Haberin İngilizcesi / Kürtçesi için tıklayın
Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanı ve partinin 24 Haziran'daki Cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş, Twitter'da yaptığı paylaşımda tutukluluğuna gerekçe olan delillerin “varolmadığını” açıkladı.
TIKLAYIN - Selahattin Demirtaş için Tahliye Başvurusu
Demirtaş, 15 Mayıs’ta avukatları aracılığıyla Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesine tahliye başvurusu yaptı.
Edirne F Tipi Cezaevinde 4 Kasım 2016’dan beri tutuklu bulunan Demirtaş’ın tahliye başvurusunda, “tutukluluk halinin, serbest seçim hakkının ihlali olduğu” belirtildi.
TIKLAYIN - Selahattin Demirtaş Kimdir?
Tahliye başvurusunun bugün karara bağlanması bekleniyor.
Dava Ankara’da görülüyor
Demirtaş hakkında toplam 96 fezleke hazırlandı. Diyarbakır’da açılan dava kapsamında 4 Kasım 2016’da tutuklandı. Fezlekelerden 31’i birleştirilerek dokunulmazlığının kaldırılması için TBMM’ye gönderildi. 31 fezlekede, 17 ayrı suçlama bulunuyordu.
TIKLAYIN - "Birileri Savcıları Arayıp, ‘Dosya Diyarbakır’da Birleşecek’ Dedi"
Dava dosyası daha sonra “güvenlik” gerekçesiyle Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesi’ne taşındı.
Demirtaş bu davada "terör örgütü kurma ve yönetme", "örgüt propagandası" ve "suç ve suçluyu övme" iddialarıyla suçlanıyor.
Ayrıca Doğubayazıt 2. Asliye Ceza Mahkemesi hakkında “hükümeti aşağılama” suçundan beş ay hapis cezası verdi.
Savcılık: Gizli tanık bulunamamıştır
Demirtaş, bu sabah Twitter hesabından yaptığı açıklamada, “sahte delillerle tutuklu olduğunu” söyledi:
“Tutukluluğuma gerekçe yapılan sözde delillerin tamamının sahte olduğu, hepsinin FETÖ savcıları tarafından uydurulduğu ortaya çıktı. Ama herkes halen üç maymunu oynuyor.
“Örneğin, 2012’de Cemaat savcılarınca uydurulan (ki bunlar şu anda tutuklu) MERCEK adlı sözde gizli tanığın beyanlarını, sırf ben tutuklanayım diye bu dönemin savcıları da dosyama koydular.
“Ama yargılandığım mahkeme, MERCEK denen gizli tüm beyanlarını Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan isteyince gerçek ortaya çıktı. Beni tutuklatmak için bu sahte FETÖ delilini dosyama koyan aynı savcılık, bu defa da “böyle bir gizli tanık beyanı yok” diye cevap yazdı.
“Hani uydurma FETÖ delilleriyle mağdur olanların davaları düşürülüyordu? Kimse kusura bakmasın ama ben, tutuklu 12 FETÖ savcısının ayrı ayrı hazırladıkları fezleke ve sahte delillerle halen tutukluyum. İşte savcılığın o yazısı:
Gizli tanık "Mercek"in Demirtaş'ın iddianamesindeki beyanı neydi?
Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığının ulaşamadığını bildirdiği gizli tanık 'Mercek'in HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın iddianamesinde yer alan ve 2009 yılındaki KCK soruşturmasında verdiği ifadesi şöyle:
"Ünal Çelen, KCK/TM Sözcüsü olarak Türkiye 'de oluşturulan KCK yapılanmasının bütün alanlara yayılması ve bu alanlarda faaliyet yürütecek olan örgüt mensuplarının yetiştirilmesi, sevk ve idaresi gibi görevleri üstlenir. Direk olarak KCK Yürütme Konsey Başkanı Murat Karayılan'a bağlıdır. Sabri Ok ve Murat Karayılan'dan almış oldukları talimatlara göre Türkiye'deki yapılanmaları şekillendirip eylem ve faaliyetlerde bulunurlar, DTP'li bütün Belediyeler ve Milletvekilleri bunlara bağlıdır. KCK Türkiye Meclisinde bulunan bu altı şahsın vereceği emir ve talimat gereği hareket ederler, buna örnek olarak ise, yanılmıyorsam 2008 yılı Ekim aylarında Başbakanın Diyarbakır'ı ziyaretleri esnasında, halkın kepenk kapatması, çöplerin toplatılmaması, öğrenci servis araçlarının çalışmaması ye Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir'in başbakanı karşılamak için havaalanına gittiği esnada yoldan geri çağırarak, başbakanı karşılamasının engellenmesi, DTP'li milletvekillerinin Türkiye'deki ortamı germek ye bağlı kitleyi canlı tutmak için Meclis'te Kürtçe konuşma ye oturum düzenlemesi talimatı Ahmet Türk'e ve Selahattin Demirtaş'a verildi, bu talimatı verenler içerisinde Ünal Ahmet Çelen isimli şahıs da vardı. Yakalanana kadarda bu görevini sürdürmüştür."
“Şiddet ve provokasyonların durması çağrısı yaptım”
“Ayrıca, 6-8 Ekim nedeniyle hakkımda şiddeti tahrik veya suç işlemeye azmettirmekten açılmış ne bir soruşturma ne de bir dava vardır.
“Çünkü yapılan savcılık soruşturmasında 6-8 Ekim’e dair tek bir çağrım veya açıklamam bulunamamıştır. Bulunamamıştır, çünkü yoktur. Bu konuda bana atılan iftiralar siyaseten beni karalama amaçlıdır. Ben 6-8 Ekim nedeniyle yargılanmıyorum, öyle bir suçlamadan tutuklu da değilim.
“Dava, Parti MYK’miz hakkında izinsiz gösteriye teşvikten dolayı açılmıştır. Olayları tahrik ettiğimiz iddiası bile yoktur. Bu gerçek de, yargılama sırasında tümüyle ortaya çıkmıştır.
“Ancak o kadar fazla “Demirtaş’ın Kobani çağrısı” başlıklı yalan ve iftira atılmıştır ki, kamuoyunda benim gerçekten böyle bir çağrı yaptığım algısı yaratılmıştır. Oysa böyle bir çağrım yoktur.
“Benim 7, 8 ve 9 Ekim’de yaptığım üç çağrı vardır, üçü de şiddetin ve provokasyonların durması çağrısıdır. Hakkımda yürütülen kampanya, ne yazık ki siyasi bir rakibi yıpratmak amacıyla yapılmış, tarihimizin en büyük karalama kampanyalarından biridir. Hakikat bundan ibarettir.” (AS)