsala Camisi önünde de, son olarak da Jönköping kentinde cami önünde Kur'an yakmıştı.
Paludan'ın Sıkı Yön Partisi, Danimarka'da İslam dininin ülkede yasaklanmasını ve bütün Müslümanların ülkeden sınır dışı edilmesini talep ederek iki yıl önce girdiği seçimde yüzde 2'lik oy barajını geçemedi.
Paludan 11 Kasım 2020'de Fransa'ya Kuran yakmak üzere gelmiş ancak polis tarafından sınır dışı edilmişti.
Belçika da benzer bir girişimle tahriklerde bulunacağı gerekçesiyle aşırı sağcı siyasetçinin ülkeye girişini 2020'de yasaklamıştı.
(AEK)