* Fotoğraf: Pixabay
Dünya’nın her iki kutbunda da aynı anda aşırı sıcaklıklar kaydedildi.
Antarktika’nın bazı kısımları bu ay ortalamadan 40 derece ve Kuzey Kutbu bölgeleri de ortalamadan 30 derece daha sıcak olarak ölçüldü.
Her iki kutbun da aynı anda böyle bir ısınma göstermesi emsalsiz olarak değerlendiriliyor.
Antarktika’da rekor
Antarktika’daki hava istasyonları, rekor sıcaklığı 18 Mart Cuma günü kaydetti. Güney Kutbu’nda sonbahar gelirken, 3234 metre yüksekliğindeki Dome Concordia istasyonu, ortalamadan yaklaşık 70 derece daha sıcak olan -12,2 santigrat derece; daha da yüksek Vostok istasyonu ise -17,7 santigrat derece kaydetti: Bu veriler tüm zamanların rekoru.
MeteoFrance kar bilimcisi Gaetan Heymes, sosyal medya paylaşımında, “18 Mart’ta Vostok’ta maksimum sıcaklık -17.7°C! Bir önceki rekoru neredeyse 15°C ile geride bıraktı. Bence bu, Haziran 2021’de Britanya Kolombiyası’nda merkezlenen yoğun sıcaklık dalgası kadar olağanüstü büyüklükte bir iklim olayıdır” açıklamasını yaptı.
ABD Ulusal Okyanus Atmosfer İdaresi hava durumu modellerine dayanan Maine Üniversitesi’nin İklim Reanalyzer’ına göre, Cuma günü Antarktika kıtasının tamamı 1979 ile 2000 arasındaki toplam sıcaklıkta yaklaşık 8,6 derece daha sıcaktı.
Colorado’daki Ulusal Kar ve Buz Veri Merkezi’nden buz bilimcisi Walt Meier, halihazırda sıcak bir ortalamanın üzerine 8 derecelik ısınmanın olağandışı olduğunu söyleyerek, “Tüm Amerika kıtasının normalden 8 derece daha sıcak olduğunu düşünün” dedi.
- NOT: Yılın bu zamanında, normal koşullarda yazdan çıkan Antarktika’nın hızla soğuması ve Arktik’in ise günler uzadıkça kıştan yavaş yavaş çıkması beklenir.
Kuzeyde rekor
Yeşil Gazete'nin aktardığına göre, aynı zamanda, cuma günü Kuzey Kutbu da bir bütün olarak 1979-2000 ortalamasından 6 derece (3,3 derece) daha sıcaktı.
Ulusal Kar ve Buz Veri Merkezi’ndeki yetkililer, Kuzey Kutbu’nun ortalamadan 50 derece daha sıcak olduğu ve Kuzey Kutbu çevresindeki alanların erime noktasına yaklaştığını da kaydetti.
Uzmanlar karşılaştırma yapmak için şu bilgileri sıraladı: Dünya bir bütün olarak 1979-2000 ortalamasının sadece 1,1 derece (0,6 santigrat derece) üzerinde ve küresel olarak 1979-2000 ortalaması, 20. yüzyıl ortalamasından yaklaşık yarım derece daha sıcak.
Zıt mevsimlere rağmen iki kutup da eriyor
Walt Meier, durumun Mart ortası için gerçekten sıra dışı olduğunu söyledi. Meier, Associated Press‘e verdiği demeçte, “Zıt mevsimlerde Kuzey ve güneyin aynı anda eridiğini görüyoruz. Kesinlikle olağandışı bir olay” dedi.
Wisconsin Üniversitesi meteoroloğu Matthew Lazzara, “Böyle bir şeyin olduğunu görmek iyiye işaret değil” dedi. Doğu Antarktika’daki Dome C-ii‘deki sıcaklıkları izleyen Lazzara, cuma günü -10 santigrat derecelik sıcaklık kaydetti: Burada mevsim normali -43 santigrat derece.
Lazzara, “Bu, Mart ayında değil Ocak ayında görmeniz gereken bir sıcaklık. Ocak orada yaz mevsimi. Bu oldukça dramatik.” Meier, Pasifik’ten güneye doğru sıcak ve nemli hava aktaran “büyük bir atmosferik dalga” olabileceğini, Kuzey Kutbu’nda Grönland kıyılarının kuzeyine Atlantik’ten ılık hava dalgası geliyor olabileceğini belirtti.
Uzmanlar ne dedi?
Konuyla ilgili yapılan açıklamada, Pennsylvania Eyalet Üniversitesi’nden iklim bilimci Michael Mann, kaydedilen aşırı hava durumunun endişe verici ölçüde tahminleri aştığını belirtti:
“Kuzey Kutbu ve Antarktika’nın ısınması endişe kaynağı ve aşırı hava olaylarının artması bunlara örnektir ve endişe nedenidir.”
Eski NASA baş bilimcisi ve otuz yılı aşkın bir süre önce hükümetleri küresel ısınma konusunda ilk uyaranlardan biri olan James Hansen de Guardian’a şunları söyledi:
“Ortalama deniz buzu kalınlığı düşüyor, bu yüzden büyük deniz buzu kaybı için ortam olgunlaştı. Azaltılmış deniz buzu örtüsünün etkisi, artan sera gazlarının neden olduğu Dünya’nın enerji dengesizliğini yükseltmektir. Sera gazları, giden ısı radyasyonunu azaltır, böylece gezegeni ısıtan net bir dengesizliğe neden olur.
“Azaltılmış deniz buzu örtüsü, gezegensel enerji dengesizliğini artırır, çünkü karanlık bir okyanus, deniz buzundan daha az güneş ışığını yansıtır.”
Raporlar sıcaklık artışı ve erimenin hızını gösteriyor
Bilim insanları, iklim krizine karşı hayati önem taşıdığı için Kuzey Kutbu'nu korunmaya ihtiyaç duyan öncelikli alanlardan biri olarak tanımlıyor. Kutup bölgeleri aynı zamanda dünyanın geri kalanından iki ila üç kat daha hızlı ısınıyor ve iklim değişikliğine karşı en savunmasız bölgeler olarak kabul ediliyor.
Eriyen buzul miktarındaki artışın, güneş ışınlarının yansıtılmasını önemli derece azaltacağı, buna bağlı olarak denizin ve toprağın daha fazla ısınacağı, dolayısıyla küresel ısınmanın çok daha hızlanabileceğine işaret ediyor.
Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC), geçen yıl, iklim biliminin kapsamlı incelemesinin ilk bölümünde, halihazırda meydana gelen benzeri görülmemiş ısınma sinyalleri konusunda uyarmış, özellikle kutup erimesi gibi durumların, hızla geri döndürülemez hale gelebilecek bazı değişikliklere yol açtığı belirtilmişti.
Geçen ay yayımlanan altıncı değerlendirme raporunda, iklim değişikliğinin halihazırda sadece 1,1 derece ısınmayla, dünyanın her bölgesinde yaygın bir bozulmaya neden olduğuna dikkat çekilmişti.
Ancak araştırmaların sonuçları olumlu yönde değil. Greenpeace'in Ulusal Kar ve Buz Merkezi'nden aktardığına göre, Kuzey Kutbu'nda buz kütlesi 15 Eylül 2020'de 3,74 milyon kilometre kareye ulaştı. Bu miktar bugüne kadar ölçülen en düşük 2. seviye.
Nature Climate Change adlı dergide yayımlanan başka bir araştırmanın sonuçlarına göre ise yerkürenin yüksek kesimlerindeki buzul göllerinin kapladığı alanın 1990'dan 2018 yılına kadar yüzde 51 arttı.
Leeds ve Edinburgh üniversiteler ile University College London'da görevli bilim insanlarının yaptığı araştırmaya göre de yeryüzünde 1994 yılından bu yana toplam 28 trilyon ton buzul eridi. 28 trilyon ton buzul, İngiltere'nin tüm yüzeyini 100 metre kalınlığında donmuş bir su tabakasıyla kaplayabiliyor.
ABD Havacılık ve Uzay Ajansı'nın (NASA) fotoğrafları da bu araştırmayı destekliyor. Yeryüzü gözlem uydularının çektiği 254 bin 795 fotoğrafı inceleyen araştırmacılar, 28 yıllık sürede, buzul göllerinin sayısının yüzde 53, kapladığı alanın ise yüzde 51 arttığını tespit etti.
(TP)