* Fotoğraf: Ercan Altuntaş
Haberin Kürtçesi için tıklayın
Kobanî davasının 5. duruşmasının 7. oturumu Sincan Cezaevi Kampüsü’ndeki salonda görüldü.
Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki davada, Halkların Demokratik Partisi’nden 21’i tutuklu 108 siyasetçi yargılanıyor.
“Tutukluyum ve ne suç işlediğimi bilmiyorum”
Duruşmada ilk savunmayı önceki dönem HDP MYK Üyesi Pervin Oduncu yaptı. Oduncu, AİHM’in Demirtaş ve iş insanı Osman Kavala hakkında verdiği kararın uygulanmadığını hatırlattı.
Yargı bağımsızlığının iktidardan bağımsız olma anlamına geldiğini belirten Oduncu, “Yargı gerçekten böyle mi işliyor? Yargıya, hukuka güvenin olmadığı yerde demokratik işleyiş sağlanmıyor, demokrasinin işlemediği yerde güven oluşmuyor ve bu durumda ciddi krizler yaşanıyor. Verilerde Türkiye’nin hukukun üstünlüğü konusunda alt sıralara gerilediğini görüyoruz” dedi.
Türkiye'nin kara para aklama konusunda gri listeye alındığını hatırlatan Oduncu, “Adaletin, hukukun önemli olduğunu düşünüyorum ve adalete güvenmek istiyorum. Uzun zamandır tutukluyuz ve ben ne suç işlediğimi bilmiyorum. Kimin malına zarar verdim, kimi öldürdüm? Türkiye'ye adaletin, barışın, özgürlüğün gelmesi için çalıştım. Demokratik siyaseti esas aldım ve bundan da vazgeçmedim” şeklinde konuştu.
“Bu mahkeme karar verme gücüne sahip değil”
Ardından önceki dönem HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş tutukluluk durumuna dair söz aldı. Demirtaş şunları söyledi:
“Mahkemeniz herhangi bir hukuki karar verme yetkisine, gücüne sahip değil. Geçen hafta boyunca bu duruşmanın sonucunun ne olacağı ülkeyi yöneten siyasetçiler tarafından siyaset kürsülerinde ilan edildi.
“Ülkenin cumhurbaşkanı hem mütalaayı hem ara kararı hem de hükmü açıkladı. Onun küçük ortağı daha da ileri gitti ‘Anayasa Mahkemesi kapatılsın’ diyerek hukuka açık bir müdahale gerçekleştirdi.”
Partili arkadaşlarıyla birlikte 5 yıldır tutuklu olduğunu ifade eden Demirtaş, “Bu 5 yıl birilerini hala tatmin etmiş değil. Önümüzdeki dönem cumhurbaşkanlığı seçimleri var. Mahkeme ve heyeti dahil olmak üzere, AİHM kesinleşmiş kararıyla da somutlaşmış bir durum olan siyasi kumpas davalarında görevlendirilmiş yargı mensupları AKP-MHP’nin yeniden kazanması için bir siyasi çalışma yürütüyor. Mahkemeniz çok defa ara kararında ‘AİHM kararı bizi bağlamaz’ dedi. ‘Anayasa’nın 90’ıncı maddesini tanımıyorum’ dedi. Anayasa Mahkemesini, AİHM’i tanımayan bir yargı mercii, kendisine yargı mercii diyen bir mahkeme heyeti bizi hukuk adına nasıl yargılıyor?” diye sordu.
“Somut delil yok, yalan tanıklar var”
“Gerekli savunmaları yaptık. Savunmalarımızı da halkımıza karşı sorumluluğumuz gereği olarak yaptık. Yoksa ben dahil hiçbir arkadaşımızı yargılayacağınız somut bir delil bile yok. Ama yalan deliller var, yalan tanıklar var.
“Ülkenin cumhurbaşkanı, AYM üyelerinin yarısından daha fazlasını atamış durumda, HSK üyelerini belirliyor. HSYK üyeleri de sizi de belirliyor.
“Dolayısıyla buraya sizi atayan Cumhurbaşkanıdır. Tüm devlet mekanizmasında güç sahibi olmuş siyasi kişi ki aynı zamanda bir partinin genel başkanı, neden durup durup bu davaya bu kadar müdahale eder? Türkiye'de başka dava mı yok?
“Kendisine sormak istiyorum: Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerinde yargılaması yapılan bir tek bu dosyalar mı var? Neden bırakmıyorsun hukuk işlesin, derdin ne? Derdin, bizim tutukluluğumuz üzerinden HDP’yi terörize ederek muhalefete saldırmanın bir aracı olarak kullanmak bu davayı.”
“Burası bir mahkeme değil”
“Toplumu korkutma aracı olarak kullanıyor. Milliyetçiliği kışkırtma operasyonları davası olarak görüyor. Bir diğeri öç alma davası olarak kullanıyor. AİHM, Anayasa bunu demiş, bunlar hukuk meselesi.
“Hukuk tartışması mahkemelerde tartışılır ama burası bir mahkeme değil. Yargı üzerindeki siyasi baskı kalktığı zaman burası mahkemeye dönüşecek. Bir gün mutlaka dönecek ama o gün sanık sandalyesinde oturanlar Kobanî’nin gerçek katilleri olacak.”
“Erdoğan'ın talimatıyla tutuklu bulunuyoruz”
“Bugüne kadar hiç tahliyemi talep etmedim çünkü beni tutuklayan siz değilsiniz, bırakacak olan da siz değilsiniz. Erdoğan'ın talimatıyla burada tutuklu bulunuyoruz.
“Halkımıza güveniyoruz. Biz dimdik onurumuzla direniyoruz. Halkın iradesiyiz biz. Biz halkın seçilmiş vekilleri olarak 5 yıl önce evimizden maskeli kişiler tarafından kaçırıldık. Siyasi rehineyiz biz. Bu hukuksuzluğun hesabı önce sandıkta, sonra da mahkemelerde verilene kadar direneceğiz.”
“Korkmuyoruz, korkmayacağız”
“Tüm tehditleri ve hakaretleri misliyle sahiplerine iade ediyoruz. Korkmuyoruz, korkmayacağız. Biz suçlu değiliz, halkın öz ve öz masum evlatlarıyız. Allah'tan başka kimseye boyun eğmedik, eğmeyeceğiz.
“Ne tahliyesi, siz kimsiniz ki bizi tahliye edeceksiniz! Erdoğan ve Bahçeli olduktan sonra. Adam ‘Anayasayı Mahkemesini kapatın’ diyor. Siz gerçekten onurlu olsanız cübbenizi çıkarır ‘biz hukukun üstünlüğünü kimseye ezdirmeyiz’ dersiniz.
“Size minnet etmiyorum, meydan okuyorum”
“Bir hukukçu olarak da bu kumpasa dahil edilmek istenen hukukçulara sesleniyorum: Daha ağır suçlara dahil ediliyorsunuz. Ben de bunu tarih not düşsün diye söylüyorum ki Vizontele’de olduğu gibi sonra ‘vay ben duymadım, görmedim’ olmasın.
“AİHM kararı tutuklu tüm arkadaşlarımı ilgilendiriyor. Ama derdiniz kişisel olarak benimleyse diğer arkadaşlarımı bırakın. Size minnet etmiyorum, meydan okuyorum.
“Ben siyasetçiyim, seçimler gelecek burada da siyaset yaparım. Ama arkadaşlarımın özgürlüklerini iade edin. Bir gün halkın iradesiyle son bulacak ve bize karşı işlenen suçlar hukuk önünde mutlaka karşılığını olacak.”
“Bu devleti tanıyorum, hesap sorulur”
“Kırmızı ışıktan geçsem ödüm kopuyor, size maşallah nasıl bu kadar büyük suça ortak oldunuz. Bu ülkenin yurttaşı olarak söylüyorum, bulaşmayın bu suça. 12 yıl parlamentoda görev yaptım, bu devleti tanıyorum. Hesap sorulur. Net söylüyorum, sorulur. Kimsenin yanına bırakmaz. Benim kara kaşım, kara gözüm için değil Türkiye devletini batırdılar.
“Devleti yıkmayı başaran Bahçeli ve Erdoğan oldu. Ne yargı kaldı ne üniversite kaldı ne ekonomi kaldı, insanların açlıktan nefesi kokuyor. Siz bu ülkenin yurttaşlarısınız. Yurtlarda kaldınız bizim gibi. Günü geldi bir öğün yemekle karnımızı doyurup okulu bitirdik.
“Sizin üzerinizden ne yapıldığını görmüyor musunuz? Bir günde doları 2 TL artırıp trilyonlar götürdüler. Asgari ücrete mecbur bırakılan milyonlarca insan var. Türkiye Cumhuriyeti bunu hak ediyor mu?”
“Sizin haddinize mi ya bizi katil ilan etmek!”
“Kendimiz için bir şey istemiyoruz. Biz siyasetçiyiz, siyaset yürütüyoruz, mezarda da olsak yürütürüz. Size ne oluyor? Yapmayın etmeyin. Ben bu davada çok konuşmayacağım. 5 yıldır zaten aynı iddianamelerde savunma verdik.
“AİHM ihlal kararı verdi. Şimdi sizin karşınıza çıkıp ne diyeceğim? Türkiye’nin en temiz, en onurlu siyasetçileri, insanlar var karşınızda. Şiddete bulaşmadık, barış için uğraştık. Yapmayın. Ne karar verirseniz verin muhtemel siyasetin dışında bir karar olmayacak ama Allah aşkına bunu düşünün.
“Gece gündüz nedir ya Erdoğan'ı, Bahçeli'si, Soylu’su hakkımızda ‘katiller’ deyip duruyor. Sizin haddinize mi ya bizi katil ilan etmek! Daha yargılama bitmedi ama 50 defa katil ilan ettiler. Mahkeme bunun karşısında sessiz kalıyor.”
“Selo’yu çıkartabilecek misiniz haydi bakalım”
“Erdoğan ve Bahçeli’nin derdi yargı bağımsızlığı değil. Kendileri dışında kimse karışmasın istiyorlar. 'Seloyla ilgili yargı ne diyorsa onu çıkartamayacaksınız', diyor. Yani diyor ki ‘ben ne dersem o.’
“Şimdi ben size soruyorum, Selo’yu çıkartabilecek misiniz haydi bakalım. Halkımız korkmasın bu ülkeye demokrasiyi, barışı, eşitliği halklar getirecek, biz de halkımızın hizmetinde, emrinde olmaya devam edeceğiz.”
“Mesleğinize saygınız varsa bu dosyayı düşürün”
Demirtaş’ın ardından konuşan Avukat Cahit Kırkazak, ilerleyen süreçlerde Efkan Ala’nın dinlenmesini talep edeceklerini söyledi.
Kırkazak “Ülkenin hukuku ve kendi kişisel durumunuz için kimseye hesap vermek zorunda olmadığınız yasada yazılı. Mesleğinize birazcık saygınız varsa bu dosyayı düşürün” dedi.
Ardından konuşan Avukat Hadi Cin, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun hakkında mahkemenin suç duyurusunda bulunmasını istedi.
Hadi Cin ayrıca, mahkemenin AİHM kararını uygulamayarak ağır suç işlediğine dikkati çekti.
Avukat Zeynep Sedef Özdoğan da şunları söyledi: “Türkiye’de IŞİD hakimiyeti sağlanmaya, Taliban zihniyeti sağlanmaya çalışıyor. Ülkede gittiğim hiçbir yerde kadın göremiyorum, Bursa’da Ölüdeniz’de, Batman’da orada burada her yerde sadece erkekler var. Burada yargılanan kadınlar bu zihniyete karşı çıktıkları için yargılanıyorlar. Burada bir siyasi anlayış yargılanıyor, somut veriler değil. Ulaş denilen gizli tanığın beyanları dışında müvekkilim Pervin hakkında iddianamede hiçbir şey yok. Nedir Ulaş’ın beyanları, ‘Adının Pervin Oduncu olduğunu ve ara ara yurt dışına çıktığını biliyorum’ demiş. Türkiye’yi IŞİD ve Taliban zihniyetine sürüklemeyin. Müvekkilleri tahliye edin.”
Yüksekdağ: Tahliye talebim olmayacak
HDP’nin önceki dönem Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ da dünkü duruşmada şu beyanda bulunmuştu:
“Elbette bugün de daha önceki duruşmalarda olduğu gibi özel olarak kendi adıma bir tahliye talebim olmayacak. Ama tutukluluk koşulları, gerekçeleri ve özellikle de bu davanın bu şekilde sürmesine sebep olan siyaset hakkında bir şeyler söylemek gerekiyor.
“Ben ve bazı arkadaşlarımızın tutukluluğunun 5’inci yılı bitecek ve 6’ncı yıla geçeceğiz. 5 yılı bizzat bu dava gerekçesiyle farklı farklı dosyalarla birleştirildi, karma bir yargılama süreci ve garabet bir yargılama süreci işletildi. Sonuçta biz 5 yıldır bu dava nedeniyle tutuluyoruz.
“4 Kasım da HDP’ye dönük siyasi darbe operasyonunun yıl dönümü. Bu darbenin çeşitli biçimlerde devam ettiğini görüyoruz. Hala kendisini sürdürdüğü zemin de mahkeme salonu. Yargılamalar bitmedi 5 yıldır.”
“HDP tarihsel haklılık ve bir haklılık böyle bitirilemez”
“Yüzlerce dava açıldı, yüzlerce kez mahkeme salonlarına gittik. Anlattık, söyledik, savunduk, açıkladık, bugüne ve yarına dair söz söylemeye çalıştık ama bitmedi hala bitiremediler. Bunun birçok nedeni var ama en önemlisi HDP bir tarihsel haklılık ve bir haklılık böyle bitirilemez.
“Bize istediğiniz kadar dava açabilir yıllarca cezaevinde tutabilirsiniz. Ama tarihsel bir hakikati değiştiremezsiniz. Bitirilebilecek bir dava değildir HDP davası. Çünkü toplumsal ve siyasal bir davadır.
“Bu davanın bir siyasi dava olduğunu unutmadık. Her aşamada bunu söyledik, bugün de söylemeye devam ediyoruz. Burada gerçek anlamda bir hukuk davası sürdürülüyor her gün TV'lerde takip ettiğiniz bir siyasi operasyon yürütülüyor esasen. Olay buraya geldi, TV’de bu dava konuşuluyor. Yine bu dava konuşuyor olacak.”
“Talimatın ötesinde tehdit”
“Talimatlar açık bir biçimde verildi. Bunun mahkemeye verilmiş açık bir talimat olduğunu, talimatın ötesinde tehdit anlamına geldiğini çok iyi biliyoruz.
“Eğer bu dava gerçek bir mahkeme tarafından sürdürülürse, belki biz de tarihi bir söz söylemek adına çıkar gerçekten çok daha kapsamlı beyanlarda bulunabiliriz. Ama bu dava sürerken her gün davaya ilişkin sözler, emirler talimatlar geliyor.”
“Bu dava provokasyon zemini olarak kullanılıyor”
“Geçen duruşmalardan birinde son bir uyarıda bulundum size. Bu davayı siyasi iktidar, siyasete karşı provokasyon zemini olarak kullanıyor. Deniz Poyraz cinayeti bunun çok önemli örneklerinden biriydi. Bu dava provokasyon zemini olarak kullanılıyor. Buna karşı demokratik bir bariyer oluşturmak gerektiğini söyledik ve herkesi uyardık.
“Ama bugün gelinen nokta partiye karşı siyasi suikastlardır. Sadece HDP’nin değil diğer siyasi partilerin de söz söyleme, adım atma ve özgür bir şekilde siyaset yapma koşulu ortadan kaldırıldı.”
“Türkiye'de belirsizlik ve kaos iklimi var”
“Bir eyleme gittiğimizde birileri tarafından taşlanmayacağımızın, birilerinin linciyle karşı karşıya kalmayacağımızın hiçbir garantisi yok. Bu kumpas davasını hazırlayan savcılar, yargıçlar heyeti ve bu siyaset muhalefetin karşısına çıkabilir. Türkiye'de böyle bir iklim var; belirsizlik ve kaos iklimi var. Bu sisli ortam doğrudan siyasi iktidar tarafından yaratılıyor.
“Deniz Poyraz’ın katledilmesi bizzat Kobanî Davası üzerinden başlatılan yeni bir linç kampanyasının sonucudur.
“Siyasi iktidar ve ortağı Kobanî Davası için ortamı ısıtmak amacıyla linç ve nefret kampanyasını yükseltti. Önce linç ortamı yaratırsınız, gerçeği çarpıtma kanallarını harekete geçirirsiniz ve çeşitli saldırılara zemin hazırlarsınız.”
“Sebahat Tuncel'in cezaevinde can güvenliği yok”
“Bu davayla ateşi harladılar ve Deniz Poyraz arkadaşımız katledildi. Aynı şekilde Sebahat Tuncel'in cezaevinde bile can güvenliği yok. Bu duruşmalar devam ederken, her taraftan talimat akmaya devam ediyor.
“Bir yandan da siyasetin getirdiği en ağır saldırılarla yüz yüze kalıyoruz. Bu nedenle herhangi bir savunma aşamasında hiçbir şey yoktur, hukuki bir yargılama yapılıyormuş gibi konuşamayız.”
“Koca koca cezalarla bu dava bitmez”
“HDP’nin siyasi değerleri, binlerce arkadaşımız şu an hapishanede olmasına rağmen bir tarihsel hakikat olarak kendisini geliştirdi. Şu an bizi hapis tutmakta ısrar eden siyasi iktidar da biliyor.
“HDP ile bizim haklılığımız ve toplumsal tabanımız dimdik ayaktadır. 5 yıldır bitiremediniz. HDP’yi bitiremediğiniz müddetçe bu davalar bitmez. Koca koca cezalarla bu dava bitmez.
“Türkiye halklarının özgürlük, demokrasi, barış mücadelesi de bugün bırakın bitmek daha da güçlenen bir aşamaya geldi. 5 yıldır zulme uğruyoruz ama vicdanımız rahat ne yaptığımızı biliyoruz.
“Bundan sonra da bu davanın süreceği her gün de buna hizmet etmeye devam edeceğiz. Bize zulüm ettikleri bu davayı sürdürdükleri her gün onlar daha fazla eriyecekler.”
“Türkiye’yi kendini bilmeyen bir iktidar yönetiyor”
“2016, 4 Kasım’dan bu yana ne olmuş dönüp bir baksınlar birazcık ders çıkarmayı biliyorlarsa. Biz yandık yine de yanarız, ateşlerin içinden geçmek bizim işimiz. HDP bu ateşin döşendiği yollardan geliyor.
“Bizim için değil kendileri için dönüp baksınlar neredelermiş nereye gelmişler. Bu kadar kendisini yitirmiş, kontrolünü kaybetmiş bir siyasi iktidar olamaz. Ben öfkeliyim ve öfkem de hep böyle olacak bu şartlar devam ettiği müddetçe.
“İktidar artık bir siyasi iktidar olma özelliği görüntüsünü yitirdi. Yazık, yazık. Bahçeli Erdoğan'ı kurtardı, Erdoğan ona mahkum. Arada birbirlerine rest çekiyorlar, sonra ev ziyaretlerinde konsepti yenileyip tekrar devam ediyorlar. Bu birbirini güçlendirme değil.
“Kendini bilmeyen, yetemeyen bir iktidar tarafından Türkiye yönetiliyor. Şu an üzülecek durumda olan biz değil onlar. Aslanlar gibi yattık. Rahmetli annemin bir lafı var ‘Sürünsen de aslanlar gibi sürün’ diye. Biz aslanlar gibi süründük.
“Şu an siyasi meşruiyetini tamamen yitirmiş durumda iktidar, kendi anket şirketleri de dahil olmak üzere... Türkiye’de gerçekten az buçuk adil yargılama olsa, hukuk olsa söyleyeceğimiz çok şey var. MHP neden bu kadar siyasetin merkezinde bunun arkasında neler var? Sorulması gereken o kadar hayati sorular, cevaplanması gereken o kadar hayati meseleler var ki.”
“Bugün kadınlar kırımdan geçiyor Türkiye’de”
“Yargı üzerinden siyaset yapıyorlar. Biz asıllarıyla muhatap olmak isterdik. Dışarıda gözlerinin içine baka baka oturup, kavga da ettik diyalog da geliştirmeye çalıştık. Ama yargı organlarını siyasi rakiplerimizin temsilcileri olarak karşımıza koydular.
“Bu tutukluluk sürecinde Türkiye'nin durumuna bakalım. Enflasyon aldı başını gitti; ekonomik krizle, yoksullukla, mali krizlerle boğuşuyor Türkiye. Çünkü özgürlüğün, adaletin olamadığı bir yerde ekonomik istikrardan söz edilemez.
“Siyasi iktidar doların zirve yapmasının sorumlusunu da nedenini de aldı dış güçlere bağladı. Bunları yaparak kendi iktidarını sürdürebileceğini düşünüyor. Türkiye toplumu da bunun bedelini daha fazla açlıkla yüz yüze kalarak ödüyor.
“HDP’ye her vurduklarında, bizlere her zulmettiklerinde, bizlerin tutukluluk süresini her uzattıklarında Türkiye halkları fakirleşiyor, işsizlikle, yoksullukla karşı karşıya kalıyor. Tüm demokratik haklarından da mahrumlar.
“İstanbul Sözleşmesi gibi yaşamsal bir sözleşme siyasal iktidar tarafından tek taraflı olarak feshedildi. Bugün kadınlar kırımdan geçiyor Türkiye’de. Bizler, kuşaklar kaybettik.”
“Kobanî iddianamesi IŞİD’i aklama iddianamesidir”
“Hala açıktan talimatlar veriliyor. Hala siyasi kavgaların ve siyasi çıkar hesaplarının konusu haline getiriliyor. Tutukluluk durumunda ısrar etmenin başka bir boyutu daha var.
“Kobanî Davası sürdürüldüğü ve bizler de suçlu ilan edildiğimiz sürece IŞİD terör örgütü çok net cesaretlendiriliyor. Kobanî iddianamesinde IŞİD’le ilgili hiçbir şey yok. Kobanî iddianamesi IŞİD’i aklama, HDP’yi suçlu ilan etme iddianamesidir, başka bir anlamı yok.
“Tek bir IŞİD’le ilgili bir şey olmaz mı iddianamede? Bunun siyasi sonuçları var. Burada sadece genel anlamda bir iddianame diyemezsiniz işiniz zor. Ama eğer orada oturduysanız bunun sonuçlarını da göğüsleyeceksiniz.
“Ben üstlendiğim sorumlulukların bedelini ödüyorum, arkasında da duruyorum. Haksızlığa uğramış olsam bile sorumluluğunu üstlenirim. Siz de bu haksızlıkların sorumluluğunu üstleneceksiniz. Sizler sorumlusunuz. Çok açık bir IŞİD’i aklama belgesidir.”
“Sizler de bu siyasi darbeden sorumlusunuz”
“İddianame hukuki bir belge değil; siyasi iktidar bizim hakkımızda hangi ithamlarda bulunduysa buna göre hazırlanmış bir belgedir. Siyasi bir belgedir.
“Bir hukuk heyeti olarak siyasi bir belgenin sorumluluğunu üstleniyorsunuz. Bu sürecin iki sorumlusu var; biri doğrudan siyasi iktidar ikincisi de sizlersiniz. Sizler de bu siyasi darbeden sorumlusunuz. Bu koşullar içerisinde davanın, heyetin bu siyasi yörüngeden çıkması gerekiyor.
“Reddi hakim talebinde bulunuldu ama ciddiye almıyorsunuz. Ama bence yarın öbür gün sizin de işinize yarayacak. Tarihsel ve mesleki sorumluluğunuz bakımından önemli bir şey. Bugünlerin yarınları da var. Bugün bize bu dava üzerinden zulmediyorlar. Siz de bunun aracısınız.
“Davayı bitirmek gibi bir aceleniz var”
“Devlet Bahçeli’nin emrettiği gibi bu duruşmayı hızla bitirme çabasındasınız. Duruşmayı uzatmaya çalışmak gibi bir niyetimiz yok, böyle bir niyete de gerek yok.
“İsterse her bir arkadaşımız 3 ay boyunca da iddianameyi okuyabilir. Biz bunu uzatmak istersek öyle bir uzatırız ki. Ama öyle bir niyetimiz yok. Ama sizin en kısa zamanda bitirmek gibi bir aceleniz var.
“Size talimat gönderenler de bunu gizlemiyorlar. Kapatma davasını da bu davayla paralel hale getirmişler. Ve ne olacağına yolda karar verecekler. Sizler de ne olacağını bilmiyorsunuz.
“Önünüze başka şeyler de gelecek. Tablo aynen böyle bir tablo. Bu koşullar içerisinde usule ve dava ciddiyetine dair her talebin hassasiyetle ele alınması ve gereğinin yapılması gerekiyor.
“Biz bu davaya çıkıyorsak buna sizin dışınızda yüklediğim bir anlam olduğu için. Benim kendi adıma kaybedecek bir şeyim yok. Burada vereceğiniz sonuç umurumda olmaz. Başta bırakın sizi, mahkemeyi tanımazdım.”
“AİHM kararını neden uygulamadılar?”
“İktidar ortağı akşam yatıyor sabah kalıyor "AYM’yi kapatın" diyor. Diğer akşam yatıyor sabah kalkıyor büyükelçileri kovuyor. Niye, AİHM kararının uygulanması çağrısı yapmışlar.
“Siyasi iktidar AİHM kararlarını uygulamıyor. Bu ikiyüzlülüktür. Ben siyasetin içinden, göbeğinden gelmiş bir insan olarak bunu çok iyi biliyorum. Bir taraftan AİHM kararını uygulamayacaksınız, öte taraftan kullandığın SEGBİS sistemini bile sen AB fonlarıyla kuracaksınız. Bu gösterileri biz yemeyiz!
“Ayrıca hızla verilmesi gereken kararları o koridorlarda nasıl beklettiğinizi de biliyoruz. AİHM kararını neden uygulamadılar? Neden bu zamana kadar Demirtaş dışında kimse hakkında AİHM kararı verilmedi.
“Nedeni çok açık Türkiye'nin AB ülkeleriyle rüşvet karşılığı anlaşmaları vardı. Bir diğeri de AB Türkiye’de mülteciler konusunda bir duvar yapmak istedi. Türkiye ise bunun karşılığında para alıyor. O yüzden diğer kararlar bekletiliyor.”
“Siyaset yaparken tamamen haklılığımıza dayandık”
“Hiçbir tutarlılığı olmayan bu vakalar tablosu toplamı üzerinden dava dizayn ediyor, bizleri itham etmeye çalışıyorlar. Biz demokratik siyaset yaparken tamamen haklılığımıza dayandık. Ama siz aklınızı başınıza toplayın, kendinize bakın önce.
“Batının desteğiyle iktidara geldiniz ve kritik süreçlerde Amerikan yardımlarıyla iktidarda kaldınız. Bunlar gözümüzün önünde cereyan etti. Gerçeğe bu kadar hakaret etmenize izin vermeyiz.
“Bu koşullar çerçevesinde bu davayı hukuk davası olarak muhatap almaya çalışıyoruz ama bizim bu uğraşımız heyet tarafından boşa çıkarılmamalıdır. Burada bir hukuk süreci varmış gibi sizi muhatap alıp siyasi sorumluluğumuz gereği sürdürmeye çalışıyoruz.”
“Çok sayıda arkadaşımız sağlığından oldu”
“Siyasi iktidar Kobanî Davasını HDP’yi, Kürt siyasetçileri, sosyalist siyasetçileri tasfiye etmenin aracı olarak gündeme getirdi. Aynı zamanda bir öç alma davası olarak görüyor.
“Sayısız arkadaşımız çok ciddi sağlık sorunlarıyla karşı karşıya kaldı. Dışarıda yok edemediklerini hapishanelerle bitirmeye çalışıyorlar. Bu geçen 5 yılda çok daha emin oldum buna.
“Siyasi davalar aynı zamanda cezaevinden cenaze çıkarma davası olarak ele alınmış. Asamadıklarını cezaevinden cenaze olarak çıkarıyorlar. Onun için uzun tutukluluğu uyguluyorlar. Onun için mantığa, akla yatmayacak şekilde cezalar veriyorlar.
“Kobanî Davasında da çok sayıda arkadaşımız sağlığından oldu. Arkadaşlarımız çok ciddi sağlık ve ölüm riskiyle karşı karşıya. İkinci derece sorumlu sizin heyetinizdir.”
“Aysel Tuğluk duruşmalara çıkamıyor”
“Duruşma başladığından bu yana dosya kapsamında Kandıra’da bulunan ve ciddi rahatsızlıkları bulunan Aysel Tuğluk da var. Dava başladığı günden beri duruşmalara çıkamıyor. Birkaç kere yaşadığı sorunları dile getirdi, sağlık raporunu dosyaya getirdi.
“Bu duruşmalara çıkamamasının tek bir nedeni var o da bu 5 yılda sürdürülen eziyet politikalarının bedeninde oluşturduğu onarılamaz sağlık sorunlarıdır. Bu davalar arkadaşlarımızın canına kastediyor. Aysel Tuğluk bundan sonraki süreçlerde de yine duruşmaya çıkabilecek durumda değil.
“Heyet bu noktada ne düşünüyor? Yargılamayı durdurmadınız. Bize verin cezayı birileri mutlu olacaksa. Aysel Tuğluk, yönünden bu yargılama neden durdurulmuyor? Kocaeli'deki uzman heyet rapor düzenledi cezaevinde kalabilir diye. Sırf kendi çıkarları, saltanatları için insanlara bu kadar nefretle bakmak insani bir terimle açıklanamaz.
“İnsanlar ve iktidarlar, bazen canavarlaşabiliyor, canavarca hisle insanları öldürüyorlar. Öldürme eylemini taksitlere böldüler sadece. Tuğluk'un bu noktaya gelmesinin sorumluluğu her gün TV’lere çıkıp, bizi katil ilan etmeye devam edenlerdir. Ama çok net söylüyorum katil sizsiniz!”
“Bu dava teknik olarak bile kabul edilemez”
“Yaşamak direnmektir sözünü kendimize esas aldık. Bu zulüm koşullarında sağlığımızı taştan çıkarmaya çalışıyoruz. Her şeyin yolunda olmasını bırakalım, davanın yürümesini sağlayacak asgari bir durum varmış gibi konuşuyorsunuz.
“Bu davadan teknik olarak bile bir sonucu çıkmaz. Bu dava teknik olarak bile kabul edilemez. Kabul edilebilmesi için sorunların çözülmesi ve koşulların düzeltilmesi gerekir.
“15 gün duruşmanın sürdürülmesi bile insanın dayanma sınırına, sağlık koşullarına aykırıdır. Böyle bir şeyi kabul etme ihtimalimiz yok. Bizler böyle bir anlayışın dayatılmasını reddediyoruz.
“Yeni bir kazanma dönemi başlamıştır”
“Davanın esasında bana yöneltilen suçlamalarına ilişkin beyanlarımı sorgu ve savunma aşamasında koşullar sağlanırsa yüz yüze yapmak istiyorum. Ancak arkadaşlarım açısından bu haksız tutukluluğun daha fazla devam ettirilmemesi gerekiyor.
“Bu intikam operasyonunun birinci derece muhataplarının kim olduğunu herkes biliyor. Bu davayı açan herkes de iyi biliyor. O nedenle bu davanın birinci derece muhatapları bizleriz, Eş Genel Başkan olarak benim. O nedenle arkadaşlarımızın haksız tutukluluk sürecinin sona erdirilmesi gerekiyor.
“Bu zamana kadar halkımıza ve partimize, savunduğumuz değerlere inanmaktan hiçbir zaman tereddüt etmedik. Yakın sürede duruşumuzu destekledik ve haklı çıkardık, artık yeni bir kazanma dönemi başlamıştır.
“5 yıldır uygulanan siyasi iktidar artık sona gelmiştir. Her iktidarın, her zulmün bir sonu vardır. 2016’dan 2021’e kadar uygulanan zulmün sonuna gelinmiştir. Türkiye halkları için, kadınlar için yeni bir kazanma dönemi başlamıştır. İster içeride ister dışarıda olalım partimizin, halkımızın gözüyle görmeye devam edeceğiz; adaletin, demokrasinin, barışın yolunda yürümeye devam edeceğiz.” (AS)