* Görsel: unsplash
Haberin İngilizcesi için tıklayın
Düşük karbonlu bir geleceğe küresel bir geçişi hızlandırmak için çalışan iklim değişikliği düşünce kuruluşu olan E3G (Third Generation Environmentalism - Üçüncü Nesil Çevrecilik) yeni kömür projelerinin çöküşüne dair bir rapor yayımladı.
Dünya genelinde planlama aşamasındaki yeni kömür projelerini değerlendiren bu rapor, Paris Anlaşması'nın imzalandığı 2015 yılından bu yana yapımı planlanan yeni kömürlü santral kapasitesinde yüzde 76'lık azalma olduğunu ve yeni kömürlü santrallerin sona yaklaştığını ortaya koyuyor.
Yeni kömür yok taahhüdü
Yeşil Gazete'nin haberine göre, sadece altı ülkenin harekete geçmesiyle, dünya genelinde inşaat öncesi planlama aşamasındaki projelerin yüzde 82'si tamamen iptal edilebilir. Bu altı ülkenin içinde Türkiye de bulunuyor.
Rapora göre 41 ülke, yapımı planlanan kömürlü santralleri iptal etti. 42 ülke zaten halihazırda yeni kömürlü santral projesinde bulunmayacağını duyurmuştu. Küresel ölçekte yapımı planlanan kömürlü santrallerin yüzde 55'i sadece Çin'de. Çin'i Hindistan, Vietnam, Endonezya, Türkiye ve Bangladeş takip ediyor.
Rapora göre Çin, denizaşırı kömür finansmanını sona erdirmede Doğu Asya'daki komşuları Japonya ve Güney Kore'yi takip ederse, 20 ülkede 40GW'nin üzerinde toplam kapasiteye sahip kömürlü santral projeleri daha kolay iptal edilebilir. Geri kalan projeler ise 31 ülke arasında daha düşük yoğunlukla paylaşılırken, 16 ülke kömürsüz bir geleceğe ulaşmak için sadece bir proje uzakta. Yakın tarihli bir BM raporuna (IPCC SR1.5) göre, ülkelerin Paris Anlaşması kapsamında verdikleri taahhütleri yerine getirmesi için, kömür kullanımının 2030 yılına kadar 2019 seviyesine kıyasla yüzde 79 azaltması gerekli.
Türkiye ile ilgili tespitler
Raporda yer alan Türkiye bölümünde ise, ülkede yapımı planlanan kömürlü santral projesi stokunun dünya çapında en büyük üçüncü çöküşü temsil ettiği kaydedildi.
Türkiye'nin OECD ülkeleri içinde inşaat öncesi planlama aşamasında olan kömürlü santral projelerinin yüzde 73'üne (12,14GW) ev sahipliği yaptığı kaydedilirken, yine de 2015'ten bu yana planlanan projelerin 69 GW kapasitelik kısmı, 8GW'ı 2021'in ilk yarısında olmak üzere iptal edildiği de belirtildi.
Türkiye'yle ilgili raporda yer alan tespitler şöyle:
- Türkiye'nin ulusal enerji politikası, linyit santralleri için tarife garantisi sunma raddesine kadar kömür yanlısı olmaya devam ediyor. Hükümet strateji ve politika belgelerinde kömürlü santralleri destekliyor ve şu anda kömürlü santrallerin kademeli olarak devre dışı bırakılması veya yeni kömürlü santral inşaatlarına son verme gibi bir planı yok.
- Ancak reel ekonomi hükümet politikasının önünde seyrediyor. Planlanan projeler son bir yıl içinde neredeyse yarı yarıya azaldı ve 2015 yılından bu yana yüzde 79 oranında küçüldü. Giderek zayıflayan kömür ekonomisinin etkisiyle art arda iptal edilen projelerin yeni faaliyete geçen projelere oranı yaklaşık 11:1 oranına dayandı.
- Türkiye, Çin'den finansman alan tek OECD ülkesi. Yine de, yapım aşamasında olan 1,3GW kapasiteli Çin destekli kömür santrali EMBA Hunutlu, en az 20 yıl boyunca kar etmeyebilir ve büyük olasılıkla bir terk edilmiş varlık olarak sonuçlanacaktır. Son analizler, uygun maliyetli bir enerji geçiş stratejisi kapsamında yeni kömür santrallerine gerek duyulmadığını işaret ediyor.
- Türkiye'nin kömürden çıkması için hem yerli iş gruplarının hem de sivil toplumun baskısı artıyor. AB sınırda karbon düzenleme mekanizmasının (CBAM) olası ekonomik etkileri iş dünyasını endişelendiriyor. Çok sayıda kişi ve kuruluş, artan maliyetlerin ihracata bağımlı sektörleri ciddi şekilde etkileyebileceği gerekçesiyle hükümete karbonsuzlaşma yol haritası belirlemesi yönünde çağrıda bulunuyor.
- Değişen siyasi, ekonomik ve sosyal koşulların bir sonucu olarak, hükümet politikası ve gerçeklik ayrışmaktadır. Türkiye, planlanan kömürlü santral stokunun küresel ölçekte çöküşünden faydalanabilir ve kalan projelerini iptal edebilir.
(SO)