12. İstanbul Onur Yürüyüşü bugün İstiklal Caddesi’nde gerçekleşti. Metrelerce uzunluktaki gökkuşağı bayrağı caddeyi kapladı.
Dün Onur Haftası Heyeti’nin görüştüğü İstanbul Valiliği, yürüyüş için meydanı açacaklarını söylemişti. Ancak bugün Emniyet’in meydanı sivil polis kordonuna alması nedeniyle, yürüyüş Fransız Konsolsluğu’nun önünden başladı.
Binlerce kişinin katıldığı Onur Yürüyüşü’ne, Mephisto gibi cadde üzerindeki bazı dükkanlar astıkları gökuşağı bayraklarıyla destek verdi. Bazı dükkanlar ise aktivistlerin içeri girmesiyle gökkuşağına büründü.
Bu sene ilk Onur Yürüyüşü'ne sokak satıcıları hazırdı. Bazıları renkli peruklarıyla satış yaparken, üzerinde LGBTİ haklarına ilşkin sloganlar yazan ürünler dikkat çekti.
Yürüyüş boyunca binlerce kişi “- Nerdesin Aşkım, - Buradayım Aşkım” diye haykırdı.
“Ay, Ayol, Anarşi”, “- İbneler/dönmeler olmadan anayasa olmaz, orospular olmadan devrim hiç olmaz, - Herhalde!” gibi sloganlar da bu seneki yürüyüşte öne çıktı. Ayrıca Listag (Lamdaistanbul Aile Grubu) üyelerine atfen “Tayyip, kaç, kaç, kaç, anneler geliyor” sloganları da atıldı.
“Temas ediyoruz, yansak da dokunuyoruz”
İki saat süren yürüyüşün ardından Tünel Meydanı’nda yapılan basın açıklamasında, Gezi direnişinden sonra ortaya çıkan temas ve toplumsal birlikteliğe değinildi, “2013 İstanbul LGBTİ Onur Yürüyüşü sona erdiğinde, bir daha hiç yalnız hissetmeyeceğimizi biliyorduk” dendi.
Anayasa’da ve Ayrımcılık Yasası’nda LGBTİ’lerin yok sayılmasına tepki gösterilen açıklamada, LGBTİ’lerin tanınmamasının nefret suçlarının teşviki anlamına geldiğinin altı çizildi.
Yürüyüşle birlikte, “Temas” temalı 22. İstanbul LGBTİ Onur Haftası da sona erdi.
12. Onur Yürüyüşü’nde okunan basın açıklamasının tam metni şöyle:
2013 yazında zaman ve mekan tüm anlamını yitirmişti zira kısacık bir aya bir ömür, küçücük bir parka bir dünya sığdırmıştık. Ufkumuzun ne kadar dar, çemberimizin ne kadar geniş olduğunu farketmiştik. 2013 Onur Haftası başladığında temamız “Direniş”ti, tüm hayatımız direnişti, hala da öyle… Hepimiz birer direnişçiydik çünkü onurlu bir yaşam sürmenin yolu direnmekten geçiyordu. 2013 İstanbul LGBTİ Onur Yürüyüşü sona erdiğinde, bir daha hiç yalnız hissetmeyeceğimizi biliyorduk. İstiklal Caddesi’ni gökkuşağı renkleriyle kaplayan onbinlerce kişi, biricik ve birklikte, öfkeli ve neşeli, tüm insanlığı kuşatan, özellikle yaşadığımız topraklarda son yıllarda daha da saldırganlaşan, adına “ahlak” denilen, “normal” denilen, “namus” denilen baskı araçlarının gölgesinde kalmamak için hep birlikte bağırdık. Örgütlü mücadelemizin 22.yılında temas etmenin anlamı değişmişti, artık dokunmak her zamankinden daha vazgeçilmezdi. Birbirimize dayanışmayla, şefkatle, aşkla dokunduk. Birbirimizin gözyaşını sildik, karnını doyurduk, arkadaşlarımızın yasını tuttuk. Birbirimiz için sustuk, konuştuk, bağırdık. Bizi birbirimizden koparan, izole eden bu şehirde, kendimize benzeyen insanları bulmaya çalışarak geçirdiğimiz tüm o zamanı nasıl da boşa harcadığımızı gördük. Çünkü benzemeyenlerin yan yanalığıydı bazen en özgürleştirici olan. Bu deneyimin ardından 2014 senesinde 22 senelik örgütlü mücadelemizin kazanımlarını meydanlarda görebiliyoruz. Ancak nefret tohumunun nasıl da rahat ekildiğini, hızla yeşerdiğini yıllardır biliyoruz. Buna karşı, homofobik transfobik şiddet ile mücadelemiz devam ediyor. Çok değil bundan bir yıl once anayasa yazım sürecinde AKP hükümetinin LGBTİ gerçekliğine yaklaşımını hep beraber gördük. Demokratikleşme adı altında sunulan ayrımcılık yasasında LGBTİ’leri görmezden gelmesi ise hepimizin malumu. Bugün hala yaşam hakkımız başta olmak üzere barınma ve çalışma gibi temel insan haklarımız güvenceye kavuşturulmuyor. AKP hükümetinin LGBTİ varoluşları tanımaması, hedefi olduğumuz nefret suçlarının teşviki anlamına geliyor. Oysa bugün bir kez daha gösterdik ki bizler artık bir avuç olmaktan çıkıp kapanan gözlere, tıkanan kulaklara inat kalabalık bir haykırışa dönüştük. Şiddeti ve baskıyı nasıl da kahkaha ve dayanışmayla, el ele ve kol kola yendiğimizi akılda tutarak temas ediyoruz, yansak da dokunuyoruz. Suya sabuna dokunmamızı istemiyorlar, oysa biz biliyoruz ki bu pisliği temizleyecek su da sabun da biziz. Tartışacak onlarca meselemiz var ancak işbirliği yapabileceklerimiz onlardan çok daha fazla.Yıkmamız gereken bir zorbalık düzeni, kurmamız gereken yepyeni bir dünya var. Artık uzak durmanın değil, temas etmenin zamanı! |
22. İstanbul LGBTİ Onur Haftası etkinlikleriyle ilgili tüm haberlere ulaşmak için tıklayın.