"...Şimdi Türkiye ve bütün Ortadoğu'da çok genç bir nüfus var. Çok çok genç nüfuslar... Ben sinema ve film sektöründe çalıştığım için, orada hep gençlerle çalıştığım için gençlere yakın oldum ve size şunu söyleyeyim: Bu gençler artık bu bizim kuşak insanların politikasının çok dışında bakıyorlar her şeye. Çok çok dışında ve bambaşka bir dünya... Yani, siz bundan sonra gelecek olan kuşaklara, yani benim bugün 4 yaşında olan torunum ve ondan sonra gelecek olan kuşaklara bugün dayattığınız politikaların hiçbirini dayatamazsınız. Yok öyle bir dünya. O dünya bitti..."
Melek Ulagay Taylan'ın sözleri, iki hafta önce Artı TV'de yayınlanmış 'Odak' programından.
53 dakikalık programın kanımca tamamı izlenmeye değer. Yukarıda 48. dakikada başlayan kısa bölüm, bu yazının konusu ile ilgili; bu sebeple buraya konuldu. Ayrıca Taylan'ın sözlerinin öncesinde de sonrasında da değerli bir hayat düsturunun olduğunu düşünüyorum.
Belki her yeni nesil gençlik önceki nesillerdeki akranlarına göre "bambaşka bir dünya"dır. Hele bizim coğrafyamızda iyice böyle olduğu düşünülebilir. İçinde doğdukları günden beri dibe doğru çekilen bu acılı, sancılı coğrafyada 'çok bambaşka' olmaları herhalde çok daha mümkündür.
İşte bunların bir bölüğü, Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) öğrencileri, geçen hafta sonu üniversitelerinden mezuniyet törenlerini sadece kendileri düzenlediler. Çünkü iktidarın emir ve komutası altında davranan "rektörlük" töreni yasaklamıştı.
TIKLYIN - Rektörlüğün yasağına rağmen Devrim Stadyumu'nda tören
"Sadece kendileri" derken eksik kalmasın; öğrenciler yalnız değillerdi. Okulun diğer bileşenleri, firesiz olarak bütün fakülte bölümlerinin yönetimleri, birisi dışındaki bütün şehirlerdeki mezun dernekleri, sendikaları ile üniversitenin emekçileri, öğrencilerin aktif destekçileriydiler.
Yasak tanınmadı; tören, karar-inisiyatif yetkisi öğrencilere tanınmış ODTÜ bileşenlerinin ortak örgütlülüğü ile başarıyla düzenlendi. Çok coşkuluydu.
ODTÜ'lülerin iradesi muktedir ile kayyumunu dizlerinin üzerine çökertti.
ODTÜ'lüler 24 Temmuz'dan beri direnişte
Mezuniyet töreninden bir hafta önce Cumartesi günü öğrenciler Rektörlük önünde toplandılar, açıklama yaptılar, yasak kaldırılmadığı takdirde gelecek Cumartesi töreni kendilerinin düzenleyeceğini duyurdular. Aynı zamanda o gün, 30 Temmuz Cumartesi geleneksel Mezunlar Günü idi ve okulun eski öğrencileri de açıklamaya katılarak destek verdiler.
İşte o gün tanık olunan şu şey bir "bambaşkalık" mıdır bilmem ama şu tek bir davulun ritmi ile bir anda iç içe koskoca iki halka halinde halay çekmeye başlayan canların hallerindeki sadelik ama sanki aynı anda içlerinde gizledikleri fırtına, birbirlerine gösterdikleri özen, 'biz olmak' duygusunun bakışlarına kondurduğu sıcaklık ile bunun hemen ardından Eşli Danslar Topluluğu'nun oracıkta sergilediği dansların birbirleri ile uyumu, ahengi, içinizi sevinçle doldurmaya yetiyor, boğazınız düğümleniyor.
Sanırım bu kadim topraklarda, belki Babai isyanlarından bu tarafa tarihin akışı içinde, baskı düzenlerinin yaşadıkları açmazlar (beka dertleri) sebebiyle, tebaaya karşı giriştikleri ezme-sindirme atakları, bunun içine doğan her nesil gençliğin kendi bambaşkalığına sebep olmuş, özelliklerini şekillendirmiştir. Bugün de gençliğin ODTÜ'lü bölüğünün muktedirlere yaşattığı hüsran, bu binlerce yıllık tahakküm-başkaldırı döngüsü içinde biriken, varılmış 'bambaşkalığın', kazanılmış 'direniş aklının' eseridir.
ODTÜ arazisinden geçirilmeye çalışılan rant yolu okulun 'direniş aklının' yeni sınavı olarak önlerinde duruyor.
2013'te Gezi'den sonra okulun başına sarılan, 2017'de 4 bin ağacın katledilmesi ile atak yapan bu belanın koskoca Başkent Belediyesi tarafından nükseden kötü huylu bir ur gibi yeniden canlandırılmasına karşı ODTÜ'lüler okulun toprağı üzerinde 24 Temmuz'dan beri direnişte, nöbette.
Çadırların kurulduğu nöbet alanı bu kez zor bir yerde. Kavaklık direnişinde olduğu gibi serin kavak gölgeleri yok nöbet çadırları için.
Fotoğrafta uzakta görülen beton viyadük, rant talanına açılmak istenen ODTÜ arazisinin tam ortasındaki tek gölgelik mahal. ODTÜ nöbet çadırları bu viyadüğün altına kuruldu; viyadüğün ortasındaki taşıyıcı kolonların dibine.
Objektif okul arazisinin güneyinden kuzeye bakıyor. Burası ODTÜ arazisinin güney ucu. Okulun yerleşkesi 5- 6 kilometre uzakta kuzeyde. Görülen toprak yolun sağı (yani doğusu) ve solu (yani batısı) ODTÜ arazisi; keza yol ODTÜ arazisinin tam ortasından geçiyor.
Objektifin sağında ODTÜ ormanı kesif yeşil bir örtü olarak görülüyor. Solda önceki belediye başkanının rant ortağı olduğu Genç İnşaat'ın Park Joven lüks konut projesinin kulelerinden biri görülüyor. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur [Yavaş] Bey'in iptal edildiğini söylediği projenin inşaatı sürüyor.
Öyle ki, ODTÜ nöbetçilerinin bu kulenin tepesinde çalışan işçiler ile zaman zaman uzaktan birbirlerine seslenerek sohbet ettikleri oluyor.
Viyadüğün, yapımına heves edilen anayol üzerinde bir U dönüş işlevi sağlamak için inşa edildiği tahmin ediliyor. Sadece bu viyadük için işgal edilen alanın genişliği çıplak gözle bakıldığında yarım kilometreye ulaşıyor. Yolun devamına izin verilmesi halinde, ODTÜ arazisinin Eskişehir yoluna kavuştuğu mahalde yapılacak kavşak düzenlemesinin ne büyüklükte bir alanı tahrip edeceği buradan düşünülebilir.
Fotoğrafta son değinilmesi gereken şey: Toprak yolun sağına ve soluna öbekler halinde yığılmış stabilize döküm malzemesi. Malzemenin elde edildiği yer, objektifin arkasında yani daha güneyde bu iş için metrelerce derinlikte kazılmış ODTÜ arazisi. İzleyen bir fotoğrafta görülecek.
ODTÜ arazisinin talancılar tarafından bir taş ocağı gibi kullanılma kötülüğüne niyet edildiği de apaçık.
Viyadüğün gölgesinde kurulmuş nöbet alanına yaklaşım.
Bütün güzergâhın sağına ve soluna (Doğu-Batı) önceki belediye tarafından tel örgülü çit çekilmiş durumda. Objektifin sağında doğuya çekilmiş çitin bir bölümü görülüyor. Talancılar, ODTÜ arazisinin ortasından geçirdikleri "yollarını" iki tarafından çit ile çevirerek "emniyete" aldıkları bir koridor oluşturmaya da niyet etmişler.
Yukarıda söz edilen 'sözde koridor'
Objektif doğudan batıya bakıyor. Ön planda doğu emniyet çiti, geri planda batı emniyet çiti görülüyor. Bütünüyle ODTÜ arazisi içinde yer alan koridor böylece "emniyete" alınmış!
Beton direklere sadece üç sıra dikenli tel çekilmiş, alt tarafına tel örgü çekilmemiş; biraz Nasrettin Hoca türbesi gibi olmuş.
2019'da Kavaklık da benzer biçimde bir tel örgü çitin içine hapsedilmişti. Direnişin 81. gününde çit direnişçiler tarafından aşıldı. İzleyen hafta içinde tamamı söküldü; çıkan hurda malzeme taşeron inşaat şirketine teslim edildi.
Koridorun batı yakası çitinin hemen dışından batıya, Bilkent yönüne bakış.
ODTÜ arazisinin batı sınırı fotoğrafta görülen güney-kuzey istikametinde uzanan vadinin tabanından geçiyor. Okulun gerçek sınırının kadim çiti buradan bakılınca çıplak gözle bu tabanda görülüyor. Fotonun tam ortasına dikkatle bakılırsa ya da foto büyütülürse çiti burada görmek de mümkün.
Görüldüğü üzere rant yolu koridorunun batı çiti ile ODTÜ arazisi batı sınırı arasında tahminen 500-600 metre mesafe var. Diğer deyiş ile rant yolu koridoru ODTÜ arazisinin yarım kilometre derinine saplanmaya çalışılıyor. Gökçek ortaklı rant kuleleri vadinin karşı yamacında sıralanıyor.
Nöbet ekibi. Gelecek ekibe devredene kadar oradalar.
Arka planda batı yönünde talancıların "ODTÜ ormanı manzaralı" diye pazarladıkları Park Joven kulelerinden biri.
2019'da Kavaklık'ın ortasına dikilen ODTÜ bayrağı şimdi Rant Yolu Direnişçileri'nin elinde.
2019 Kavaklık Direnişi güncesinden. 103. gün: Dostun, düşmanın, kullanım hakkı ODTÜ Geliştirme Vakfı'na ait olduğu anlaşılan araziyi vakıftan habersiz KYK'ya "devreden" nitelikli dolandırıcılık zanlılarının görmesi için, Kavaklık'a ODTÜ bayrağı dikildi. Arkada, yıkım kararı alınmış KYK yüklenici firma barakaları. Okul arazisinin en ücra köşesine atılmış ağaçlardan biri toprağına geri geldi. Hızla yeniden yeşeren fidanlar kendi boyuna gelene dek Kavaklık'ın ortasında duracak. |
Direniş ODTÜ'nün zaferiyle sonuçlandı. Bayrak 2021 yılının yazına kadar Kavaklık'ta dalgalandı. Yeniden yeşeren kavaklar bayrağın neredeyse yarı boyuna gelmişti ki bir gün gecenin karanlığına saklanan kimi korkaklarca direği kırıldı. Direnişçiler bayrağı olduğu yere devrilmiş halde buldular, aldılar, korudular, şimdi Rant Yolu Direnişi'ne taşıdılar.
Bilinsin ki, bu bayrağın bulunduğu yer bu ülkenin, ülkenin ODTÜ'sünün toprağıdır; ülkeyi de ODTÜ'yü de temellük etmeye heves edenlere izin verilmeyecek. Yine bilinsin ki ODTÜ'ye sefer olur zafer olmaz!
ODTÜ arazisinin güney ucuna ulaşan bulvar.
Fotoğrafta görülen Bilkent Nazende projesi, ODTÜ arazisinin güney ile batı sınırının kesiştiği güneybatı köşesine komşu. Objektif güneyden kuzeye bakıyor, buna göre ODTÜ arazisi objektifin sağında, doğuda yer alıyor.
Fotoğrafta görüldüğü gibi Nazende'ye ulaşan geniş bir cadde var: 1637. Cadde. Bu güney köşesinden başlayarak kuzeye doğru ODTÜ arazisi boyunca araziye komşu olarak sıralanan bütün lüks konut projelerini Eskişehir yoluna bağlayan bir bulvar zaten var; mevcut.
Ne bu projelere yol sağlanması, ne yeni keşfedilip ABB tarafından dolaşıma sokulan "Niğde karayolu bağlantısı" gibi hayali uydurmalar, ODTÜ'ye, doğaya karşı işlenmek istenen rant yolu suçuna gerekçe teşkil ediyor.
Nazende projesinin hizasından ODTÜ arazisine ulaşmak için doğuya yürünüyor. Bu yolun başlarında rant yolunun bir şantiye barakası geçiliyor. Nihayet güneybatı köşesine ulaşılan ODTÜ arazisinin manzarası şu:
Objektif yine güneyden kuzeye bakıyor. Toprak yol 2-3 kilometre sonra ulaşılacak nöbet yerine doğru uzanıyor. Girişilen rant talanı için arazinin metrelerce kazılarak yol kotunun düşürüldüğü görülüyor. İhtimal ki bu iş müstakbel yolun eğimine istenen dereceyi vermek için doğal örtünün bir taş ocağı açarcasına kazınması. 2013'den beri çeşitli ataklarla nükseden habis urun, içine sızdığı canlı tabiatın üzerindeki binlerce ağacı katlettikten sonra şimdi tabiatın örtüsüne de saldırısı. Yan mamul olarak bir taş ocağı açmak, kazınan örtüyü yolun gereken yerlerine tesviye malzemesi olarak taşımak, sermek. Burası ODTÜ'ye, Ankara'ya, ülkeye, doğaya karşı işlenen suçun başlangıç noktası. Doğanın yıkımı, yok edesiye sömürülmesi.
Arkada görülen rant kuleleri sömürü çarkının diğer yüzü. En küçük dairesi 3 milyondan giden bu ucubelerin alıcıları Güngören'de, Fetihtepe'de elektriği, suyu kesilip sokağa atılanlar değil.
Bitirilmiş bir ekonomide neredeyse bedavaya aldıkları "ihracat, vb." kredilerini dövize ya da bu dairelerin üçüncüsüne beşincisine yatıranlar, tepeden tırnağa her işten payını alan siyasetin muktedirleri, onların beslemeleri; bunlar zenginleştikçe halkın yoksullaştığı arsız bir güruh.
Her yeni nesil az ya da çok bir bambaşkalık taşır herhalde. Ama çürüme böyle görülmemiş bir yere varınca bu neslin bambaşkalığı insanı bir başka etkiliyor.
Nöbeti devralmak için yürüyen direnişçiler Mars yüzeyine benzetilmiş topraklarının güneybatı köşesinden aşağıya, kuzeye yürüyorlar. Ekmek, su, makarna, birkaç kutu sebze konserveleri ile...
Bunların toprakları sahra çölünde de olsa, o çöl insanın ve doğanın sömürülmesine, kırımına yol yapılacak olsa, oraya da yürürler.
Kırılırlar, dökülürler, vazgeçmezler. Okul kurulalı beri gelenek budur.
***
Son birkaç söz Mansur Bey'e olsun:
Mansur Bey,
Bu doğa kırımı, Ankara kırımı, hiçbir işe yaramaz rant yolu projesi ODTÜ arazisinin içinden geçiyor.
Siz bugünlerde Ankapark, oradaki dinozorlar, vs. üzerine düşkün birisinin yalanlarına muhatap oluyor, bununla da uğraşıyorsunuz. Ne garip tecelli ODTÜ'lüler de bugünlerde belediyemizin "Orası ODTÜ arazisi değil" yollu gerçek dışı, af buyurun yalan beyanları ile uğraşıyorlar.
Medya gücünü de arkasına alarak yalan ve algı yönetimi ile ayakta durmaya çalışmak iktidarın işi. Bu, iktidara karşı halkın destekleyip işbaşına getirdiği belediyenin işi olmamalı diye düşünüyorum.
Projenin nereden geçtiği konusunda zihninizde bir belirsizlik varsa arazide birlikte dolaşırız. Neyin ne olduğunu birlikte görebiliriz.
Bu tutumunuz çok konuşuluyor. Nihayet okulun mezuniyet töreninde, 2022 mezunları sizi geleneksel pankartlı yürüyüşlerinde Melih Gökçek gibi birisiyle aynı pankartta "rant ortak paydasında" buluşturdular.
Ne aldırmazlık ne öfke ama bunu üzücü bulduğunuzu düşünmek isterim. Bu kamuoyu algısını giderecek bir tutum belirlemenizin, projeyi iptal etmenizin iyi olacağını, yerinde olacağını düşünürüm.
Partinizin bu konudaki sessizliği de ayrıca dikkat çekici ve üzüntü verici. Ne olursa olsun, partinizden önce halkın belediye başkanı olduğunuz bilincine sahip olduğunuzdan şüphe etmem.
Bilincinizin eyleminizi belirlemesi, halkın belediye başkanı olmanız dileğim ile... (HA/SD)